Mademki milat bildim
yarını, hangi hutbeye sığdırabilirim bir önceki ömrü?
Sahi, sayısını
unuttuğum bir tecelliden ibaretim: kah güftesini yazdığım kah baş-rolünde oynadığım bir seyyah gibi hani olur da asılı kalmaktan son anda kurtulduğum
yoksa astığım mı belki de astığı astık kestiği kestik bir rahmet iken, cümle
alem kıyama durup da bir adım ötemde ötelenmek kadar tefekküre icabet ettiğim
mi…
Fark eder ya da etmez
hele ki asılı o revnak sancının gıyabında eriştiğim bir nihayet iken fazla da
kurcalamamalı ötesini berisini.
Duydum ki unutmuşsun
adımı, demek kadar sakil bir öngörü iken hidayete ermenin de ötesinde, hangi
rakıma denk geleceğim acaba, gün dönmeden geceye?
Sanrılardan mütevellit
olmanın da ötesinde pek de rağbet etmekten yana olmadığım hatta tenezzül dahi
etmezken, bir ırgat düşte peyda olan koca bir yanılsama yeniden kavuşmaya nail
olmak adına gözyaşlarına boğulduğum. Boğulmaktan ziyade boğmaktan geri duramazken
can kırıklarını ve her nasılsa kan revan içinde gökyüzü nasıl bir kıyamet ise
haiz olduğu evrenin, her yer mutlu mesut insan dolu belli ki pek de umurlarında
değil ölüm öncesi o seferberlikte saf tutmaya yanaşmadıkları. Yapabileceğim bir
şey yok doğrusu ne de olsa her koyun kendi bacağından da asılmanın ötesinde
koyun olduklarına bile kani değiller. Sanırsın ki, sonsuzluk esir almış
benliklerini ve ihlal ettikleri bir ömür kadar da payidar olduklarının
inancında günbegün tüketmeye ve tüketilmeye son sürat devam etmekte.
Mantıklı hiçbir
açıklama getirememenin ötesinde mantık dâhilinde bir yaşamdan çok uzağım. Kırık
ya da kırgın hatta yoksun yetmedi noksan bir ömür ama neyden muaf tutulduğumun
da önemi olmaksızın, gelip geçici bir beyanat altına şerh düşüp, imzamı
attığım. Korunaklı ya da korumacı belki de uzantısı hiçliğin tekelinde varsıl
bir ikametgâh.
Sıra dışı olup da sınır
dışı edilen ya da sıradanlığın nüksedip gönülsüz bir güruh iken müdahil
olmaktan pek de haz etmediğim. Hicap yüklüyüm ama asla nefrete rağbet etmeden
biraz da tutarsız addedilebilir durağanlığım en azından edilgen bir ruhun
teneffüs ettiği o zehir iken vücuduma enjekte edilen…
Rotası mademki devrik
bir ömrün hidayete koşullanmış sanrısında ve sancısında gizli pek de olası
değil doğrusu hele ki düşkün bir aşk iken bir o kadar yoldan çıkmış, rağbet
etmenin de bir gerekçe sunduğu, satır arası bir telaş peyda olan.
Güdümlü ve vakur bir
isyan mı da asılsızlığın tecrübe ile sabit olduğu ve durağanlığın pervazında
soluklanıp ölüme şart koştuğum şaibeli bir yolculuk ve asla da ihanet etmenin
zuhur bulmadığı bir iç döküm, anlık bir hezeyan iken rast geldiğim, ötelenmek
kadar kara bir leke iken hezimeti o yansıyan şatafatlı ömürlerin ve peyderpey
döktüğüm gözyaşına nazire edercesine adını koyamadığım bir düş perisi günbegün
sağaltırken acılarımı, denk düştüğüm bir gizemin perde arkasında teneffüs
ettiğim yalnızlık kadar sırıtan bir gönül yarası iken at koşturduğum bakir
gönlün el değmemiş hüznü iken payidar kıldıkça Yaradan.