Temize geçirmeliyim gözyaşlarımı;
Yıkadığım öbek öbek şiir ölülerini
seçmeliyim;
Kısadan uzuna hangi dize ise
Bir de iklimleri eklemeliyim her
şiire:
Edindiğim intiba mademki saygıdan
sevgiye sunumunda
İhya eden bir mertebe,
Soyutlandığım yeryüzüne de bir hutbe
okumalıyım
Bir de
Şiirin ruhuna,
İndirdiğim hatimde unutmamalıyım
yaslarımı,
Yasların olur mu gözyaşı deme asla,
Diyen bir adam tanıyorum belki de
Ve adı olmayan bir kadının ölümlü
aşkı,
Naşını yüklendim madem şiirin,
İthaf ettiğim kim ola ki?
Yüzü suyu hürmetine sevdanın
Bir bukle de huzur araklamalı şairin
birinden:
Sadece huzur ama gerisi bana dair;
Saçmaladığım köhne şiirlerimde
Bir reverans ile sunduğum sayısız
imge,
Kimi aşkın seyrinde
Kimi ihya olmuşken hüzünle.
İsyanım sadece kendime;
Kendimce sevdiğim kim ise yine
kendimden önce,
Az da olsa sevilmeyi dilediğim
Ve karardıkça şiir
Beyaza özlemin seyri işte
Bu debdebeli yok oluş:
Hele ki varlığın fıtratı sarhoş bir
imgenin de tekelinde ise
Vay halime,
Vay haline sen şiir.
Noksan tümcelerim,
Detay yüklü aslında hayat güzergâhım
Kanıksadığım düşlerime yedirdiğim
onca heceyi de
Kattım mı hesaba
Yine bakir bir saltanatın gölgesindeyim:
Sanırsın ki huzurunda Tanrı’nın,
Az sonra kopacak kıyamet misali
Son duamı henüz etmediğim.
Hezeyanlarımı sağaltmaksa gönül
borcum şaire,
Demli bir şarkı söylemeli şiirin tam
da ortasında
Hele ki geçmişken yolun yarısını
şiir,
Kana kana içtiğim ömrün peşrevi mi
ne,
Sakındığım gözümden o mahrem sevda
masalı:
Bir elim hep boş,
Yürek hepten telaşlı,
Tıka basa doyduğum kim bilir hangi
şair masası?
Yürekte kehanet saklı aslında,
Damsız hüzünlerimin de çıkmadan
kırkı,
Hecelerden yorgunum,
Bölündüğüm hece hece;
Sevmelerden de yorgun bir derviş
masalı benimki;
Sevip sevip hala hidayete eremediğim.
Ne olacaksa bu işin sonu,
Belki de sevip dirilmeyi defalarca,
Doğduğum gün dilediğim.