SAFİNAZ ABLA - r o m a n


Seyitgazi'den Eskişehir'e döndükten az sonra, babamın kararı doğrultusunda, Nail amcamın döküm fabrikasında çalışmaya başladım. Sabahtan akşama kadar ya kum eliyordum, ya da dökülmüş parçaların üzerindeki çapakları taşa tutup temizliyordum. Patron, yeğenini öteki işçilerden farklı bir muameleye tabi tutmuyordu; onlar ne kadar çok çalışırsa, ben onlardan daha çok çalışmak zorunda kalıyordum. Tuğla ocaklarından ağır işçiliğe alışık vücudum için fazla yıpratıcı bir iş değildi.

Amcama düğün salonlarında gitar çalarak para kazanacağımı, o nedenle yanındaki işten çıkacağımı söyleyince, yanından ayrılmam için izin vermişti.

Vaktimin tamamını Nuri ile geçiriyordum. Orkestrada geçici olarak benim yerime ikame ettiği elemandan aldığı tesisat kiralarını ödemiş, cebimde bolca para birikmişti. Bas gitarı çalan oğlan borca girerek kendine bir tesisat almıştı, benim tesisatı epeydir kullanmıyordu. Nuri  benim umulandan çok önce dönmüş olmam nedeniyle borç içindeki bascıya yol verip bana gel diyemiyordu. İkiniz de başka bir orkestrada iş arayın, hanginiz bulursa, o gitsin diyerek işin içinden çıkmaya çalıştı.

Tesadüfen ben yeni bir orkestrayla anlaştım.

Eskişehir"deki Göksu Gazinosunda (üçüncü sınıf bir pavyon) davulcu Topal Haydar, akordeoncu İlhami ile beraber çalışıyordum.

Barın sahibiyle yaşım küçük olduğu için polislerin sıkıştırması yüzünden (çalışma karnesi için yirmi bir yaşını doldurmuş olmak gerekiyordu) ve ücret konusunda bazı ihtilaflar yaşamaya başlamıştık. Adam, basgitar da neymiş, bir davul, bir akordeon yeter, çıkartın basçıyı, ona verdiğiniz parayı kendi ücretlerinize ekleyin deyince, yüzüme seninle çalışmak istemiyoruz demekten utanan bu can yoldaşlarımın(!) aklına gelen şeytanlık şöyle olmuştu: "Patron mademki ücretlerimize zam yapmıyor, bırakalım işi..." diyerek yanıma gelmişler, ben de olur demiştim, bırakalım anasını satayım! Tesisatlarımızı sökerek pavyonu terk ediyorduk. O arada ben kendi tesisatımı nakletmek için bir taksi tutmaya caddeye kadar gidip, beş dakika içinde bir taksiyle dönmüştüm. O ne! O beş dakika içinde, orkestra arkadaşlarım kendi tesisatlarını barın sahnesine gerisin geriye taşımışlar; benim tesisatlarımı dışarıda bırakmışlardı. Bana da, "biz işi bırakma kararımızdan vaz geçtik. Patrondan özür dileyip tesisatımızı içeri taşıdık. Sen de istiyorsan, patronla bir görüş," diyorlardı. Numaralarını yememiştim. Onlara, "böyle bir numaraya kalkışmak yerine adam gibi, biz seninle çalışmak istemiyoruz deseydiniz, ben gene de ayrılırdım. Hiç olmazsa, gözümde böylesine küçülmezdiniz," diyerek tesisatımı Nuri'nin çalıştığı düğün salonuna götürüp sahnede bir kenara bıraktım. 

(Çok sonraları, bir gün Topal Haydar, vicdan azabından olsa gerek, o hareketleri nedeniyle benden özür dilemiş ve tuzağı patronun talimatıyla kurduklarını itiraf etmişti. Bu itirafı yaparken o işsizdi, ben ise, gece 24:00" e kadar bir düğün salonunda, 24:00"den sonra da bir pavyonda çalıyordum...)

( Müzisyen... başlıklı yazı AliKemal tarafından 8.11.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu