Bana Bir Çekirdeğin Vebalini Değil De Keşke Müezza’yı Anlatsaydın Hocam.
BANA BİR
ÇEKİRDEĞİN VEBALİNİ DEĞİL
DE KEŞKE MÜEZZA’YI ANLATSAYDIN HOCAM.
Camimin hocası değerli
Kardeşim !
Bu gün
senin namaz kıldırdığın
camideydim. Mahallede yeni olduğumdan
ve yakınımdaki camiye bir yokuşu tırmanarak
çıkmak zor geldiğinden
iki üç haftadır
senin caminde kılıyorum
Cuma namazlarını. Yani
beni henüz tanımıyorsun,
benim farkımda da
değilsin. Ama ben
seni can kulağı
ile dinliyorum.
Bak bu
gün hutbede ne
dedin onu da
söyleyeyim.
Yılbaşı kutlamanın ne
kadar büyük bir günah
olduğunu anlatan uzun
vaazını şu cümle
ile noktaladın:
‘’ Yılbaşı gecesi yılbaşı
kutlamak amacıyla bir
tek çekirdek yemenin
bile vebali çok
büyüktür maazallah.’’
Güzel Hocam.
Bu vaazı
kaç kişiye yaptın? Yaklaşık taş çatladı 400
kişiye
Bu 400
kişinin en az 350
si zaten
yılbaşı kılbaşı kutlamaz.
Kutlamadığı gibi gerek
sizden, gerek başka
hocalardan, gerekse televizyonlarda , hatta
sosyal medyada arz-ı
endam hocalardan belki
birn kez duymuşlardır
yılbaşının ne kadar
günah olduğunu. Yalnız şimdi
hakkınızı yememek lazım. Siz
olayı bir çekirdeğe
kadar indirdiniz…
İyi de
sayın hocam. Bu
ülkede bu gün,
yani şu vaazı
yaptığınız gün maaşına
104 TL gibi komik
bir zam yapılan
asgari ücretli’nin kafasını
da allak bullak
ettiniz ki camaatinizin
çok büyük bölümünü
onlar oluşturuyordu.
Neden mi
kafaları karıştı?
Malum..Bu insanlar bu
kadarcık maaşla sinemaya
gidemezler, tiyatroya gidemezler,
kafeye mafeye filan gidemezler,
karılarını, çoluk çocuklarını
kollarına takıp bir
tek gün olsun
dışarıda yemek yiyemezler.
Ne yaparlar? Karı-koca,
varsa çocuklar, geçer
televizyon karşısına keyifle
çekirdek çitletirler. Başka
da bir sosyal
aktiviteleri, hayattan zevk
alacakları olay yoktur.
Şimdi bu
televizyon karşısında
çekirdek çitleyengiller familyalarının kafası
karıştı. Yani her
gün yiyorlar. Tabii
ki olayda yılbaşı
kutlamak gibi bir
amaç yok. O bakımdan sağ
ve soldaki melekler
de ne sevap
hanesine, ne de
günah hanesine bir
şey yazmıyorlar doğal olarak.
Lakin yılbaşı gecesi
de yediklerinde ya
melekler olayı yanlış
anlayıp ‘’ Hımmm
bak bu sefer
yılbaşı kutlaması için
yedi’’ derler de
sakata gelir miyiz
korkusu girmiş adamların
içine’’
Sonra merak ediyor
bu asgari ücretli
vatandaş ve soruyor: ‘’
yahu, camiye ilk
adımımı attığım günden
beri her yıbaşı
öncesi yılbaşını kutlamanın
nasıl bir vebal olduğu
anlatılıyor da şu
bizim alnımızın teri, emeğimizin
karşılığı olan hakkımızın yenmesi,
yani Allah’ın ‘’
Huzuruma onunla gelmeyin’’
dediği kul hakkı
yenmesi niçin anlatılmıyor?
Yok yok, sizin de
hakkınızı yemeyeyim. Zaman
zaman kul hakkından
da bahsediyorsunuz ama
tamamen alakasız zamanlarda.
Mesela bir maden faciası
yaşandığında değil. Mesela
bizim maaşlara 104
Tl zam yapıldığı anda bu
zammın bile en az yarısının
bu senenin başından
itibaren ‘’Zorunlu tasarruf ‘’ olarak elimizden
geri alınacağının açıklandığı
gün değil Çok
daha alakasız zamanlarda…
Evet…Yılbaşında belki de
vebali büyük olan bir suç
işlenecek ama o
bahsettiğin suçu zaten
biz işlemeyeceğiz. Ya
da içiimizden bir
kaç yılbaşı kutlayacak
olan da burada
sen anlattıkça ‘’
Haklısın hoca efendi, doğru
dersin hoca efendi,
ne güzel konuştun hoca
efendi’’ diyecek ama
evine gittiğinde bildiğini
okuyacak. Daha anlamadınız
mı bu milleti?
Sayın
Hocam.
Bizim , çok büyük
bir bölümü (
neredeyse tamamı) bî-namaz
olan siteler ahalisine
de desene ‘’
Yılbaşında bir tek
çekirdek yemenin bile
vebali büyüktür’’ Diye.
De bakalım kaç
tanesi bir ay
önceden başladığı hazırlıklara
tevbe edip ‘’ Sizi
Allah çıkardı karşıma
sayın hocam. Tam da
vebal altına girmek
üzereydim. Bırak çekirdeği,
Paris’ten özel şampanya
getirtmiştim bu gece
için’’ Diyecek.
Ama deyim mi? Sıkar biraz.
Orası öyle camiye
benzemez. Camide bulmuşsun
kuzu gibi vatandaşları,
millet ne anlatsan
dinliyor, itiraz eden
yok, soran yok…Sitelerde
öt de göreyim
boyunun ölçüsünü. Adamlar
daha bir ay
önceden giriş çıkış kapılarını
neonlarla süsleyip hazırlıklara
başladılar ki orada
öyle bir şey
desen ayağından asarlar
alimallah.
Simdi diyeceksin ki ‘’
ne yani anlatmayalım
mı? Üzerimize farz
olan tebliğ görevimiz
yerine getirmeyelim mi?
Değerli Hocam !
Bakın bu
anlattıklarınız hayatında ilk
kez camiye gelen,
namazla niyazla yeni
tanışmış insanlar için
tesirli olabilir ama
yıllarca bu vaazları
dinlemiş, adeta bu
vaazları dinleye dinleye
saçı sakalı ağarmış
insanlar üzerinde sadece
ve sadece göz
kapaklarını aşağı doğru indiren
bir uyku ilacı
etkisinden öteye gitmez.
Hepimiz ezberledik: ‘’Yılbaşı
kutlamak Müslüman için
sakıncalıdır. Sakıncadan da
öte büyük günahtır’’
Nasıl? Doğru anlamışız
değil mi?
Yani bence artık ‘’
Tebliğ görevimiz’’ demeniz
de işi kurtarmıyor..
Yine de
sorarsan ‘’Anlatmayalım mı’’
Diye, derim ki ‘’Evet hocam
anlatma. Bana ezbere
bildiklerimi, beş yaşındaki çocukların
bile ezberlediği, uymak
ya da uymamak
konusunda ise seni
asla sallamadığı şeyleri
anlatacağına altmış üç
yaşına geldiğim halde şimdiye
kadar
duymadığım, pek kimsenin
de duyduğunu sanmadığım
şeyleri anlat.
Mesela hocam. Madem
ki ‘’ Çalışana 104
Tl gibi bir
zam vermek kul
hakkı yemektir. Kul
hakkı yemek yılbaşı
kutlamaktan bin kat
daha vebali ağır
olan bir suçtur.
Günahtır’’ Diyemiyorsun o
halde hiç kimseyi
rahatsız etmeyecek şeyler
anlat. Yani öyle
bir şey olsun
ki ne ‘’ Yılbaşında
hindi kesmek katliamdır’’
Diyenler rahatsız olsun
ne de ‘’
Kurban bayramında ibadet
adı altında katliam
yapılıyor’’ Diyen.
Öyle bir
şey anlat ki
her iki taraf da
kalksın alnından öpsün
seni.
Mesela Hocam Bana
Müezza’yı anlatsaydın.
Ya da
mesela keşke bu
gün hutbende ‘’
Bir tek çekirdeği
yemenin vebali’’ nden bahsedeceğine
bir çekirdek tanesi
kadar bile yiyecek
bulamayan, bu yüzden de
açlıktan ve soğuktan
perişan vaziyetteki sokak
hayvanlarını, kedileri, köpekler,
kuşları kısaca Allah’ın bize
emaneti olan dilsiz yetimleri
anlat.( Peygamberimiz onlar
için ‘’Bizlere emanet
edilmiş dilsiz ve
yetimler’’ diyor. Hayvanlara
göstermediğimiz ilgi ve
sevginin vebalini anlatsaydın.
Hani yarın içecekler,
eğlenecekler, Hırıstiyanlara benzeyecekler, dinden
çıkacaklar dediğimiz insanlar
var ya. Hani
benim site ahalisi
dediğim o sosyetik
takımı yani. Hah..İşte onlar
olmasa var ya o
sokak hayvanlarının durumları
temelli felaket. Bizim Yaratılanı yaratandan
ötürü sevenler(!) var ya, işte
onların, o zavallı hayvanlara
bir Allahın günü
mama, yemek artığı,
su verdiğini görmedim. Hep o site ahalisi
dediğim, bu gece
de sabahlara kadar
kafa çekip eğlenecek, dans
edip Hıristiyanlara benzeyecek
olan beyefendiler, hanımefendiler besler
o sokak hayvanlarını.
Buna ne dersin
hocam ? Gariptir ama maalesef
gerçektir.
Bizler, yani dindarlar,
alnı secde görenler
köpek giren eve
melek girer mi,
girmez mi, bu
hadis sahih mi tevatür mü
tartışırken o sosyetik
bayanlar, o burnundan
kıl aldırmayan hatunlar
bir ellerinde naylon
torba, bir ellerinde
köpeklerinin tasması ve
ıslak mendil olduğu
sokakta köpek gezdirirler,
köpek sokağa sıçınca
da ( Afedersin
Hocam, kalemim kaydı
biraz ) hem yerden o b.ku alırlar naylon poşete koyarlar
hem de köpeğin
altını temizlerler ıslak
mendille…Hani bu kadarı
bana bile fazla
gelir ama neticede
Allah’ın bize emaneti
olan dilsiz yetimlere
sahip çıkanlar onlar..Bu
biraz garip değil
mi hocam?
