Kişinin ideal sahibi olması güzel bir şey, hatta bu bir zorunluluk. İnsan gibi, yaratılmışların en şereflisi olan bir varlığın amaçsızca hayat sürmesi düşünülemez. Ancak bu amaçlar onu çevresinden ve yaşamın gereklerinden soyutlamamalı.

Genel geçer bir kuraldır : Başarı fedakarlık ister. Herhangi bir işte başarılı olmak isteyen her fert, birçok fedakarlığı göze almak zorundadır.Geceleri uykusu bölünmeyen idareci, branşı ile ilgili hiçbir yayını takip etmeyen yada hiçbir kitap okumayan doktor veya öğretmen yerinde saymaya mahkumdur. Bu anlayışa sahip olan insanlar her zaman benzerlerinin gerisinde kalırlar.

Hayali olanlar uyumazlar, denilmiş. Bir hayaliniz varsa her türlü fedakarlığa hazırsınız demektir. Ancak, bu fedakarlıkların bir sınırı olmalı. En temel ihtiyaçlarımızı ve en önemli görevlerimizi hedefimiz uğruna feda edersek, bir yandan kazanırken bir yandan da kaybederiz. Yılın en başarılı iş adamı, aylardır eşini ve çocuğunu arayıp sormuyorsa ona başarılı bir işadamı demek yanlış olur. Onu ödüllendirenlerin gözünde bu kişi başarılıdır, ama eşi ve çocukları gözünde başarısızdır. Yılın en başarılı iş adamı, yılın en başarısız ev reisi oluyor. Ne garip bir çelişki değil mi?

Farkında mısınız bilmem, kendi başarımızı göstereceğimiz alanları çoğunlukla biz belirlemiyoruz. Çevremizdekiler ve toplumun geneli bize bir rol biçiyor, biz ise o rolü ne kadar iyi oynarsak o kadar başarılı kabul ediliyoruz. Bu arada diğer sorumluluklarımız gözümüzde önemini kaybediyor ve ihmal ediliyorlar. Çok sevilen bir şairden veya yazardan çocuklarının veya eşinin nefret ettiğini düşünebiliyor musunuz? Bazen basında, bazı ünlü sanatçıların annesinin ve babasının eski bir evde kıt kanaat geçindiğini okuruz, şimdi bu sanatçı başarılı bir sanatçı mıdır? İnsan yaptığı her işte kendisine yakışanı yapmalı. En yakınımız çaresiz bir şekilde hayatta kalmaya çalışırken onun durumuna kayıtsız kalmayı vicdanımız nasıl kaldırır?

Aslında biz bu denli bencilce davranışı çocuk yaşlarında öğreniyoruz. Velilerimiz çocuğunun okuluna gittiğinde ilk önce öğrencinin notlarını soruyor. Çocuğunun sınıftaki arkadaşlarına ve öğretmenine karşı davranışlarını hiç merak etmiyor. Tabi beklentisi sadece yüksek not olan velinin çocuğu da sınavlardan yüksek not almaktan başka bir şey düşünmüyor, arkadaşlarıyla ilişkilerinin bozuk olmasına aldırmıyor, öğretmenlerine karşı davranışlarına dikkat etmiyor. Ben notları çok yüksek ama geçimsiz ve saygısız olan bir öğrencidense kişilikli ve ilişkilerinde her zaman dengeli bir öğrencinin ülkesine daha faydalı olacağına inanıyorum.

Bütün dünya bana hayran olsa beni dünyaya getiren annem ve babam, her zorlukta yanımda olan eşim ve çocuklarım, en sıkıntılı anlarımda sırdaşım olan dostlarım benden memnun değilse ben sokakta başım dik olarak gezemem. Zaten böyle bir hayranlıkta bir sorun var demektir. Herkes kendisini kimlerin övdüğünü ve kimlerin yerdiğini tekrar değerlendirsin. Asıl övüp yermesi gerekenler hakkımızda ne düşünüyor acaba?
( Başarı Mı, Başarısızlık Mı başlıklı yazı Abdullah GÜNDEM tarafından 23.12.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu