Karınca adımlarının
kalemin müridiyim işin aslı bir de karınca kararınca yaşamaya dair bir günce
özlemiyle… Hanidir uzağında kala kalmışlığım biraz da seyrinde bedelsizliğim
iken nifak sokan mutlulukla aramın açılmasına vesile.
Kan revan cümlelerin
telaşı aslında tüm olup biten hanidir hicap yüklü ve farkına varmaya dair iken
eremediğim bir rakımda konuşlu olmayı tahayyül ettiğim.
Sırasız gidişleri
sırasız vakitlerin de sıradan yalnızlığı.
Gölgeler kaydıkça
eksenden; zaman eksildikçe bir de detaylara takılmanın hicvi tüm gerçekçiliğini
hayatın asırlara kaymış bir kelam özlemi ile asılsız bir gidişat iken yine
yarınların amaçsız salınımı.
Kuş bakışı seyrindeyim:
kâh kanayan iç yarası şehrin kâh bir şiirde aldatılmışlığı şairin.
Gün düne dair zira
geceye çoktan erdik. An ise çoktan yarına bir buse kondururken bir de
amansızlığı şu zehir zemberek yalnızlığın kâh yalıtılmış bir gerçek kâh son
tufanda o yanık kelam edindiğime nispet eremediğim bir yakada cürüm yüklü
şehrin isyanları hanidir hazan iken vazgeçilmezim.
Aryalarını duyuyorum
ölümlü kadınların. Andıkça sevdalarını kayıp kıtaların bir de aradıkça
Mevlasına kavuşan yangınlardan muzdarip aşkın rakımsız yolculuğu bir de müptela
olmuş iken gizemin titrek sesinde; yarınların asla müdahil edilmeyeceği
dünlerin de yâd edilesi hatırasına sahip çıkmak adına.
Debdebeli bir yok oluş
olmalı oysa ve hazin bir tören eşlik etmeli şairin şiirlerde ölümüne tanık iken
dizeler.
Dizlerime yatan şiirin
başını okşuyorum beklerken başımın okşanası gerginliğine bir redif misali sahip
çıkmışken çatık kaşlı kelamların acısını dindirmeye dair.
Yaftalanmış belki de.
Bir kulpu kırık özlemin
çağrısı mı?
Sorular nasıl da
tıynetsiz ve sitemkâr bir yakarış hâsıl olan hayli de debdebeli bir var oluş
kaygısı sinede kayıtlı ve sıra dışılığın tezahürüne göz kırpan bir ceylan
kıvraklığında.
Adlar göreceli; sonlar
hepten başlangıç özürlü bir de infilak eden beylik cümlelere kondurduğum
imgeler üstelik her yanımdan çekiştiren adsız kahramanların lav edildiği
boyutsuzluğun savaşı.
Kara kaplı defterin
kayıp kurşun askerleri üstelik belirsizliğe tüneyen; belirgin bir lehçeyi
susturan; zamansız bir kabulleniş yüreğin iksiri…
Demediklerime hezeyan
yükleyip; dediklerime sahip çıkıp bir de denenlere göz yumup sustuğum göreceli
sağanaklar.
Bir elimde kırık bir
zincir ve dumura uğrayan insanoğlu iken tekil hüviyetinin sırrına vakıf olunası
ve bir elimde destursuz bir önyargı hani dünden seğirten; hani güne odaklı;
hani yarını son bilen belki de sonu başlangıç ya da başı kayıp bir hikâyeden
çıkıp da yola ermeyi dilediğimiz hangi mecra ise tüm kayıtsızlığımızı pelesenk
yapmışken kayıt dışı verilerin bir sunum teşkil ettiği lakin vurdumduymaz bir
hakkaniyet münazarası iken yetim düşmüşlüğün şarkısı…
Bir ileri iki geri
imgelerin kaykılmış istihbaratı üstelik bir tümceyi diğerine mimleyen bir telaş
hâsıl olan.
Zamansız ve arsız bir
sükût mu da yâd edilesi yoksa yorgan döşek mi tüm kayıp kahramanları
yalıtılmışlığın zehrine panzehir iken beklenti yüklü yarınların müridi bir
kelamı sahiplenmek kadar hayra yorduğum o ikbalin devingen nüansında bir
rütbeyi sökmek yerinden ve aşk gibi yorgun bir ibareyi kayıt altına almak yine
her faninin izdüşümü iken yarından sonra bir ümidi teslim ederken aşkın
bağrında nasıl da noksan iken insanın hegemonyası…
Zamansız telaşların üstünü
örtüyor mahrem kaygılar hatta hicabı yükünde yıkanmakla eşdeğer kanıksanası bir
tevekkülü de mimlemişken yüreğe.
Batılında onca gizemin,
savruk düşlerin can kaybı yine ölümü şiirden olacak şairin.
Detayların hoyrat
yalnızlığı; sitemlerin cüreti ve yine diyebilmek eskiyen ve epriyen bir tantana
iken yüreğin aradığı sükût.
Bir kaydıraktayım
hanidir: Debdebeli ölümlerin zikrinde onca kayıp fikir. Hüzün konağımda yangın
var, amansız düşlerimin de kayıp mizacı yine bir bir edindiğim varlığın
hezimeti iken çöken ansızın.
Aşka ikrar yükleyen
yüreği de banan hüzne hatta kılcalı hükümsüzlüğün; yorgun feryadı densiz
cümlelerde konaklamak kadar asil bir hüzün iken bir edimde kopup da gelen
derinden bir de sağaltan gök kubbenin rahmeti yine indinde aşka rahmet yüklemenin
ötesinde savruk bir nota nezdinde edindiğim her kayıp hece.
Örtüyorum üzerini
usulca ve ilişiyorum pervazına gök kubbenin. Adımladığım hüzünle yıkanmış oysa
şehir, damarlarımda redif, hezeyanlarımda ise kayıp aşklarım hanidir
işkillendiğim; hanidir yoksun kılındığım ve debdebeli bir ölümü de mihrap
belleyip ansızın çıkıp gelen dünden o kurşun askerlerim.
Hanidir bir nota kadar
da tıknefes o usulsüz aşklar, rüştünü ispatlamış bir çocuk olmayı dilediğim bir
de dillendirdiğim ve korunaklı dünyaların da kapalı kapısından sızan bir sızı
yine serildiğim rahlede boş bir sayfa iken niyazında kalemin bir de edindiğim
yine de körelmeyi beceremediğim hoyrat bir fırtına şu tekdüze yalnızlık ve
ıslah olmaz bir şarkı tadında: kâh fıtratıma yüklediğim kâh yüksündüğüm kâh
sivrildiğim kâh eridiğim gözyaşı…
Uzak heyecanları meşrep
edinen ahkâmların sırıtan tahakkümlerine yüklenen gece.
Kayıp kıtaların
coğrafya bellediği hüzün.
Damlayan kanımın
hegemonyasındaki onca bakteri.
Gönülsüz bir rütbe mi
yoksa yalnızlığın hezeyan yüklü feryadı?
Bir de kanıksananlara
ekli sefil cümleler cumhuriyeti.
Adı ırak yüreği kayıp
nefesi ise bir dirhem eylem bin ayıp örter misali.
Ve pişkin sıfatların da
tekelinde insanlık. Yordanası cümlesiz hikâyelerin doğmamış kahramanları iken
kalemin nazıyla yıkanan şu boş sayfa ve börtü böcek dahi yuvasına çekilmişken
hanidir şapşal bir imgenin peşinde bir redif cüretinde iken yoksun kılındığım
ama varlığımın hiçliğine duyduğum minnet yine aşkın tekelinde bir
zafiyetmişçesine çetrefilli sevdaların mağduriyeti ve bir bir eklediğim
şarkılar kulağın en muteber tınısına vakıf iken sessiz bir geceyi mesken
eylemiş aşkı da cefa ve sefasını sürdüğüm hürriyetim bir bozkırın gölgesine
sığınan güneş kadar da sıra dışı ve çarpıcı bir yürek sesi iken yine edindiğime
duyduğum şükrü gizleyemezken ulu orta.