bir kere daha sevdim seni
Eftelya!
anlatılmamış azapları yaşayarak öğrenmedin mi?
Sürtüğün tekisin sen... ama üzülme;
hiç birimiz masum değiliz senin gibi;
senin gibi sürtükçe sevdik biz de, parayı sever gibi...
Zaman tükendikçe tükettik sevgiyi,
yüzlerimizi ikiye katlayarak.
Seni tanıdıkça yaralandım sürtük; boğazımdan! Anlatamam nedenini, sorma...
kucakladığım şey matem tutan ıssızlığım,
türküler susturulmuş,
notalarında güz çapkınına sitemkar sesler,
ince bir nezaketin teessürü artık, dinlenilen...
Yaşamından bir avuç dolusu karasevda gasp ettim zorla
Sürtük
gönlünü
kaptır bana sen de;
zamanı geldi
bugün
küllendirmek için hicap duyulan her şeyi...
Bir kısır döngü daha kıralım, vebali ağır günahlara;
Ruhunu okşayan mübalâğalı popülariteden kurtulman gerek,
saatlere feryat figan etme artık,
paydos tekmiline birden hülyasız saatlerin,
hoppa figüran monologlara son...
tavuk karası kapaklar tutkuyla aralandı,
Gözünün kirpiklerinde bir ışık
kararlı kal ve gerileme!
Kırk tas tövbe suyu dökül ki, akıp gitsin kara lekelerin enginlere...
su bastığında mezarlığı rutubet kokar hayâsız yaşamlar
ama kara toprakla örtünenler öksürmezler hastalanarak
su boğar infiali çırılçıplakken ruhun,
Denizkızı Eftalya’ nın şarkısını dinler Kadıköylü?
Kapris yapma sen de,
acınacak hallere düşmeni istemem ,
sol yanımda tutuklu kal!
hıncımızı çıkarttık işte hayattan!
sükûnet gönlündeki kördüğüm,
durulaştıkça sen,
çözülecek elbet, hikâyeler, kusursuz ve doğru finallerde...