Evin
zili çalındı. Az sonra ise evin kapısı anahtarla açıldı, içeriye karanlık
silueti ile Erol Soylu girdi. Antrenin ışığını yaktı, seslendi.
“Makbule!”
Yanıt
alamayarak, odaları dolaşıp baktı. “Nerede ki bu kadın?” diye söylendi. Salonun
ışığını yakıp geçer oturdu koltuklara, sinirlenmişti; TV yi açarak seyretmeye
başladı.
*
İlker
İlseler ve Makbule, görevlilerin saygılı uğurlamaları önünde lokantadan çıkarak
cadde kenarındaki park edilmiş araçlara doğru ilerlediler.
İlke
İlseler, “İtiraf etmeliyim ki, çok yararlı bir görüşme oldu. Uzun zamandan
beri, bir hanımefendi ile böylesine hoş vakit geçirememiştim,”dedi. “Cesaretimi
hoş görürseniz, biraz da eğlenmek için vakit geçirebilmeyi önereceğim size!”
“Önerinize
olumlu yanıt veremem, İlker bey! Yarın, malum, erkenden iş… Bir an önce
istirahata çekilmek istiyorum.”
“Eğer
kabul ederseniz, istirahatınızı temin etmek için kendi evimde ağırlayabilirim…”
“Kendi
evim daha uygun olacaktır.”
Adam
lüks arabasının kapısını açarak tutarak, “E, madem, arabamla bırakayım sizi.
Buyurun lütfen!” dedi.
Makbule,
kısa bir tereddütten sonra arabaya bindi. “Teşekkür ederim!”
Adam,
şoför mahalline geçti, arabayı çalıştırarak yola çıktı.
*
Az
sonra Makbule’nin evinin bulunduğu sokağa geldiler. Makbule evine doğru bir
kaçamak bakış attığında, evin lambalarını yanık gördü. Arabayı apartmanın
önünde durdurdu. “Şu soldaki kapı!”
İlker
İlseler, inip, ona kapıyı tutarken, “E, artık bir kahve içimliği evinize
gelmeme de olmaz demezsiniz, her halde?” dedi.
Makbule,
adamı her denemesinde reddetmenin sıkıntısını hissederek, “Ne olur, beni mazur
görün! Mutaassıp bir muhit burası, yanlış anlaşılabilir,” dedi.
İlker
İlseler, pes emek zorunluluğuyla, “Galiba, şansımı daha fazla zorlamasam iyi
olacak,” diyerek ısrar etmekten vazgeçti. “Pekâlâ, tanıştığımıza ve hatta
arkadaş olduğumuza memnun oldum, Makbule hanım. İnşallah, birkaç güne kadar,
sizden olumlu bir yanıt alacağımı sanıyorum.”
“İnşallah!”
İlker
İlseler, kadının indiği kapıyı örterek şoför mahalline geçti. “O halde, iyi
geceler! Her şey için çok teşekkür ederim!”
“Asıl
ben teşekkür ederim! İyi geceler!”
Araba
hareket etti, sokak boyunca giderek gözden yitti. Makbule apartmandan içeri
girdi.
*
Erol,
Makbule’nin apartmandan içeri girdiğini görünce pencerenin kenarından ayrıldı,
kapıya gitti. Dışarıyı dinledi. Ayak seslerini duyarak açtı kapıyı. Makbule,
yorgun mimiklerle içeri girdi.
Erol
Soylu, alaylı, “Hoş geldiniz, hanımefendi!” dedi.
Makbule,
“Hoş bulduk, sevgilim!” diyerek Erol’u dudaklarından öptü. Erol’un öpüşmesi
soğuktu. “Ne o? Bu kadarcık mı?”
Erol
Soylu, “Arabadaki, İlker İlseler değil miydi?” diye sordu.
“Tanıyor
musun?”
“Tanımaz
olur muyum? Ne işin vardı, onun arabasında?”
“İş
yemeğindeydik. Bırakıverdi… İnşallah, kıskanç aşıkları oynamayacaksındır; zira
biliyorsun ki, ben bunu hep yapıyorum. Unuttun mu?”
“Onlar
iş yemeği oluyor. Bu ?”
“Dedim
ya…”
“Nedense
kalbimin çalışma ritmi sağlıklı değil.”
“Kalbini
ferah tutarsan bişey olmaz sevgilim! İlker bey, patronunun da müsaadesi ile
bana kendi şirketlerinde iş teklif etti.”
“Hakkı
beyin mi? İnanmam… Hakkı bey, ölür de bırakmaz seni.”
“Ben
de öyle düşünüyordum. Sanırım, kasıtlı olarak iş teklif ettirdi bu adama…
Sadakatimi sınamak için…”
“Öyle
olmalı…Senin yanıtın ne oldu?”
“Neye?”
“Neye
olacak? İş teklifine tabii… Başka teklifleri de mi oldu yoksa?”
“Olsa
ne yazar, hayatım? Reddettim tabii ki…Bunu sırf senin için, senden uzak kalmayı
göze alamadığım için reddettiğimi bilesin… Seninle ilişkimi bitirebilecek,
soğutabilecek hiçbir işte yokum…”
Erol
Soylu, mutlu oldu. “Biliyorum, sevgilim…Biliyorum.” Kadını bu defa hararetle
öpmeye başladı.
*