Bedelsiz olmalı tüm
seçenekler sunumdayken ve şüphe taşımamalı yapılan seçimlerin bir adım sonrası.
Günlerin sırnaşıklığı
ve ömürlerin yordanası yükleri. Yüreğe ağır, vebali ağır ve tahakküm yüklü
bulutlar fısıldarken adımı gökyüzü ve çağırırken yanına Tanrı.
Tümlerken mizacı,
yorarken ruhu verilen ne çok kayıp. Çalarken ömürden ve soğuturken aşktan ve
sızarken usul usul…
İmgelerin tezahürü
kadar yalın belki erişilmezliğinde aşkın sona eren ne çok hikâye gizil
kahramanlarıyla tanıklık ederken melekler ve saf tutarken yürek en önde
görünmemek adına gösterdiği tüm çabaya rağmen.
Varlığının tahammül
gücünü sınaması kadar dehşetengiz bir varsayım akıldan geçen. Nedenlerle yüklü,
niçinlerle donatılmış ve sebepsiz ne çok üzünç tüm söylenceleri ile ırak iken
varlığın.
Bir izdüşümü belki de
tüm yaşanmışlıkların.
Belki bir yanılgı tüm
yaşanmamışlıkları ile seyrindeyken kader.
Yine de yeniden
diyebilmek olsa keşke yürekten geçen.
Keşke ve asla, demek
olsa da düşen payıma…
Sevmekten vazgeçer mi
insan, gibi bir sorunun açık uçlu hangi yanıtı yeterli gelir ki sevi dili
pelesenk olmuşken ruha.
Virgüllerle kesintiye
uğrayan hayatlar.
Noktalarla verdiğiniz
son karar.
Sayısız ünlem işareti
abartılı sevinçlerin ve kanayan yaraların depreştirdiği.
Ve o bitimsiz soru
işaretleri…
‘’Neredesin?’’
‘’Nasılsın o günden
beri?’’
‘’Özlemedin mi?’’
Cevapsız ne çok soru
hatta sormaya cesaret edemediğiniz o gizemli cümleler uzaktan sırıtırken
gölgelerin oynaşında…
Yalan yanlış aslında
tüm o söylence.
Ve hiçbir sıfatı hak
etmemekte yaralı yürek.
Göz süzen varlıkları
ile aslında hiçliğe tekabül eden ne çok insan.
Ne çok yalan.
Nasıl da çiğnenmekte
hakkaniyet.
Ve sırıtırken kirli
yüzleri ve kara vicdanları ile bihaber kaderin oynadığı oyundan.
İnsan ve yalan.
Yalan ve karanlık.
Karanlık ve verdiğiniz
kayıplar.
Kaybolmamak adına olsa
da ne varsa yitip giden.
Tüm kayıplara rağmen
ektiğiniz umutlar ve başında çiçek açmasını beklerken melül mahzun.
Alışmak olsa da son
çare.
Çare bildiğiniz o sessizlik.
Her şeye rağmen
susmayan iç sesiniz.
Değişmek mi yoksa
kabullenmek ki değişmek bilmeyen sürece atıfta bulunurken. Zamanın süregelen
tınısı belki de tırmalayan yüreği. Benliğin varlığını idame ettirmek adına yok
saymak muhalif sesleri aslında sevgiden ve anlayıştan nasiplenmemiş.
Sığınmak ölümüne olsa
da. Sığmamak kabına akarken oluk oluk. Son vermek kadar saçma bir tahayyül ne
varsa idame ettirdiğiniz ve inandığınız.
Uzağında yakın
addedilen ve yakın bilip sayısız boyutla engellenmiş iken zihniyet o gizemli
varlığa.
Zora sokan ne olursa
olsun asli görevini ifa etmek adına verdiğiniz o savaş değil mi mubah olan tüm
karmaşaya ve kaosa inat. Sadece inanmak yorgun düşseniz de ve çabalarken gözünü
karartmak uğruna kaybetme ihtimalini asla ve asla göz ardı etmeden.
Farklı farklı teamüller
ile hicap edilesi sayısız davranış biçimi çoktan kaybetmiş rotasını ve ne çok
safsata insan ırkının asla ve asla nasiplenmemesi gereken.
Ömürlerin çalındığı ve
çaldığı ne çok şarkı ve sığamazken iken güftelere bestesi yürek dili.
Gündüz vakti gözü açık
düş görmek kadar efsunlarken hayaller gerçek döngünün akıl dışı seyrini ve
tutuklu düşlerle kaçıncı mertebeye ereceğinin bilincinde dahi olamazken…
Sadece olmaya çalışan
bir varlığım tüm yok oluşların devrettiği tüm söylence ile esir alınmış iken
ruhum. Var oluşu ve yokluğu sorgularken kader ve sorgulandığım her bir hecede,
o bitimsiz süreci irdelerken algıladığım her bir karede sakladığım kayıp
resimler gölgelerden ibaret iken çoğu simge. Adlandıramadığım bir korku, anlam
veremediğim derin bir sızı ve kelimelere hapsolmuş bir gölgeyim altı üstü. Yine
de devindiğim her yeni gün ve ararken kayıp yanımı tamamen yitip gitmek olsa da
son ihtimal. Mütereddit bir ruhun tecellisi aslında olup biten anlaşılamamanın
verdiği o yılgınlığa rağmen…
Çoktan arındım ve
soyutlandım beşeri ihtiraslardan. Belki de o semavi öz varmak istediğim ve aşka
pervane, biteviye arzularken ölümü en azından sıyrılmak hayatın eş güdümlü
hatalarından ve düşmemek adına yanılgıya ayrılmaz bir parçam iken umut…
Hele ki ruha pelesenk
olmuş iken şu tümce:
‘’O zamandan beri
gezgin abdalım. Yeryüzünde ebedi sürgündeyim.’’(Alıntı)
Soyutlanırken andan ve mekândan
kavuşulası bir aşkın gönüllü sürgünü…