Ne kaygım ne de korkum ifşasından
benliğin
Aşka âşık bir derbederim işin aslı:
Hem de en alasından hüznü giyinip
En sevdiğimizden rahmete bürünüp,
Şükür, gönül gözüm;
Şükür sevdiğim nice yaratı
Şükür Rabbim
Sanadır tüm inancım.
Flu sonbahar…
Gök kaygılı, naçar bulutların da
yası;
Demlendikçe akıl tutulması,
Gölgelendikçe ufkun seyrinde bir
nida:
Zemzem suyuyla yıkanmış madem gök
kubbe.
Kayıtlara geçen öfkesi Eylül’ün:
Beyaz zambaklardan çıkıp da yola
Varamadığım o işkilli yaka;
Ne de olsa panayır yeri yüreğin zehri
Az sonra damlayacak gökdelenin
nefsinden sızan,
Bir de kelaynak kuşları gibiyim
Ne sair hece ne de yeknesak bunca
günceyi
Soluklanırken nakşettiğim,
Soldan sağa yürekte saklı bilmece.
Ant içtim madem sevmeye
Sorun yok Allah’ım:
Senden gelen ne ise başımın üstüne
Elemi de efkârı da boca ettim madem
yüreğin zeminine
Varsın dolup boşalayım her güz vakti
Yazı bile sonbahar bellemişken
Ölsem ne çare?
Yağmursuz günü sineme her çektiğimde,
Yas’a yüklü yaşlarım helal olsun evrene.
Zarar ziyan,
Aman Allah’ım nasıl bir temaşa?
Kurban olurum zemherilerin solan
seyrine
Bir de kırağı çalandan değil de
Kulağıma çalınan ne ise
Gıybetten mütevellit onca yankıyı
Görmezden gelirim
Ne de olsa dervişin fikrine
İhanet edenlerden yana tesellim.
Ha şimdi ha yarın,
Kayıtlarda buyur ettiğim nice ölü anı’m
Sonra da kusursuz ifşası hüznün
El yordamı bulduğum değil de
Yüreğin ufkunda saklı benliğin hicvi
Ve tutuklu bir kelamda olsun
Yanık surelerde içime dolan ne ise
doya doya sunsun
Günün hikmetini,
Sonra da hazır ola geçerim
Geçit vermez lehçelerde kıyasıya
dövünürken
Hak yolunda.
Zifiri olsa nakşeden ne fayda?
Gülle konuşup da bülbüle dönüşen
yüreğin cengi
Bir susa bürünsem ne çare?
Gelincik misali madem ömrün ikbali,
Bunca hüzne dayanıp da
Kırılsam aniden ortadan ikiye,
Yalan mı söyle?
Arda kalan değil de ar’dan onca
sessizliğim;
Korkumdan değil de
Asalettir giyindiğim
Hele ki süzmesi ömrün
Görünmez bir ikramında nefsin
Elbet yola gelecektir bunca kusurum:
Hâşâ, demem asla neden?
Sormam da asla bu mudur payıma düşen?
Sevdik seveli matemi
Büründük kisvesine madem mahremin,
Rabbim güç kuvvet ver şu faniye.
Alası ömrün,
Sundurması hüznün,
Menşei aşkın
Kıblesi maneviyatın:
Sevdik seveli sevilenlerden olduk
şükür.
Gittik gideli yol yorgunu şu gönül
Varsın kelamın biri bin para
Hele ki elemin eremediği mutluluk
denen o mertebe.