Kur/u/duğunu biliyorum hem de çok
net;
Tüm iç yangınlarım peşrevinde kül
Peşinde nice kul:
Cinayetin temsili resmi mademki şu
şiir
Beynamaz bir imgede mi takılı kaldı
aklım da
Peşine düştüm onca birikmiş gölgenin;
Onca kıyım
Onca bedel ödemişliğim.
Zaman dedi; zaman andı
Zamandan çalan dirayetin
Zamansızlığın da izdüşümü
Bir de pergelin izi
Kâh yaftalanmış benlik kâh isi
Tüm mahir bedellerin,
Muaf tutulduğu karınca kararınca
Karınca yuvalarında tutuklu
Ölümlü telaşlarından arda kalan
Nifak yüklü sancıların da izdüşümü.
Hey, sen yabancı:
Evet, sen!
Gördüğüme kani görmediğime bin pişman
Bebek ölümlü cumhuriyetlerin
Yaralı düşü;
Yine pejmürdeyim
Yine şaibeli ölümümden sızan
Sızı yüklü geçmiş ömrün
Sırrına vakıf olsam keşke dediğim…
Dünde takılı aklın da hükümranlığına
sirayet eden
Dökümünde yine ölü çocuk gelinlerin
Saf tutan hangi mecra ise
Kanamakla iştigal onca kayıp sicil.
Şiir dökümlü nesirleri şiar edindiğim
yalnızlık
Mademki;
Beyhude çöküşlerin beylik kelamı
Sır sandıklarında sırlı aynalara
bakıp da göremedikleri.
Zannımca işgal altında şiir;
Çöküşlerin nidalarını duyuyor musun
peki, sen, şehir?
Irgat düşlerde irin yüklü cahil
imgeler;
Tehir ettiğim mutluluğu sundu madem
Mevla,
Kapıp aşkı sevdayı
Çaldım mühürlü kapıyı.
Nadir bir efkâr her ıssızlıkta boy
veren,
Sonsuz bir meyyal yine suretinde
aşkın
Silik beyitlerin sindirdiği
Kapı önüne koymuşluğum sair hikâyelerin
Bedelleri ödemeye dair her daim.
Ey aşka âşık gönülde
O defolu yalnızlık:
Sancağında hükümlerin
Hiç mi düş görmezsin de
Anlık bir beyitte serili ölümlü
benliği
Iskartaya çıkartan cehaleti de
mimleyip
Hülasa bir yorgunluk iken çalan
yüreği
Demli iç çekişlerin nizamında
Bir de yankısında aymazlığın
Ceberut hükümranlığında münafık
şeytanın
Artık hani durak ise
Beklemeyi tehir ettiğim şaibeli ölümü
Şirret fanilerin kılıksız cürümleri.