Mevlana’yla
tanıştım,
ağaçlar
gibi dal budak saldım,
yaprak
yaprak yeşerdim,
beyaz
çiçekler açtım,
meyve
vermeye hazırlandım,
“gel”mek
için yola çıkıp;
tanrı’yla
uzlaştım,
gideceğim
yolu göstermesi için,
yeryüzünde
Tanrı’nın temsilcisi olmaya geldim…
tüm
sınırlarımı terk edip
attım
yüreğimden çaresizliği
düşüncelerimi
kendim seçerek,
kendim
için mükemmel kararlar alıp,
yaşamımı
yaptığım seçimlerle belirlemek için geldim…
geçmişimden
asla pişmanlık duymadan
onu
bir öğretmen olarak kabul edip
cehennemden
çıkılan kapılar önünde,
umutlar
üreterek,hayatımın hâkimi olmak için geldim…
korkusuz
ve nefretsiz düşüncelerle
yeniden
kurulacak hayata
ve
yaşanacak özgürlüğe kavuşmak için geldim
gereken
güç ve zekâyı bana vermesi için izin verdim.
sunulan
adımları doğru zamanda,
doğru
yerde atarak
umuda
veya gerçeğe,
belki
de
iyiliğe
veya kötülüğe açmak için yüreğimi, geldim…
yok
edilen ormanları
ve
yağmalanan kıyıları aşarak;
başarmaya
geldim…
sevgi
olmadan insan olunmaz
ben
insan olmak için geldim...
muhteşem
oldu gelişim,
savaştan
daha güçlü çınladı adım,
her
tarafı umut-sevinç sardı,
ahlak
sahibi biçarelerim acıdan değil,
sevinçten ağladı...