Afrin'e  Zeytindalı  harekatının  başlamasıyla  birlikte önce  sivil kayıplar  verdik.  Bu  gün  itibariyle  de  ilk  askeri  kaybımızı  verdik.  Allah  makamlarını  cennet  eylesin  tüm  şehitlerimizin.

İşte akşam  bir  taraftan savaş  uçağı  ile   yere  20  metre  yaklaşarak  terörist  inini  bombalayan  aslanımızın  kahramanlığının  coşkusunu  ve  heyecanını  yaşarken,  diğer  taraftan  gerek  çığ  felaketinde,  gerek  sivil  vatandaşlar  oldukları  halde  öldürülen  vatandaşlarımızın  ve  en son  olarak  da  Asb.Üçvş. Musa Özalkan  komutanın  şehadet  haberine  üzülürken  oldukça  hızlı  bir  şekilde  bir  başka  haber  geçti  :  ''  Umut  Öldü''

Orta  yaşın  üzerinde  iri yarı  bir  kadın  kendini  yerlere  atarak  ağlıyordu  haberde.  

Bir  an  toparlayamadım.  Sonra  görüntülere  ve  verilen habere  daha  dikkatlice  baktığımda  kadını  tanıdım. Evet,  bu Gülsüm  Kabadayı  idi.  

Bilmem  hatırladınız  mı  Gülsüm  Kabadayı'yı.  

On  sene  önceydi.  Yani 2008  yılı...

Üç  çocuk  annesi  Gülsüm  Kabadayı,  eşinden  ayrı  yaşıyor  olmakla  beraber  eski  eşinin  kızkardeşine  refakatçilik  ediyordu  Antalya  Devlet  Hastanesinde.  İşte  o  refakatçilik  günlerinde  hastaneye  tamamen  felçli  genç  bir  insan  getirildi.  Bu  insanın  nasıl  o  hale  geldiği,  uyruğu,  kim  olduğu  hakkında  hiç  bir  bilgi  yoktu.  Tüm  hikaye  bir  arabanın  çarptığı  ve  kaçtığı  şeklindeydi.  Bu  çocuk  (  ya  da  delikanlı  diyelim )  Hastaneye  her  ne  kadar  ''  Mustafa  Öz''  Adıyla  ver  1992  Doğumlu  olarak  kaydedilmişse  de  ne  adı  Mustafa'ydı  ne  de  1992 doğumlu...Hakkında  hiç  bir  gerçek  bilgi  olmadığı  gibi  onu  tanıyan  bir  tek  Allahın  kulu  çıkmamıştı.  Zavallı  gencin hiç  kimsesi  yoktu. 

Gülsüm  Kabadayı   bu  delikanlıya  hastanede  tam  312 gün  boyunca  baktı.  Bu  süre  sonunda  artık  hastanenin  ona  uygulayacağı  bir  tedavi  kalmamıştı.  Yani  taburcu  edilmesi  gerekiyordu. Bundan  sonrasında  ise  il  Sosyal  Hizmetler  Müdürlüğüne  kalıyordu  iş. Fakat  Gülsüm  Kabadayı  çocuğu  bırakmak  istemedi.  Yapılan  muayenesi  sonucunda  kemik  yaşının  17  olduğu  tespit  edilen  çocuk  Gülsüm  Kabadayı'ya  teslim  edildi  ve  Gülsüm  kabadayı  %90  engelli  olan  bu  çocuğa  koruyucu  anne  oldu. 

Bu  hizmetleri  karşılığında  Gülsüm  Anne'ye  devlet  elbette  ki bir  maaş  veriyordu  ama  hemen  şunu  belirteyim  ki  aylık  toplamda  1300  Tl  olan  bir  maaş  için  değildi  tüm  bunlar.  Bir  öz  anne  bile  üstelik  kendi  öz  çocuğunun  günde  bir  kaç  kez  altını  temizlemez,  ağzına  yemeğini  vermezdi  1300  Tl  maaş  için.  

Gülsüm  Kabadayı,  kendi  öz  çocuğu gibi  baktı  bu  delikanlıya  ve  adını  Umut  koydular  onun. 

Umut'un  gerçek annesi  babası  da  çok  arandı.  Rusça  şarkılara  ve  konuşmalara  çok  az  da  olsa  tepki  vermesi  yüzünden  Rus  olabileceği  ihtimali  oldukça  fazlaydı.  Zaten  masmavi  gözleri,  sapsarı  saçlarıyla  Türk'ten  çok  Rusa  benziyordu.  

Gülsüm Kabadayı, 2010'da Zihinsel Engelliler Rehabilitasyon ve Eğitim Vakfı tarafından, 2011'de İhlas Koleji, 2012'de Fatih İlk ve Ortaokulu öğrencileri tarafından, 2013'te de Rusya Dostluk ve Kültür Derneği tarafından 'Yılın annesi' seçildi.

Umut'un Rus olabileceğine ilişkin haberler üzerine yıllar içinde evladı kaybolmuş onlarca Rus kadın, aileyi görmek için Antalya'ya geldi. Bir Rus televizyon kanalı tarafından davet edilen Kabadayı, Rusya'da büyük ilgiyle karşılandı. Gülsüm Kabadayı, Rusya'da 'kutsal kadın' ilan edildi.

Aslında bu  yazıyı halen  niçin   yazıyorum ben  de  bilmiyorum.  Bu  hikayeyi  Türkiye'de  bilmeyen  var mı?  

İşte  o  Umut  bu  gün  itibariyle  çoklu  organ  yetmezliği sebebiyle  26  Yaşında  hayata  gözlerini  yumdu. 

Evet,  Bu  yazıyı  neden  yazdığımı  hatırladım:

Birincisi  Umut'la  aşağı  yukarı  aynı  durumda  olan  benim  Yunusum  da şu  an  itibariyle  26  Yaşında.  Bir  an  Gülsüm Kabadayının  yerine  kendimi  koydum  onu  ağlar  görürken.  

Sonra?  

Sonra  Gülsüm  Kabadayı'ın Umut  için  ağlayan  gözlerinin  fotoğrafını  bir tarafa,  ''  Türkler  Afrin'de sivil  halkı  katlediyor''  Diyen  hainlerin  sosyal  medyada paylaştıkları  uyduruk  resimleri bir  yana  koydum  ve  dedim  ki  ''  Bu  topraklarda  daha  nice  böyle  Gülsüm  anneler  var.  Bu  annelerin  evlatları  mı  sivil  ve  masum  insanları  öldürüyorlar? ''  

Sonra?

Sonra  aklıma  ne  kadar  küfür  geldiyse  boşalttım  hainlerin  üzerine.  Biliyorum   o  şerefsizlere  hiç  bir  zararı  olmadı  ettiğim  küfürlerin  ama  hiç olmazsa  ben  rahatladım.  

Evet,  bugün Umut  öldü.  Ancak  yepyeni  bir  umut  filizlenmekte...

Allah  milletimizin,  devletimizin,  ordumuzun  ve  emniyet  güçlerimizin  yar  ve  yardımcısı  olsun.  Rabbim  Gülsüm  kabadayı yürekli  insanları  başımızdan  eksik  etmesin. Yüce  mevlam  haine,  bölücüye,  fitnebaza,  düzenbaza  aman  ve  fırsat  vermesin.  

( Umut Öldü başlıklı yazı Sami Biber tarafından 24.01.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu