Terk ediyorsan, arkana bakmadan gideceksin; adam gibi.
Öyle, dönme ihtimalini de
canlı tutmaya meyilli,
mazeretler üretmeyeceksin,
yani kancıkça gitmeyeceksin.
Neyin varsa tıkacaksın
çuvalının içine, sırtlayacaksın,
sonra da defolup gideceksin!
Arkanda hiçbir şeyini
bırakmayacaksın.
Dönmek için bahane
edebileceğin bir iğnen bile kalmayacak geride.
Hele hele, söylemeyi
unuttuğun bir lafın hiç olmayacak.
İçini boşaltacaksın
konuşabildiğince,
sonra da susacaksın ve gideceksin.
Bir daha da laf
etmeyeceksin.
“Ben çok gördüm,
ayrıldığı insanla yaşamış
oldukları cinsellikleri,
bire on katarak anlatanları.
Öyle, ben bu kızı şöyle
öptüm,
böyle kokladım,
diyerek övünmeyeceksin
köşebaşı sohbetlerinizde arkadaşlarına!
Delikanlı olacaksın!
Yaşadıklarınızı,
delikanlıca haznmedeceksin,
kapatacaksın!”
Terk ediyorsan,
arkana bakmadan gideceksin;
adam gibi.
Öyle, dönme ihtimalini de
canlı tutmaya meyilli,
özlemler üretmeyeceksin,
yani hiçbir pişmanlık
duymayacaksın.
Ne kadar özlemek ihtimalin
varsa,
gömeceksin kalbine,
sonra da defolup gideceksin!
Kafanda özleme dair hiçbir
şey bırakmayacaksın.
Sileceksin geçmişi
Geçmişe ait her şeyi
unutacaksın;
tüm kazanımlarını,
Kazanabileceklerini,
kaybetmek istemeyeceklerini,
kaybetmediklerini…
Özlemi hissettiğin an,
hemen başka meşkaleler bulup
üstünü bastıracaksın.
Ayrıldın mı, şiirler
yazmayacaksın ayrılığa dair,
çünkü en çok onlar
kederlenmene sebep olurlar.
Dönmek için bahane
edebileceğin bir anı bile kalmayacak kafanda.
Büyük ayrılacaksın, büyük,
adımların büyük olacak
giderken,
hiç duraklamadan gidecekler,
mesafeler uçsuz bucaksız …
Hiçbir anı,
hiçbir dostluk,
hiçbir iş kesiştirmeyecek
yolları.
Telefondan mesajlar,
numaralar silinecek.
Yanlışlıkla basmışım,
gibi aptalca mazeretlerle
sesini duymaya çalışmayacaksın.
Ya da, falan işim için
buradan geçiyordum da,
gibi mazeretlerle karşısına
çıkıp komik düşürmeyeceksin kendini.
Gittin madem ki,
sözün ayaklarına geçecek,
etrafında dolanıp durmayacaklar...
Bir gittin mi, bir daha
aramayacaksın!
Ayrılık kolay değildir öyle,
ben gidiyorum diyerek
gitmekle ayrılık olmaz;
daha dur bakalım,
dolu dolu yaşayacaksın
ayrılığı,
çilingir sofrasını kurup da
rakını yudumlarken,
bir şarkı söyleyerek sana
eşlik eden olmayacak,
yüreğinde bir boşluk
olduğunu göreceksin,
göz yaşların dolduracak o
boşluğu yüreğine akarak.
Yatağa girerken gün doğmuş
olacak.
Yatağının öbür yarısındaki
boşluk
kocaman görünecek gözlerine;
oysa ki, sığışamazdık da,
yer kavgası yapardık itiş,
kakış,
diye anımsayacaksın eskiyi.
Uyandığında
karnını doyurmak için
hazırladığın masaya,
farkında olmadan çifft
kişilik servis açacaksın.
Göz yaşların onun servis
tabağında birikecek...
Susacaksın,
bağrına taş basıp,
koyuvermeyeceksin öyle
kendini.
Terk eden sendin madem ki,
erkekliğe bok sürmeyeceksin!
Hakkını vereceksin…
Ve gurur duyacaksın kendinle
yıkılmadığın,
ayakta kaldığın için…
Evet,
ayrıldın mı,
büyük ayrılacaksın, büyük
…/…