Bir Eylül yağmuruydun,
avuçlarımda biriktirdiğim,
içtiğim...
Üşüyordu dudaklarım, dokunamadıkça dudaklarına;
utangaç bir adamın gülücükleri yapışmıştı ve mahcuptular...
Profesyonel bir fahişenin sadeliğiyle, gelip dokunurlarken,
seninkiler öyle soğukkanlı, öyle tecrübeliydiler ki!
Kahretsin!
İşte o ilk öpücükte, bir avuç dolusu Eylül yağmuru oldun…
İçirdin yudum, yudum...
Kalbimin her atışı senin adın...
senden sonra, seninle, seni yaşayacaktım
kurtulmuştum izbelikten, derin bir uykudan uyanmışcasına
yeniden doğmuş gibi, yepyeni bir başlangıç yapmıştım hayata
her şeye farklı gözlerle bakmaya başlamıştım
her şeye yeni anlamlar kazandırmıştım kafamda
senden sonra, seninle, ben sende kaybolmuştum...
Affet beni Yağmur’um, ben, sende bağımlıyım.
Yılmadan koştum peşinden, sana sevdalıyım..
Gurbete çıktım, serapsız çöllerde yolcu oldum.
Gezdim dağları, taşları, hasret doldum.
Uğruna yıllar harcadım, ihtiyar oldum.
Hep içimde taşıdım seni, hastan oldum.
Yoruldum, taşıyamaz oldum sevdanı, mağlup oldum.
Astım sevdamı darağacına celladım oldum.
Canımdan caydım, ardında, kurbanın oldum…