Haa o
bayanlara ve beylere
sosyetik dediğime de
bakma. Hepsi sosyetik
değil. Sadece bizlere
nazaran biraz daha
tuzu kuru bazılarının.
Yani tamam sosyetikler
çoğunlukta ama hepsi
değil..
Mesela bu gün
hutbende sorabilirdin ben
de dahil Tüm
Müslümanlara ‘’Ey cemaat..İçinizde Müezza
adlı bir kedisi
olan var mı?’’
Diye
Sanırım sen bilirsin.
Oysa ben 63 yaşında
yeni öğrendim. Çünkü
sen bana anlatmadın,
öğretmedin Peygamberimizin
Müezza adlı bir
kedisi olduğunu. O
kediyi o kadar
severmiş ki bir
gün kendisi de
uzanırken kedinin hırkasının
bir ucunda yattığını
görüyor. Kendisi kalkmak zorunda,
kedisi Müezza uyanmasın,
rahatsız olmasın diye
hırkanın o kısmını
keserek kalkıyor yerden.
Ya hocam..Bu gün
keşke bana ve
tüm cemaate hiç
duymadıkları Müezza’yı anlatsaydın.
Peygamberimizin o kedinin
içtiği su ile
abdest aldığını mesela…
Mesela Osmanlıların kuşlar
barınsın diye konaklara,
köşklere sırça saray denilen
kuş barınakları yaptırdığını,
Osmanlılar döneminde aç
sokak hayvanları için
vakıflar kurulduğunu anlatsaydın.
Neden mi?
Çünkü hocam ! Yapılan bir araştırma göstermiş
ki dünyadaki seri
katiller, caniler, insana
şiddet uygulayanların hepsi
çocukluklarında mutlaka hayvanlara
kötü davranmış insanlarmış.
Yani?
Yani bu
gün özelde kadın
ve kızlara ama genelde
insanın insana uyguladığı şiddeti ancak
böyle ortadan kaldırabiliriz. Hayvanları
severek. Çocuklarımıza hayvan
sevgisi aşılayarak…
Sahi hocam bir
gazeteci yazarın( Murat Menteş- Yenişafak ) sorduğu
soruyu ben de
size sorayım cevabını
bildiğim halde: ‘’ Siz hiç kedisine
Müzezza ismi veren
bir Müslüman, dindar
kadın ya da
erkeğe rastladınız mı?
Ben hiç rastlamadım. ( O
gazteci de rastlamamış.
Rastlayan varsa yazsın
bana) Oysa benim
komşular var. Oldukça
dindar bayanlar hepsi.
Yazın bahçeye inerlerdi.
Ben evden dışarı
çıkınca da yüzlerini
çevirir, ağızlarını
yaşmaklarıyla kapatırlardı. Lakin
bu kadar dindar
olmalarına karşın benim
bahçeye kediler için yiyecek ve su
bırakmama karşı çıktılar.
‘’ bahçe kirleniyor’’ Diye..Hani
bahçe de öyle
mermer ve çim
kaplı bir bahçe
filan da değil .
Bildiğin dört direk
üzerine serili bir
bezden ibaret çardak.
İşte böyle hocam.
Ben bu
soğukta bir şeyler
yiyemeyen milyonlarca insan
ve diğer canlıların
vebalini düşünürken sen
bir çekirdek yemenin
vebalinden bahsediyorsun.
Vallahi billahi Müzezza’dan
bahsetseydin inan bana
çok daha hayırlı bir
iş yapmış olurdun.
En azından neredeyse
hiç kimsenin bilmediği
bir konuydu. En
azından ben bilmiyordum.
Haa. Yeni yılı
kutlamak için bir
çekirdek yemenin bile
vebali var ama sanırım
‘’Yeni bir yılın
hayırlar getirmesini dilerim
yüce Allahtan’’ demenin
bir sakıncası yoktur.
YENİ YILIN BÜTÜN
MİLLETİME, EVLATLARIMA, TORUNUMA, AKRABA
VE YAKINLARIMA, DOST
VE ARKADAŞLARIMA, EDEBİYAT EVİ AİLEME HAYIRLAR, HUZURLAR,
MUTLULUKLAR GETİRMESİNİ, ÜLKEMİZ
VE TÜM İSLAM
DÜNYASI ÜZERİNDEKİ KARA BULUTLARI DAĞITMASINI
TÜM DÜNYADA BARIŞIN
VE SEVGİNİN HAKİM
OLDUĞU BİR YIL
OLMASINI YÜCE YARATANIMDAN
NİYAZ EDİYORUM .
(
Bana Bir Çekirdeğin Vebalini Değil De Keşke Müezza’yı Anlatsaydın Hocam. başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
31.12.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.