Beyaz bir
tortuyum karanlıkta kalmış.
Zamanı belirsiz
bir gecede atılmışım umuda,
unutulmuşum.
Biliyorum
umutların yitirildiği milyon gece var.
Umudu kalmamış
sahte aşkların
milyon kere
lekelediği bir beyaz sayfayım yeni aşklara.
Aşkların hepsi bitene
kadar yaşanan birkaç yanlış...
Gecenin siyahıyla
boyayamadılar hiçbir zaman.
Gözlerim kapalı,
akamıyorum sona
yaklaştıkça çaresizliği artan umutsuz aşklara.
Beyaz bir
tortuyum karanlıkta düşen.
Gecenin en
karanlık yerinde görmüşüm riyakârlıkları.
İhanetler acı
doğurur ve aşklar acıların bağımlısı olur.
Karanlık bulaşır
beyazıma…
Biliyorum
karanlığın rengi siyah olur.
İşte, gecenin
siyahıyla değil,
ama karanlığın
siyahıyla boyanıyor beyazım.
Kâbuslarım
anlamsız ve umutlarım sönük.
Beyazım yok…
Mücadelem
insanlarla değil,
yokluğunla, ey aşk!.
Havanda su dövmek
gibi…
Ardında düşe
kalka yoruldum.
Yenildim…
Sen yoksun ya,
azap yolculuğunda ruhum,
cam kırıkları
üstünde yalın ayak.
Yokluğun can
acıtıyor,
Allah kahretsin!
Omuzlarımda
meşakkat dillenmekte,
susturarak beni…
Korkularımda
büyütmekteyim seni yok eden izleri.
Korkularımla
yüzleştiğimde o izleri aşabilirim.
Sensizliği
sindiremiyorum içime;
Sindirirsem,
biliyorum, ebediyen sensiz kalacağım.
Ama, en azından
sensizliği aşacağıma dair hayallerim var,
Bu hayata
tutunmak için bir güç kaynağı…
Yüreğimde ki
varlığın hiç bitmiyor.
Bitmez de…