Konuşmaya başladığımızda, konuşma biçimimiz, kullandığımız kelimeler nerede yaşadığımızı hemen belli eder hemen. Nasıl mı?  Örneğin, anne kucağında sevgi dolu bir sözcük olan “Yavrum!” kelimesi yerine, dölüm dersek kırsal alanda, “Bebişim!" dersek şehirde yaşadığımız anlaşılır. Bir de “Yavrummmm!” dersek, bu kaba bir tabir ve kötü bir isteği tarif eder, argo diline dönüşür, çete yahut mafya ağzı deriz. İnsan hanımına, “Avrat!” diyorsa bir köylü olduğunu düşünürüz, hanımına, “Hatun!” diyorsa saray ağzı ve çok kibar bir ortamda yaşadığını var sayarız. Eğer “Halay” çekeceğiz ve “Türkü!” söyleyeceğiz derse, yine kırsal alanda yaşayan bir ozanı belki tarif edeceğiz. Eğer “Dans!” edeceğiz,  yahut “Pop!” dinleyeceğiz dersek, yabancı hayranlığı olan okumuş birini tasavvur ederiz. Her yörenin kendine has bir dili vardır, konuşmasına göre özelliği vardır kesinlikle…


Genelde kabul gören kardeşim kelimesi, Erzurum yöresinde, “Dadaş!”, Elazığ yöresinde”Gakkuş!” olarak bilinir.  Genelde köy yerlerinde ise, “Gardaş!” tercih edilir. Şehir yerlerinde ise “Kardeşim!”, belli bir ideolojiye göre ise “Yoldaşım!” denildiği de olur. Her ne kadar kelime olarak farklı gibi görünse de, dizilişine bakıldığında, birbirinden türedikleri, aynı kimliğin bir ürünü olduğu hemen görülür.   


Hani desek ki,” Haydi çalda bir şeyler oynayalım, eğlenelim!”, akla hemen bağlama gelir, belli ki misket bestesi türünde bir bestenin çalınacağı anlaşılır. Bazıları zil, bazıları kaşık alır ellerine başlar oynamaya… Bu tercih tamamen iç Anadolu kültürünü, yaşamını gösterir. 


Bir ölüye gitsek, orada Kur’an okunup bittiğinde, “El Fatiha! dense, herkes Fatiha süresini okuyacağını ve ölen kişiye dua ile sevabını göndereceğini biliriz. Din olgusu, dil bakımından farklılık göstermez. Müslüman olan her yerde, “El Fatiha!” dense aynı şey anlaşılır. Din, dilin içine yerleşmiş ve bir yaşam biçimimiz olmuştur. Din kimlik değil, tercihtir. Kimliği süsleyen ve dili onun katkısıyla zenginleştiren mükemmel olgudur. Herhangi bir yabancı ve müslüman memlekette ezan okunsa, onun dilini bilmeyen bir kişi, burası da benim dilimi konuşuyor diyebilir. Din, bu nedenle de evrensel kimliktir. Başka dinlerle kıyas yapıldığında, din kimliğini ortaya çıkarır. Din kimliğinde ırk ayrımı yoktur.  


Bizim kullandığımız kelimeler, başka memleketlerde başka manalara da gelebilir. Örneğin, Arapça konuşulan bir ülkede “Hurma yemek istiyorum!” desek, kastımız hurma meyvesini yemek olsa da, sanki zina yapma niyetimiz olduğu şeklinde yanlış anlaşılır. Çünkü “Hurma!“ arapçada kadın demektir. Bu yanlış anlaşılma yüzünden belkide hapse atılabiliriz!


Her meslek grubununda kendine göre ve teknolojik gelişmelere paralel olarak kullandığı kimlik vardır. Aynı meslekten olmayan biri onları dinlese hiç bir şey anlamadığını düşünür. “Acaba, bu insanlar bizim ülkemizin insanı mı?” diye yanlış bir ön yargıya düşebilir. Bir elektronik teknisyeni, “Bana lehim, havya ver!” yahut bir inşaat ustası, “Harcı getir, malamı-küreğimi ver!” gibi… Biz bu kişilerin ne iş yaptığını ve mesleğinin ne olduğu, araştırdığımızda hemen öğrenebiliriz. Her mesleğin dili farklıdır ve bu farkı ayırt etmesi zordur. Ancak, aynı melek grupları birbirini anlayabilir ve aynı meslekten olduklarına karar verebilir. 


Birde evrensel teknolojik araç ve aletlerin isimleri vardır, Örneğin, Bizde “Televizyon!” İngilizcede, “Television!” denilmesi gibi … hangi ülkede kullanılsa, bu aletin “Televizyon!" olduğu açıktır. Bu teknolojinin evrensel dilidir, kimliğidir. Herkes bu dili bilir. 


Son olarak bir de beden dilimiz vardır. Her hareketimizin bir manası vardır. elimizi sürekli kaldırsak, elimizi kaldırmamız istenilmiştir deriz. iki kaşımız aşağı yukarı gelip gitse, istekte bulunduğumuz şeyin olmasının istenilmediğini anlarız. Bir kağıda ismimizi yazsak ve el işareti ile kendimizi göstersek, adımızın bu yazılan olduğunun ima edildiğini var sayarız. İki ayrı dili konuşan kişiler, bu beden dili ile kolayca anlaşabilir. 


Kısacası dil, bizim yaşam biçimimizdir, nerede yaşıyorsak, aynı dili konuşmaya ve anlaşmaya çaba gösterir, bu dil ile eğlenir, yer ve içeriz. Dil bir iletişimdir. Aynı dili konuşmak ise zengin bir iletişimdir. 


“Ooooooo…” dendiğinde kelimenin bir manası olmasa da bunu ancak bizim ülkemizde yaşayan bilir! Bir yabancı her ne kadar dilimizi öğrenmeye çalışsa, bu kelimeyi nasıl ifade edeceğini bilemez, tahminde edemez. Bu nedenle kendi dilimiz bize özeldir, yaşam biçimimizdir…


Saffet Kuramaz 

( Ülkemde Konuşmak Zenginliktir başlıklı yazı safdeha tarafından 22.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu