Tefehhüm vaktidir
Solar s/özlerin yaprakları
Bir şairin g/özünden s/üzülür cümleler
Kalbi durur doz aşımı yankıların
Ve diriltmeye yeltenir hamleler
Kurur yüzlerdeki nehir
Hüznün köpüğünü içer içimizdeki ateş
Nabzın son deminde çatlar sabır
Ve şafaklara küser gün/eş
Yollar küskünleşir yolculara
Tenhalıkta boy verir çekingen hıçkırıklar
Gün ortasında ilikleri buz tutar bedenlerin
Ve ifşa olur kırıklar
Kırk'ında girince mızrap
Şiirler fısıldanır sadaka niyetine
Azalır topallayan dünyanın ağrısı
Geçmişin tozları bulaşır son adımlara
Ve duyulur beyazlığın çağrısı
Köklerine küser gururlu gül/ler
Kalabalığın elleri kırbaçlar korkuyu
Ve tükenişin uykusunu yağmalar küller
Hücrelere işler boyutsuzluk
Dünyadan tecrit edilir tüm nefesler
Şah damarı kesilir umudun
Ve soğuk toprakla örtülür bedenler
Acaba’lar zıtlaşır birbirine
Zamanın kılıcıyla yüzülür sabrın derisi
Kayıtlara geçer bulutun yitik yağmuru
Ve tevekküle kalır gerisi
.
.
.
.
.