Göyündüğüm kor onundur
Ahvalimi haber verin maşuka!
Yoksunum onsuz, bitkinim,
baharım renk açmaz onsuz,
hicap duyulur halime umut
yoktur...
Ben beni almaya geldim,
bunun için sürüklemeliyim beni…
Kafama giyotin gerek, ya da
ruhuma ilaç...
Adını sayıklamaktan uyku tutmaz
gözlerimi
hayat
o olmadan kapkaranlık.
Çok açık yaşadığım aşk bu...
Onsuz olamıyorum, biliyor
herkes,
ben köle, o sahip...
Kısa bir nefes içinde
uzun bir kabus...
Gönlüm
kara bir orman sapkını,
gidişat
delilik!
Buyur,
gözümün aydınlığı, sözümün anlamsızlığı!
Sun kendini ey son gürlüğüm, dön gel dünyama!
Sonsuzlukla eşdeğer bu aşk...
Seni çekmekte nefsim, frenleri
laçka...
Kalbime bir köz bırak,
ya da ilacım ol,
ruhuma yerleş,
öyle kal…
Töskürmezsen öksürürüm,
tıksırırım...
Şereflendirmezsen iki ciğerimi,
bil ki, yoksunluğa atar beni bu
akşam efkarı…
Gerçekten istiyorum,
bacaklarına kara sular inse de
yorgunluktan,
uykusuzluklarıma
koşup gelsen
tahassürümü
sırtlayıp;
tatmin
etsen kıtlıkta nefsimi.
Sonra başımı koysam yastığıma,
koyar koymaz kapansa göz
kapaklarım;
huşu ile ağırlasam uykuyu...
bin bir çeşit sağlıklı yaşam
imgelense de şiirlere,
hastanelerden çıkmış kayıtlar
çürüse de arşivlerde,
kırma kalemini fermanıma...
Bedenimde hissedeyim çekeyim
seni kahrında
Her
nefesin götürsün beni,
adını
bilmediğim, tanımadığım yerlere...
Biliyorum,
dalından dökülmüş bir
meyve gibi
çürüyerek,
bir sigara içimiyle gidiyorum.
Evet! Biz bize aşk, yani,
öyle bir iç dünya!
Duman duman, sonsuz genişlikte,
sonsuz zaman içinde,
sonsuz bir aşk...
Bir tek nefesle yaşanıyor,
küçük, rahat, derin bir
nefeste...
Nikotine büyük tutkum ölümle besleniyor...
Ya seninle, ya da sensiz,
madem ki her halükarda öleceğim,
seninle ölmektense, sensiz
ölmeliyim…
İlle velâkin çıldırtasıya burnumda tütüyorsun
Yalnızca bilmeni istedim!