tutundum parmağına
avucuma sığdırarak yüreğimi
sildim ne varsa
bir seni sığdırdım içine
böyle yaşardık sevinçlerimizi
ve ne çok acılar;
böyle tükettik şarkılarımızı
acılarımızdan sapmalar için…
bir
tutkuydun en derinimde
dokunamadığım
aklımla sardıkça özlemini
bir türlü kavuşamadığım
hep bir başkasıyla
doldurmak istedim yerini
hep bir başkasıyla
seni sevdiğim kadar sevebileceğim
bir başkası
olmadı hiç
aşk
sadece bir başkasını
sevmek değildir
ben sana çıldırasıya aşıktım
sana aşık olmaya aşıktım her türlü
her an seninle olmayı dileyerek...
sancılar çekerek doğurduğun ’ben’i,
günün birinde
’sen’ den ayrılacağımı bile bile
koskoca ömrünü
hiçbir karşılık beklemeden verdin…
’ben’den habersiz,
çabucak büyüttün;
’sen’in kollarında
‘sen’den habersiz,
bambaşka bir ‘ben’
çıktarttın ortaya.
o eski ‘ben’e hiç benzemeyen bir ‘ben’…
"ben’ ’sen’i ne de kolay terk ettim.
Hayat, çok zalim bir oyun!
Bilmeni çok istediğim şey:
“seni çok seviyorum anne…”
şimdilerde bir çocuk görsem
annesinin parmağından
tutunmuş
hemen anlıyorum,
"o da annesine aşık!"
kıskanıyorum...