“Sen dedi; intihar gibisin. Hem herkes tarafından bir kez düşünülen, hem de cesaret edilemeyen." Cemal Süreya


"Cam önünde oturup durma, olmayacak hayaller kurma aşkım aşkım, hayallerim seni kuruyor sonra! Sonra da kafam karışıyor. Sen benim kafa karışıklığımın müellifi misin yoksa?"

"..."

"Yazılarında sadece huysuz bir kuş gibi guguklayabiliyorum. Sen bana ne yaptın ya, aşkım aşkım?

"..."

"Aşkım aşkım, senin iki kalçan var imiş, ikisi de popona bağlı imiş... Her türlü bağımlılık ondan imiş... Her türlü bağımlılık ondan imiş..."

"..."

"Sen kapat fincanını, falına ben bakayım! Aşkımızın istikbalini kahve telvelerinde arayayım!"

"..."

Rakı masasında çenesi iyice düşmüş, kahırım olmuşdu. 

"Şeffaf olalım. Halka karışalım artık, hileli oy pusulaları hazırlayalım, makarna, mercimek dağıtalım, seçimimizi yapalım, kazanalım, gaylara kendi aralarında evlenebilmeyi serbest bırakalım," diye tutturdu.

Canımın içi, biricik yol arkadaşımı yadırgadım.

"A...a! Çok ayıp! Hileye ne gerek? Güzel güzel..." diyecekken o kendi havasında;

"Senin güzelliklerine iki oy çıkar, onların sandığı da yüreğimdir, aşkım aşkım!" diye ısrar etti.

Ve alkışlamaya başladım.

"Aşkımsın sen ya... Hatalarımın ve çark edişlerimin hemzemin geçitisin!"

Otuz iki dişim ona minnetimin magazin haberi oldu.

"Dinlerin hepsiyle sana hayır dua ediyorum, biliyor musun? Seni tüm kitapların tek sahibi gibi, uhrevi dünyama saklıyorum aşkım aşkım! Dualarımın besmelesi, amini, korkularımın efendisi, uykusuz ninnilerimin assolisti aşkım!"

Benim de zayıf tarafım buydu işte! Azcık kompliman oldu mu, yelkenler fora...

"Aşkım, aşkım, senden kaç sultanlık kurulursa sultanı ben olayım, hadi saltanatı sürmeye Ak Saraya gidelim!"

"Sana bağımlılığım abartısız, özerklik iste bağımsızlık vereyim!" diyerek tatlı tatlı öptü beni.

Mutluluktan, "Sakalını tıraş eden berber, ne şanslı berber!" diye mırıldanıyordum.

Meyhaneci, bizi mi gözlüyormuş, ne; yerimiz de meyhanenin en mahrem yeriydi halbuki,

"Oh... ha...!" diyerek tepemizde bitiverdi. "Ne yapıyonuz ulen öyle, erkek erkeğe!"

Aşkım anadili kadar Rusça bilir; adama Rusça, "Biz Rus’uz amca! Rusya’da biliyorsun ya, erkek erkeğe dudaktan öpüşülür," diyerek bir güzel kikirdedi.

Kikirdemesi, onun söylediklerinden bir şey anlamayan meyhanecinin aval aval bakakalınca suratının aldığı komik şekildendi.

Adam konuşmaktan vaz geçip işaretlerle bir şeyler anlatmaya başladı. Sanırım, "burada öpüşmek yasak!" demeye getiriyordu.

Bildiğim tek Rusça sözcükle karşılık verdim ona. "Da! Da! Da!"

Adam gitti. Giderken, kendi kendine söylenerek, söylemesi ayıp olmasın, ne anamızı bıraktı, ne gaylığımızı, ne de milliyetimizi...

"Ay, çok korktum aşkım!"

" Korkma aşkım! Sana kötülük yapacak adamın koyarım kafamı suratına..."

"Ay... Canımsın aşkım aşkım! Asla çok aşkım, çok aşkım aşkım..."

"Yüreğinde karıncığa dargın kulakçığın, ne güzel dertlere gark etmiş seni, geziyorsun meyhane meyhane! Meyhaneleri kapattım senin için; kalkıp sevişmeye gidelim aşkım aşkım!

"Gidelim aşkım!"

Kalan kalsın masada, yediklerim, içtiklerim benimdir. Adisyon fişini aldım elime, doğruca meyhanecinin yazar kasasına gittim. "Yazar kasa, yazar kasa, adisyonu alsana! Vallahi param yok, veresiye yazsana!"

Meyhaneci mutfaktan çıkıp geldi; bu deminki hanzo değildi, benim tanıdığım bildiğim oğlandı. Değişmişler miydi ne! "Esas oğlan nerede? Hani az evvel bizi azarlayan..."

"Sizi mi? Kimse azarlamış değil seni; nereden çıkartıyorsun bunu?"

"Burada çalışıyor..."

"Burada bir tek ben çalışıyorum. Bu saatlerde buranın hem garsonu, hem aşçısı, hem komisi, hem patronu benim, unuttun mu?"

Öyle ya! "Aman iyi, iyi... Al şu adisyonu, sonra ödeyeceğim; param yok!"

"Bizde de veresiye yok! "

"Rehin bırakacak bişeyim de yok. Ay, kusura bakma valla! İstiyorsan döv beni! Arkadaşım da seni döver valla!"

"Hangi arkadaşın? Sen yalnız takılıyordun da..."

Bir baktım, canımın içi yok olmuş; sıkıyı görünce kaçıp gitmiş manyak!

"Gel bakiim sen arkaya! Biraz bulaşık yıkayalım seninle de, ödeşelim!"

" Yıkayalım bari..."

Yapılacak başka ne var ki!

"Kaçıp beni niye yalnız bıraktın aşkım aşkım, tecavüzler gaylar için imiş!"

 

( Aşkım Aşkım başlıklı yazı AliKemal tarafından 20.09.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu