Sarmalında hidayetin,
Bakir bir nida tadında
Ettiğim her kelam,
Andan kopuk, dünde
saklı yaramdan sor beni.
Sonsuzluğun resmini
çizmekse özlem,
Sonlanmasını dilediğim
her yalandasın,
Yalandan öte metruk
hücresi benliğin
Bir de toz
kondurmadığım çocuk neşem;
Hani olur da savrulurum
es kaza
Kâh bir lahitte serili
Kâh tokalaştığım
yalnızlığı kısmet bildiğim.
Kaderin haşin çocuğu,
Kederin de izdüşümü
Hangi mücbir sebep ise
Yoklamamda masum,
titrek bir siluet,
Görünmezliğimin
penceresinde kim bilir
Aşk nelere delalet?
Şimdi çıksam kozamdan,
Donandığım renklere bir
dokunsam ah bir de
Solmalara doyamadığım
Cehennem ateşinde,
Yol olsam ışık olsam;
Yanıp yanıp köz olsa
feryatlarım,
Demlensem yine
mihrabında aşkın
Bir de tütsü yaksam
cahil sevdama
Yetmedi medet umsam
gölgende dahi konaklamaya razı;
Bir de tutuşsam gecenin
kör vakti
Ah, sonlanmayan hangi
masala denk düşsem de
Balkabağına dönüşmeden
kalem
Duyarken sağır sultan…
Bir de edindiğim
nedamette sol olsam sağ elinde,
Sağ kalsam ölümüne
yazdığım her şiirde
Bir de koz olsam şairin
yüreğinde.
Olmasan da yanımda,
Sansam seni başköşemde;
Görmesen de; kıyamet
habercisi bunca imge
Ve sussan hep
Sadece ben konuşsam gün
ve gece,
Olur musun söyle tek
derdim tek tasam?
Olmazın oluru bir seste
yar olsam
Kurulduğum o rahlede,
Bir de soyutlandığım
onca yürekte
Es versem ansızın,
Sızan yaramda merhem
olsan bin bir gece;
Öyle işte, edindiğim bu
metruk mertebe
Alabildiğine derli
toplu kapanmaz yaram,
Yaren olan her şiirde…
Bir de yok olsam,
Karışsam bilinmeze,
Ne mi olurdum sensiz
bir ömürle?
Yoksun zaten ne ölümde
ne de dirimde:
Olmasak da el ele göz
göze,
Boyadım gönül gözümle
her karayı,
Beyazın tınısında
saklısın,
Pembenin de meşkinde
Mavinin umutla yıkadığı
yüreğimde bir nidasın
Saf kan yalnızlığımın
tek penceresi;
Pervazında yankıları
aşkın,
Göğümde saklısın
Hele ki o halede yoksun
kılındığım
Ama yok sayamadığım
bunca cümle.