Onlar gizli gizli değil, alenen destek veriyorlardı. Onlar gerçeği görüyor, ne yaptıklarını ve ne yapacaklarını gayet iyi biliyorlardı. Onların ne yaptıklarını görmeyen veya göremeyen sadece biz idik… Onlar için maşanın ne veya kim olduğunun hiçbir önemi yoktu. Metalden de, tahtadan da hatta insandan da olabilirdi. Batı için hedefe varmakta kullanıp atacağı eşya veya vasıta olarak kullandıklarının hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Helal-haram, iyi-kötü, güzel-çirkin diye bir dikkat ve ayrıma gitmiyorlar. Taktiksel olarak onun için başarılı oluyorlar. Onlar Allah’ı unuttular, Allah da onları unuttu…


     Her ülkede farklı isimler adı altında icat ettikleri, özellikle de kullanacakları ülkeye, o veya ona yakın ülke insanlardan terör örgütleri imar ve inşaat etmekte mahirdirler. Türkiye’nin başına dün PKK’yı, bu gün DEAŞ, PYD, İŞİD veya FETÖ’nü bela eden, stratejik ve müttefik ortaklarımızın yaptıklarından sadece birkaçıdır.


     Terörist eylem ve söylemlerinin peşine takılan, demokrasiyi savaş için bir girişim aracı olarak görüp savaş açan, uçak ve tankların arkasına sığınan, Türkiye’ye sıkılan kurşunlardan şizofrenikçe bir haz duyan ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri gizlendikleri yerden çıkmakta, kendilerini aleni yapmaktan gocunmuyorlar, utanıp sıkılmıyorlar. Ar, namus ve şereften zerre kadar nasibi kalmamış (bunlara insan demekten hicap duyuyorum) bu yaratıkların saldırısı ve tasallutu altındayız.


     Allah’ın yeryüzündeki halifesi olan insan; üzerinde Allah’ın nurunu taşır. İnsanın onun için bir kıymeti harbiyesi vardı. O nuru kaybeden Batı, her şeye savaş açmış yetmemiş bir de, Allah’a savaş açmış serseri mayınlar gibidirler.


     Türkiye karşıtı pozisyon aldıklarına göre Türkiye avuçlarından sıyrılıp kurtulma ve bir daha tekrar kucaklarına dönmemek üzere uzaklaştığını gösteriyor… Bu yüzden de açıktan Türkiye'yi vurmaya başlamalarını normal görmek gerekir. İçlerinden birileri Türkiye AB'den çıkarılsın’ diğeri Türkiye için endişeliyiz’ diyor. Bir başkası çekingen ziyaretlerde bulunuyor, diğer bir kısmı ise utanmazlıklarını gizlemek için riyakârca Türkiye'nin yanındaymış mesajları veriyor.


     ABD ve Avrupa Birliği artık Türkiye için tehdit değil de nedir? Türkiye yüz yıllık bir uykudan hala uyanamayacak mı? Kendine gelip kim olduğunu, asli şuur ve yeteneklerini hatırlamayacak mı? Bu millet bu devletten çok daha önce uyanıp aklı ve şuuru yerine geldi de, bu devletin üzerindeki atalet ve uyuşukluk neyin nesidir? Ey Türk devleti ve idarecileri siz hala şuur kaybı ve zafiyeti içinde kalmaya mı devam edeceksiniz?


     Türkiye bir an önce ABD ve AB projelerini masaya yatırmalıdır. ABD ve AB ülkeleri darbeye destek olduktan sonra hangi değer, hangi siyasi yakınlık, hangi ekonomik ortaklık üzerinden üyelik söz konusu olabilir? Böyle bir şey mümkün müdür? Türk halkına sorun bakalım, AB'ye destek verecek kimse kalmış mı? Özel menfaat ilişkileri olan dar birkaç çevre dışında bu yakınlaşmayı isteyen kimse kalmış mıdır? O dar çevrenin de büyük oranda darbeyle ilişkileri olduğunun da mercek altına almak gerekmez mi?


     Türkiye için ABD ve AB ile bir ortaklık hedefi mümkün değildir. Geçmişte olduğu gibi bu günde bu günden sonra da bir tehdit kaynağı olmaya devam edecektir. Türkiye'yi Mısır ve Suriye'ye dönüştürmeye çalışan bir dış tehdittir. Kendi iç bütünlüğünü bile koruyamayan Avrupa, 15 Temmuz sürecinde utanç verici bir pozisyon alarak Türkiye'nin istikrarsızlaşmasına hatta dağılmasına yatırım yapmıştır. Bu durum Türkiye için yakın tehdit olarak tanımlanmalıdır.


     Türkiye ile AB arasında ortak değer kalmadığı gibi ve güven ilişkisi diye bir şey de kalmış mıdır? Özellikle Almanya ve Avusturya'nın Türkiye düşmanlığına bakacak olursak, böyle bir geleceğin olmadığı açıkça görülmez mi? Avrupa'nın Türkiye için gizli planlarının olduğu hala bilmeyenler de var mıdır? Bu planlarını ortaya koyarak doğrudan askeri darbeden medet ummaktadırlar. ABD ve AB Türkiye'yi parçalamak istiyor.


