Andan bağımsız tüm
yeknesak hezeyan,
Boyutsuzluğun indinde
Namahrem kıldığım kayıp
gölgem
Ve teferruatlarını
gizlediğim
En derin namede yine
kekremsi tümcelerde seğirttikçe,
Derin derin iç geçiren
şecerem.
Han kapısındayım:
Sağım, solum ve arkam
Henüz bakmadım önüme,
Gerisin geri kaçmayı
dilediğim
Tek tetikleyicisi bu
yangının,
Bir katre huzura düşse
keşke yolum, dercesine
Rakımı hayli yüksek bir
bulutta
İçinde kayıp
sayfalarımla,
Yine kaybolmalara
doymazken evren.
Geçit vermez tek lehçe:
Sükutu çok derin,
Han kapısının diğeri
kayıp ezelden:
Gelip geleceğim en
büyük mertebe
Yine devraldığım son
dilek
Babamı henüz
uğurlamamışken
Diğer han kapısından.
Kuvözde düşlerim,
Anadan üryan tek
dilekçem:
Yine haznemde yine işli
sicilimde,
Boyutsuzluğumun
ikbalindeyim:
Ha geldi ha gelecek,
demelere
Vereceğim en muteber
ferman:
Yine göğün
penceresinde,
Yine de yeniden demeye
yok iken mecalim;
Hani olur da yeleleri
mutluluğun
Bir bir nemalanır kayıp
gölgemden:
Hani olur da…
Yok ki dermanım,
Yoksunluğun nişanı
zaten en pervasız terennüm,
Görünmezliğin
pervazında,
Acıların yokuşunda
Belki de beyhude bir
sevdanın titreten
Nakşı,
Gecelerde hüsran günler
zaten çoktan tehirli,
Gün bile bıkkın.