Sureti kayıp
tezahürlerde satılmış masal kahramanları
Ve hicap duyulası
varlıkların tekelinde
Anlık rötuşlarla peyda
olan düş mağdurları.
Yenik onca tahayyül;
Nasıl da sabırsız atlas
yorganların sıcağı kadar yeknesak
Ve soluduğum zehirden
arda kalan en acımasız
Yitiş belli ki dış
mihraklar yontarken dipsiz gölgeleri
Sancıları ayyuka çıkan
doğum öncesi bir izlekte
Vuku bulan yeni yetme
bir sükûnet.
Belli ki bedeli
ödenecek,
Belli ki sona
ermeyecek.
Sus payı sakıncalı ne
çok söylem,
Adı kayıp kendi kayıp kıtaların
Karınca kararınca
ahvali, sükûtu yâd eden bir ömür güncesi:
Kâfir ve düşkün ne çok
sakınca,
Ne çok aşkı yadsıyan
sanrı yüklü hezeyanlar kadar
Devrik suretlerden
yansıyan
Hicap yüklü bekleyişler
peyda olurken,
Gönül teknesinde
süzülen yetim düşlerden arda kalan.
Zaman ki zamansızlığın
tecellisinde,
Naif bir teselli hatta
düş bozgunu bir rehavetten
Arda kalan gölgeli bir
sağanak:
Çeperinde bozguna
uğramanın maliyeti
Yine o ölü güncede,
Bin bir hezeyan yüklü
seferberliği
En kısık sesli mecra.
Elimde kasveti
yalnızlığın,
Yalnızlıktan öte bin
bir eda yüklü
Bir kıblede ölü
düşlerin doğurgan ve buyurgan
Tınısı.
Yetmezmiş gibi,
Devre arası yolculuğum,
Günden geceye seken bir
çiftetelli,
Boş boğazlığı yumruk
büyüklüğünde
Nasıl bir külfetse,
Başıbozuk bir pergelin
izdüşümü
Yine sürüsüne bereket
bir imin tekelinde
Savurduğum en savruk
nida:
Duyulmazın ötesinde,
Görmez gözlerle
karşılaşmak kadar akla zarar
Sezilerin deviniminde
yitip gitmekten beter
Kayıplara okuduğum onca
duada
Duyulmaz mı sanırsın iç
sesim?
Hem de nasıl,
dercesine,
Kudretini bağışlayan
bir gölgede kaybolmuşluğum;
Gözden düşen üç beş
yaşa bakmadan,
Gözden düşe düşe
Sefil bir beşerin
himayesinde
Yine o mağdur hikâyem…
Ne mi kaldı sona,
Bencileyin düşmüşken
yolum,
Yoldan çıkmadan evvel son
durak:
Kisvesi belli ki örtülü
yalnızlığımdan
Arda kalan son katresi
Gönül baz
sevinçlerimden çaldırdığım
Tek hece ve o sefil,
berduş cübbesi
Üstüme geçirdiğim aşk
kafilesi tümcelerin
Devrik rotası.
Yine kapıp koyuverdiğim
en yaş’lı isyanım,
Süzgün nidalarla
süslediğim
Batıl hatıratı dünsüz
yarınlarımı
Çaldırmazdan çok önce…
Hangisi ise rağbet
ettiğim gönülsüz kucak,
Fazlasıyla sığ olsa da
içine düştüğüm çukur
Yine de nazenin bir
dokunuş,
Nasıl da elem yüklü;
Fazlasıyla sağdık bir
hüküm bir o kadar biteviye
Payıma düşen.
Tufanlardayım ve
kayıplarda,
Sonu revnak bir günce
işte;
Hele ki kayda
geçirdiğim onca sıra dışı imge:
Belli işte yitip gitti
isyan pazarında
Varsıl bir aşka bel
bağlayıp,
Sağdıcı melekleri bile
hüzne boğan.
Artık bir sayıyım
fazlasıyla sonsuz,
Asil bir harfim belki
de;
Aşk iken mağdur ve
özleme delalet.
Kaçıncı seyrinde olsam
da yüreğin
Tutanaklara
sığdıramadığım
En mağdur öngörü iken
El aman, demek nasıl da
hicreti gönlün,
Kavuşmadan gün geceye…