Başında Papa’nın bulunduğu, Katolik dininin merkezi, “Vatikan”, elli hektarlık bir alanda (0.44 km kare) kuruluydu.  ve nüfusu beş yüz elli kişiden ibaretti. Dünyanın en küçük ülkesi, ama San Pietro Bazilikası, göz alıcı Sistina Şapeli, yemyeşil bahçeleri, Fra Angelico, Raffaello ve Pinturicchio tarafından fresklerle bezenmiş daireleri ve muhteşem on müzesiyle Dünya’nın ilgi merkeziydi. Tarihi, İtalya tarihiyle aynıydı.


Bakire Meryem’e adanmış Sistinya Şapelinde, duvarlarını süsleyen, Musa’nın ve İsa’nın hayatlarını betimleyen freskler, papa portleri ve nadide duvar halıları arasında bir araya gelen din adamları, devlet görevlileri ve halktan bazı saygın kişiler yerlerini almış, yeni papanın seçilmesinde oy kullanacak kardinallerin teşrifini bekliyorlardı. Kardinaller, kendilerine ayrılmış bir alanda  düzenlenen missa ayinlerini dinleyerek, kimi yemek yiyor, kimi uyukluyor ya da zaman geçirmek için başka şeylerle oyalanarak oylama zamanını bekliyorlardı. Onların ihtiyaçlarını karşılamakla görevlendirilmiş hizmetçiler sağa sola koşuşturup duruyorlardı.


Kardinaller nihayet seçimi gerçekleştirmek için geldiler. Seçim yapıldı. Seçim sonucu açıklandı. Kardinaller, teker teker yeni Papa’nın, papalık ismini söyleyerek koltuklarına bağlı bir ipi çekip kanopilerini alçaltıyordu,


“Altıncı Alessandro…”


Bu bir saygı gösterisi olarak uygulana gelen bir adetti. Her kardinal hangi papa tarafından seçildiğini belirtmek için farklı renklerde kanopiler kullanıyordu.


Seçimde kullanılan oy pusulaları hizmetçiler tarafından götürülerek ocakta yakıldı.


Şapelin bacasından, oy pusulalarının yakılmasıyla ortaya çıkan beyaz bir duman yükselmesi yeni papanın seçilmiş olduğunu gösteriyordu. Aday üçte ikiden daha az oy alıp seçilememiş olsaydı bu dumanın rengi, oy pusulalarının yanında ıslak saman ve bazı kimyasal maddeler de yakılmasıyla siyah olacaktı.


*


Yeni papanın ikametgah olarak kullandığı malikanenin görkemli odalarından birisinde sarı lülelerle süslü başı bir yarı tanrıçaya ait gibi duran henüz on iki yaşındaki genç bir kız az önce seviştiği on yedi yaşındaki genç adamın yatağından çıktıktan sonra giyinmek için elbiselerini bıraktığı yere gitti. Kızın uzun saçları incecik çıplak bedeninin üstüne dökülüyordu.


Genç adam, yattığı yerden doğruldu, kalkıp pencereden dışarı bakmaya başladı.  Sistina Şapeli’nin çatısındaki bacadan yükselen beyaz dumanı o da gördü. Sevinçle haykırdı. “Yeni papamız Peder Rodrigo Borgia!”


Kız, giyinmeyi bırakıp pencere önüne geldi, şapelin bacasına baktı.


Genç adam kızın saçlarını eliyle omuzlarından arkaya itti; uzandı, kulak memesini nemli dudaklarının arasına alıp, “Kutlnacak bir şeyimiz oldu!” diye mırıldandı. Bir elini gür saçlarıyla ensesinin arasında tutarken kızın kalçalarını okşadığı öteki eliyle beline dolandı, kızı yeniden yatağa çekip üstüne çıktı.


Genç Kız, üzerine şehvetle abanan bedeni iterken, cilveli bir sesle, “şımarma, yeter artık, gitmeliyim!” dedi. Gülümserken yanaklarında gamzeler uçuşuyor, etli dudaklarının arasından inci dizisini andıran dişleri görünüyordu.


Genç adamın renkli gözlerindeki parıltı bir anda kayboldu. İnleyerek, “Olmaz,” dedi, “gidemezsin!”


Genç kız onun altından sıyrılıp kendini kurtardı. “Gitmeliyim,” diyerek ayaklandı. “Babamızı karşılamak için hazıtlşık yapmalıyım. Bu akşam kutlama var…”


“Hazırlıklar biraz daha bekleyebilir.”


Akşama az bir zaman vardı. Genç kız, “Olmaz Cesare, hiçbir iş bekletilmemeli!” diyerek çıplak bedenine elbiselerini geçirmeye başladı.


Cesare Borgia genç kızın korsesinin iplerini çekerek bağlayışını ve siyah kadife elbisesini telaşla üzerine giyişini seyretmeye başladı. Genç kızın kusursuz güzelliği onu derinden etkliyor, tüm hayatını süslüyordu. “Seni çok seviyorum Lucrezia, mümkün olsa hep yanımda kalmanı sağlarım,” dedi.


“Yakında Alfonso Sarayına taşınacağız. Hep elinin altında olacağım nasıl olsa…”


Giyinmeyi tamamlayıp, saçlarına dantelli ince başlığını geçirdikten sonra eğildi, genç adamın dudaklarına küçük bir öpücük kondurup hızla çıktı odadan.


Cesare Borgia onun ardından mutlulukla bakakaldı.


Cesara ve Lucrezia Borgia, babalarının gücünden ve ayrıcalığından yararlanarak yetişmiş iki kardeşti. Lucrezia, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca konuşur, biraz Latince ve Yunanca bilirdi.


Cesare, eğitimini tamamen babası Rodrigo Borgia’nın planları doğrultusunda sürdürüyordu. Bu doğrultuda on iki yaşına dek Roma'da özel öğretmenlerden ders görmüş, daha sonra da Perugia Üniversitesi'nde hukuk okumuştu. Hukuk öğreniminden sonra başladığı Pisa Üniversitesi'nde Teoloji eğitiminin de bu yıl son yılıydı. Kardeşlik ve akrabalık duygularına pek önem vermeyen biriydi, zevke ve paraya son derece düşkündü. Arzularını gerçekleştirebilmekte güzel kız kardeşi Lucrezia’yı bile kullanmaktan çekinmiyordu.


Lucrezia da abisine aynı şiddetle düşkündü, hayatını sevgili abisi Cesare’in kollarında yaşamak onu çok mutlu ediyordu.


Onların arasındaki bu ensest ilişkiyi başlatan, yeni papa seçilen Rodrigo Borgia olmuştu. Zira küçük kızının bir an önce erkeklere kadınlık yapabilecek duruma gelip evlenmesi gerekiyordu. Bunu yapan kendi kanından bir erkek olmalıydı. Üç oğlundan İspanya’da bir asi olarak yaşarken oradaki metresinden doğan büyük oğlu Giorgio Borgia, ona o günlerini anımsatırcasına sert mizaçlı biriydi ve bu ilişki için uygun değildi. Ona ve metresi Vanozza dei Catanei’den olan Cesare ve Lukrezia’ya üvey annelik yaparak büyüten Givlia Farnese’den doğmuş olan Gifrie ise henüz  Lukrezia’dan küçüktü. En uygun olan Cesare idi.


Lucrezia kadınlık yapmak için hazırlanmış, papalık seçimlerinden başarıyla çıkılmış ve artık sıra bu küçük kızın siyasi işbirliğinden yararlanılabilecek bir asilzade ile evlendirilmesine gelmişti.


Lucrezia, bu amaçlar doğrultusunda, 1493’de, henüz on üç yaşına girdiği bir zamanda Aversa Kontu’nun oğlu Don Gasparo de Procida ile evlendirildi. Lucrezia bu evliliği istemeye istemeye sürdürdü.


Bu süreçte VI. Alessandro, büyük üvey oğlu Giovanni Bagio’nın Papalık Ordusunun başkomutanı olarak atanmasını sağlarken, Kastilya kralının kuzeniyle evlendirdi ve Gandía (İspanya) dükü olmasını sağladı.  


Oğlu Cesare Borgia’yı henüz on sekiz yaşında olmasına rağmen ve metresi Givlia Farnese’nin erkek kardeşini henüz on beş yaşında olmasına rağmen kardinal yaptırdı. 


Luckezia için farklı boyutlarda yaşanan yıllar kocasını aldattığı genç aşıkların koynunda geçip giderken, kocasının hizmetkarlarından “zehir” uzmanı olan birisinden insanlar üzerinde denenebilecek ve bazısı ani ölümlere, bazısı da yavaş yavaş ölüme yol açabilecek bir çok zehir çeşiti öğrendi. Bu konudaki merakı onu tam bir zehir uzmanı yapmıştı.


Luckezia’nın bu mutsuz evliliğinden abisi Cesare Borgia da üzerine düşeni yaşıyordu, ensest ilişki kurduğu küçük kız kardeşini çok özlüyordu. Tabii ki, sevgili kız kardeşi de onu…


Papa VI. Alessandro, kızının her ziyarete geldiğinde mutsuzluktan şikayetçi olmasına ve oğlu Cesare Bagio’nun da kız kardeşinin bu mutsuz evlilikten kurtarılması için ona ricacı olmasına, kulaklarını daha fazla kapatamadı. Artık kuvvetli Procida ailesi ile işbirliği yapma zorunluluğu kalmadığında onu kocasından boşamaya karar verdi. Evliliğin iptal edilme koşulları pazarlık edildi. Kİlisenin onayı ile boşanmanın gerçekleşmesi için Lucrezia’nın bakire olduğu, evliliğin gerçekleşmediği ileri sürüldü. Luckezia, hamile olduğu halde boşanmasına müsade edildi.


Lucrezia’nın büyük bir ihtimalle abisi Cesare’den hamile kalarak henüz on yedi yaşında iken gizlice doğurmuş olduğu çocuğu bakıcılara teslim edildi. Çocuk, ileride büyüdükten sonra Lucrezia'nın üvey kardeşi olarak tanıtılacaktı.


Lucrezia döndükten sonra yumuşak yapısıyla ve dil kabiliyetiyle Vatikan’da babası VI. Alessandro’nun özel sekreterliğini yapmaya başladı. Gün boyunca işindeki yoğun ilişkileri ve geceleri de sevgili abisi Cesare Borgia’nın kollarında mutlu bir yaşam sürüyordu.


*


( Lucrezıa -1 başlıklı yazı AliKemal tarafından 19.08.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu