Falanca rüyanın falanca
faslı karadan olma
Beyazdan dönme,
Pembeden yoksun.
Kör cahil benlik;
Ansızın tahayyül
edilesi,
Sonrasızın da öncesi.
Zaman aralıklı
düş/üş/ler;
Yokluk makamında üç beş
şarkı
Bir de kalçasında
salladığı zincirle şarkılarına mıhladığına
Kani
O şarkıcı kadın:
Ha Sibel ha Hülya;
Patavatsızlığın dik
alası yosun gözlerinde saklı nida.
Binek atı olmuş
cehalet,
Yorgunluğun erbabı gözü
yaşlı memur;
Hani, sen demeye yok
iken mecali
Ben’den türeyen
heceleri sunuyor bakanlığa:
Adsızlığın sıfatlara
çağrısı belli ki
Sonradan konan o terfi
Yine insanlık makamında
satır başı:
Hadi, diyor;
Çözün beni.
Zam/an meselesi tüm
olup biten:
Dün bayrammış madem
Gördünüz mü tek
eğlenen?
Anda takılıyız,
İlerlerken zaman
Bir de milat
bellediğimiz Aralığın soluğu
Ha bir de; düşen
cemreler yine
Baharda alırken soluğu.
Soldan sağa:
Rap rap rap:
Aman duymasınlar
yüreğin tahakkümünü:
Sevici üç beş cümle
daha doğursam
Makbul bir de başlık
buldum mu iş tamam!
Gözlerim kan çanağı;
Teyelledi terzi teyze
dudakla
O pişkin küfürleri:
Aman, ha duymasın
babam, demeler geçti madem
O zaman korkum kimden?
Andımı içtin dün gece;
Elimde tespih yürek
öfkeli:
Affet Yarabbi,
Demelerime kani yedi
cihan
Kutsandığımsa gün gibi aşikâr
Kırık çenesinde çürük
dişleri firavun gölgelerin
Peygamberimi özledim,
dercesine
Ağladığım mı yalan?
Hâşâ, ne haddime?
Zaruri bir hüzün altı
üstü
Üstelik kime ne?
Geçidindeyim imgelerin:
Ah, saf yanım neye
meyletsem de
İspat etsem rüştümü:
Daha dünkü çocuğum
madem
Kim derdi;
Hayırdır ne var ne yok?
İç güveysinden hallice:
Ya çoluk çocuk?
Zannımca yaralıyım
güzel Allah’ım:
Ne de olsa;
Bir sen bir de ben şu
gecenin köründe:
Gönülde tufan
Ah bir de üstüme sersem
adına huzur denen o yorgan.
Yorgun kıyamlarında
bendi kayıp şiirlerin;
Ara duraklarında belki
de gitmeyi düşlediğim
Şehirlerin.
Bir yaka bir sancı bir
gölge
Ve işte benim özetim.
Al sen şu yaralarımı:
Hadi devşir gecenin
verdiği payeleri
Dik üstüme en yorgun
beyazı:
Sokulayım ne olur
koynuna,
Merhametin yücesinde
saklısın madem
Galipten gelen tüm
şiirler benim kölem.
Ahlarla vah’larla
geçtiyse ömür affola;
Dünümü kilitledim şu göğün
siperinde
Bu günden umudum
Bilsem de yarım kalacak
tozlu ruhumum
Katıksız özrü:
Kopup geldiğimi de asla
inkâr etmem yaralı güncemden.
Bir sayfa ve bir sayfa
daha:
Sona ne kaldı ya da
ermeyi umduğum sabaha?