Bilmem hiç duydunuz mu ya da okudunuz mu? Şöyle bir hikaye anlatılır zaman zaman:
1960 lı yıllarda bilindiği gibi ülkemize ABD den heyetler gelmişti. Özellikle Doğu Anadolu'da dolanıp duruyorlardı ki ben de 1964 yılında buna şahit oldum. Sözde Türkiye adına petrol arıyorlardı Erzurum'un Pasinler ilçesinde. Sonuçta '' Burada pertol metrol yok'' deyip defolup gittiler. Tabii ki alayı ajandı.
İşte o yıllarda Malatya'nın bir ilçesinde çalışma yapan ABD li bir heyetten bazı erkekler kadınsızlığa fazla dayanamamış lakin o çevrede öyle ha deyince kadın bulmak mümkün değil. Tek gidebilecekleri yer Malatya genelevi.
Tabii ki bu kefereler Türkçe de bilmezler. Yanlarına şişman bir tercüman alarak Malatya genelevine gelirler.
Hikaye uzun. Mümkün olduğu kadar özetleyeyim:
Malatya genelevinde bu kefereler Kezban adlı bir kadını beğenirler ama Kezban bunlarla yatmayı reddeder. '' Yorgunum'' Der. Oysa onlar girmeden önce dans edip oynamaktadır.
ABD liler şişman bir tercüman vasıtasıyla polis çağırtırlar. Polis Kezbana neden adamlarla yatmadığını sorunca yine '' Yorgunum'' der. Polis '' Ama biraz önce dans ediyormuşsun. Demek ki yorgun değilsin'' Diye üsteleyince Kezban patlar artık: '' Ben Türk orospusuyum. Gavurun altına yatmam ''
Elbette ki bu uyduruk bir hikayedir. Ancak her hikayenin mutlaka bir ana fikri bulunur uyduruk olsa da... Yani bizler söz konusu vatansa orospumuzun da gavura karşı direnişe geçtiğini vurgulamaya çalışmış, orospumuzu bile gavurun altına sokmaya kıyamamışızdır. Dahası, söz konusu vatan olunca mesleği ne olursa olsun - hatta orospu olsa da - bizim insanımıza aşağılanmayı yakıştıramamışızdır.
[Tercümanın şişman olduğunu özellikle yazdım. Zira bu hikayenin sonunda '' O şişman tercüman kimdi?'' diye bir cevabı verilmemiş bir soru da var? ]
Peki bu durumda yukarıda soldaki resimde gördüğünüz bu yaratıkları hangi isimle ya da sıfatla anacağız? Bunlara '' Orospu çocuğu'' Demek tüm orospulara hakaret olmaz mı? Hikaye de olsa Kezban'lara hakaret değil midir? O Kezbanlar bu yaratıkların hepsinden milyarlarca kat şerefli değiller midir?
Kim peki bu resimdeki şerefsiz yaratıklar?
Bu şerefsiz yaratıklar maalesef yarınlarımızı emanet edeceğimiz gençlerimiz... Evet, Adları Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma olan bizim gençlerimiz... Ülkemizin en önemli üniversitelerinden olan Boğaziçi Üniversitesinin öğrencileri...Yani yarının mühendileri, hakimleri, doktorları...Bunlar ülkemizin bilim adamları olacak. Siyasetçileri olup iç ve dış politikamıza yön verecek ve belki de kendilerinden sonraki nesli yetiştirecek olan öğretmenleri olacak. En vahimi de bunların erkek olanlarından bir kısmının askerliklerini Türk ordusunda yedek subay olarak yapacak olmasıdır. ( Bedelliden yararlanır bu alçaklar ya, yine de içlerinden çıkabilir bir iki tane )
Ne yapıyorlar peki?
Ben değil kendileri, kendi yayınladıkları yazı ile anlatsınlar:
''Boğaziçi Üniversitesi’nde “Afrin için lokum dağıtıyoruz” diyerek stant açan faşistleri “İşgalin, katliamın lokumu olmaz” pankartı açan üniversiteliler engelledi. Üniversitelilerin pankart açarak ve savaş karşıtı sloganlar atarak faşistlerin lokum dağıtmasını protesto etmesi üzerine stant kaldırıldı ve faşist grup dağıtıldı. Eylemin ardından kampüsten ayrılan üç savaş karşıtı üniversiteli okul kapısında gözaltına alındı. Polis gözaltındaki üniversitelilere kampüsteki öğrenciler dağılana kadar gözaltından bırakılmayacakları söylendi. Gözaltına alınan üniversiteliler sağlık kontrolü için hastaneye götürüldü.''
Ne yaptıklarını sanırım anladınız. Afrin'de şehit olan kırk altı askerimiz için aynı okulda stand açıp lokum dağıtmak isteyen diğer öğrencilere engel olmuşlar. '' İşgalin, Katliamın lokumu olmaz'' Diye fetva bile vermişler. Lokum dağıtan öğrencilerin standını kapattırmışlar. En vahimi de tüm bunları yapan şerefsizlerden sadece üç kişi göz altına alınmış.
Ben işte böyle şerefsizlere laf söyleyince bazıları başlıyor '' Hocam lütfen ! Fikirlere, düşüncelere hoşgörü ile yaklaşalım'' demeye.
Ulan ! Kanla yazdığımız bir destan var ortada. Kırk altı şehidim var. Kırk altı şehidimin ruhuna bir fatiha okunmasına vesile olmak üzere lokum dağıtan öğrencilere '' Faşist'' Diyenler. O kahraman Mehmetçiğin canı pahasına daldığı savaşa '' işgal '' Diyenler var. Masum insanların burnu bile kanamasın diye iki saatte yerle bir edilecek Afrin'e tam elli sekiz günde ancak girebilen bir ordunun bu hassasiyetine '' Katliam'' diyenler var. Bütün bu şerefsizliklerini serbestçe yapabildikleri halde '' Ellerimize, dillerimize prangalar vuruldu. Özgür değiliz '' Diyen soysuzlar, hain alçaklar var ve bana '' Hoş görü '' Diyor hâla bazıları.
Ben böyle şerefsizlerin de, bana '' Hoşgörü'' diyen şerefsizlerin de...
Neyse, daha fazla bozmayayım ağzımı.
Lanet olsun...Lanet olsun...Lanet olsun. Biz bunlara mı emanet edeceğiz yarınlarımızı?
Ve merak ettiğim bir şey daha var: Dört ayaklı şerefli köpeklerin, bu iki ayaklı şerefsiz köpeklerin yanında ne işleri var?
RESİMLER: Soldaki malum, sağdaki ise dağıtılamayan lokumlar, kaldırılan stand ve stand denen o küçücük masadaki faşizmin(!) beyaz ay yıldızlı al bayrağı.
(
Yarınlarımızı Emanet Edeceğimiz Şerefsizler ! başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
21.03.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.