Zamanda göçen yangın
ertesi,
Makberi elem sevda
sonrası
Bir de kıtaları aşan
sevdaların tutarken güncesini.
Sevdik ölümüne diyene
nazire
İçimdeki ketum masal;
Gönül yorgun diyenlere
de esefle susarım
Sanırlar ki yürekte
saklı sayısız kehanet.
Sevdik mecnuna döndük
madem,
Evrildik lakin
yıkılmadık henüz
Varsın kınasın cümle âlem.
Deyip deyip de
susamadık
Kimine sefa kimine
elem.
Goncadan ayrı tutmaksa
yüreğin naşını
Sevgiden ibaret bir
ümmet ise
Ömrün tecellisi.
Ah ben, dirlikte gözüm;
Ah, sen, varsın her
lokmamda olsun gözün.
Kanadık kardıkça,
İçtik aşk pınarını
susadıkça
Belki de sustuk zifire
lanet
Ahvale nispet babında
kerelerce
Yanıldık ya da yandık,
Kime ne?
Ölçtük arşı
Öldük arsızca
Ölümüne baş koyduk bu
yola
Deli gönül nazarında
bir kıpırtı
Beyhude gecede kâhin
babında
Nice yıldız
Yine kırptıkça gözümün
nuru şair,
Hele ki edindiğimiz
şiarda
En asil hutbe iken
Yalnızlık türküsü.
Yine kenetli lehçelerde
Zuhur eden tevafukta
Yüreğe teamül,
Gölgeme de zılgıt
yükleyen
Mahir zatında âlemin
Yürek suremde sayısız
matemin
Kondukça tepelere
İz bilmez aşkın surunda
taptıkça
Yine ulaşılmazın
resmine.