     Bir NATO müttefiki iç savaşa sürüklendiği halde ABD ve AB ‘Demokrasinin yanındayız’ demeye mi utanıyorlar? Yok ya! Bunlarda utanacak yüz, şeref ve haysiyetten bir nebze de olsa kalmış mıdır ki? Tam aksine, Tüh bu sefer bizim çocuklar beceremedi’ diye dövünüp durmuyorlar mı?


     Bundan sonra ABD’yle yapılacak tüm ortaklıkların, ABD’nin Türkiye'yi istikrarsızlaştırma ve dağıtma planı olduğunun’ bilinmesi gerekir. Afganistan Irak, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır ve Suriye tamamen bir ABD operasyonlarıydı. Suriye savaşının bu noktaya gelmesi tamamen ABD'nin tutumu yüzündendir. PYD ve İŞİD üzerinden harita çizmeye çalışan ABD, bu çalışmalarının tamamı Türkiye'yi çevrelemeye yönelik olduğu görülmelidir.


     En acı günümüzde yılların müttefiki Türkiye'nin yanında yer almamıştır. Hatta PYD ve IŞİD meselesinde olduğu gibi, FETÖ terör örgütüyle ortaklık yapmıştır. ABD tarafından FETÖ ortak ilan edilmiş ve bu çeteler üzerinden ülkemize operasyon çekilmiştir. TSK ve istihbarat alanındaki çeteleri de ABD ordusuna ve istihbaratına çalışmaktadır.


     ABD; FETÖ üzerinden Türkiye’ye savaş ilan etmiştir. Meclisin bombalanmasından, insanlarımızın kurşunlanmasından ve Erdoğan’a suikast girişiminden ABD yönetimi sorumludur. Tarih böyle yazacak ve toplumsal hafıza böyle hatırlayacaktır. ABD basının bu suçun üstünü örtmeye, işi sulandırmaya kalkışmasının bir önemi de yoktur.


     Bu coğrafyada  yıllardır onların yalanlarıyla savaşlar ve örtülü operasyonlar yaşandı. Ülkeleri harabeye çeviren müdahaleler ve kriz projeleri hep bu yalanlarla yaptılar. Bu yalanlarla insanları avutmaya ve zihinlerini rehin almaya çalıştılar. ‘Kimyasal silah var’ yalanıyla Irak işgal edip milyonlarca insanı öldürüp, bir medeniyeti ve şehirleri yok ettiler.


     Türkiye; ABD ve AB ülkelerinin bu darbedeler ki rolü öğrenilmeli okullarda ders olarak okutulmalıdır.


     Eğer darbe başarılı olsaydı sevinç çığlıkları atacaklardı.  Ankara'da yeni Sisi'ler(Sisi bizde köpek adı/ABD’ye köpeklik edecekler), yeni Bakanlar kurulu, darbeci askerler ve sivil uzantıları ödüllendirilecekti. Türkiye'yi teslim almış ve yeni devletlerini kurmuş olacaklardı. Ama şimdi onlar büyük hüsran duyuyorlar ve kaybetmenin şaşkınlığını yaşıyorlar. Ve öfkelerini de fütursuzca kusmaya çalışıyorlar.

     Kirli ortaklığın ve Türkiye'ye diz çöktürme  planının detayları gün yüzünde çıkamaya devam edecek ve bu ülkede, vatan hainlerinin sadece FETÖ’den ibaret olmadığı da görülecektir. Siyaset, medyada ve iş dünyasının işgalcilerle işbirliği yapanları ve gizli anlaşmalar da ortaya çıkacaktır.


     İlk etapta geri çekilseler de, Türkiye ile hesaplaşmayı çok daha şiddetlendireceklerdir. Bu başarısızlığın hesabını sormaya ve bu milletten acısını çıkartmaya çalışacaklar. Geride kalan çetelerine mesaj ve yeni görevlere hazırlık talimatları yağdırmaları, bütün bu olanlardan sonra çok daha keskin bir hesaplaşmanın habercisidir. İç savaşa hazırlık için saldırıları başlayacaklardır...


     Bu yüzden ‘bu iş bitmedi, devam edecek’ düşüncesiyle tedbirde fayda vardır. Bazı unsurlar bir sonraki aşama için geri çekildi ama bundan sonra ki ‘iç savaş ortamı oluşturmaya yönelik’ operasyonlar hazırlık içinde olmaları işin doğası gereğidir. Ses getirecek suikastlar ve korku yayacak saldırılar göz ardı edilmemelidir.



     15 Temmuz bir darbe değil, Türkiye'ye yönelik bir savaşın ilanıdır. Dağılan ülkelerde ve kadim şehirlerde yüzyıllarca bir arada yaşayanların nasıl birbirini boğazladığına bakmak ve bütün bu yapılanların onların projesi olduğunu hatırlamakta fayda vardır. Her şeyi ve her ülkeyi sorgulamakta fayda vardır. Onun için zihinleri özgür ve iradeleri zinde tutmak gerekir.


     Tepeden bakıp süslü konuşanların analizleri sizi aldatmasın... Şimdi uyanış ve uyanma vakti Ataletin ve basiretsizliğin ölümcül olduğunu anlamak o kadar zor olmasa gerek… Tarihin akışını değiştirmek ve yeniden başarıyı tesis etmek için pes etmeden ve umutsuzluğa kapılmadan bu savaş kazanılmalı ve bu ülke üzerindeki vesayet tamamen yok edilmelidir.


     Ant.-050816

     

( Uyanma Vakti başlıklı yazı KOCAMANOĞLU tarafından 5.08.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu