Geçen bölümde Allah'ın, İskender Evrenosoğlu'na ilk emir olarak '' OKU ! NE OKUYACAĞIN SANA BİLDİRİLECEKTİR'' Ayetini(!) gönderdiğini yazmıştım. Şimdi bakalım Yüce Allah İskender el Ekber kulundan neleri okumasını istemiş daha sonra:
OKU NECM SURESİNİN 19 VE 20İNCİ AYETLERİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE
ENBİYA SURESİNİN 32 VE 33ÜNCÜ AYETLERİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE.
OKU AZHAB SURESİNİN 27, 28 VE 29 UNCU AYETLERİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE.
OKU. ARAF SURESİNİN 14 VE 15 İNCİ AYETLERİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE.
OKU MAİDE SURESİNİN 9UNCU AYETİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE.
OKU. KEHF SURESİNİN 10, 11 VE 12 İNCİ AYETLERİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE.
ZÜMER SURESİNİN 23 ÜNCÜ AYETİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE.
OKU. MAİDE SURESİNİN 28İNCİ AYETİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE.
OKU. BAKARA SURESİNİN 126INCI AYETİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE.
OKU FUSSİLET SURESİNİN 12 İNCİ AYETİNİ OKU. KUR’AN-I KERİM’DEKİ ASLINDAN OKU VE EZBERLE.
İnsan tabii ki merak ediyor: Yüce Allah neden '' Kur'anı Kerimin tamamını oku !'' dememiş de içinden ayetler seçerek '' işte bunları oku ve ezberle '' Demiş ?
İşte bu sorunun cevabını bilmiyorum ama bu arada geçen bölümde ne demek olduğunu bilmediğimi söylediğim ''Itla it Türk'' tabirinin manasını da buldum yine Risalet Nurları adlı kitabın içinde...
KİTABIN ADINI, KEŞFİNİ YENİ AÇTIĞIMIZDA BİLDİRMEDİK Mİ? ONU ÜMMÜL KİTAPTAN AYIRIP YERİNİ AYLARCA BOŞ BIRAKMADIK MI? SONRA ONU TAMAMLADIK. RİSALET BURADA HABERCİLİKTİR. HABERCİSİN. NEBİ DEĞİLSİN. ITLA İT TÜRK DEMEKTEN DE MURADIMIZ AYNIDIR.
Evet, Itla it Türk '' Haberci'' demekmiş (!) Ne alaka? Bilemedim vallahi. Neyse...Asıl önemli olan Allah'ın bu ayette(!) İskender kuluna '' Sen sadece habercisin. Nebi ( yani Peygamber ) Değilsin '' demesidir.
İskender Evrenosoğlu yani müridlerinin İmam İskender Ali Mihr dedikleri şahıs da ''peygamberlik iddiamız yok'' diyor hep. Peygamberlik iddiası yok ama Allah'ın hiç bir peygambere ( Hz. Muhammed de dahil ) bahşetmediği ayrıcalıklarla donatılmış durumda ve dahası bir peygamberde hangi özellikler varsa Mehdi Resul (!) İskender Evrenesoğlu'nda o özellikler fazlasıyla var.
Mesela İskender Evrenesoğlu bir kaza geçiriyor, Allah hemen ayeti yolluyor
Sürur Suresinden:
KAZA BİR İMTİHANDI. BİZ SENİN ŞÜKRÜNÜ ÖLÇTÜK. SÜRATİNİN 80 KİLOMETREYİ AŞMAMASI SENİN SABRININ ÖLÇÜSÜDÜR.
Yüce Allah, arabasının hızının kaç km olması gerektiğine varıncaya kadar koruma ve kollaması altına almış Mehdi Resulünü(!). Eh kolay değil tabii ki. Peygamber dediğinden bir sürü göndermiş dünyaya ama mehdi resul öyle mi? Ondan sadece bir tane gönderecek başka da göndermeyecek. Haliyle onun yeri tamamen ayrı.
Evet...İskender Ali Mihr peygamber değil ama bakın neler yapabiliyor?
Mesela zırt pırt miraca çıkıyor(!) Hz. Muhammed'in sadece bir kez geçtiği Sidret-ül Müntehadan İskender Ali Mihr Hazretleri defalarca geçiyor...Ama yanlış anlaşılmasın o bir peygamber değil (!)
İskender el Ekber Hazretleri arkasında Hz. Muhammed olduğu halde miraçta namaz kıldırıyor yani imamlık yapıyor ama yine yanlış anlaşılmasın o bir peygamber değil(!)
Allah Hz. Muhammed'e bile ayetlerini Cebrail adlı meleği ile gönderirken İskender'e önceleri Cebrail aleyhisselam ile gönderdiği ayetleri sonra direkt gönderiyor ama İskender bir peygamber değil (!)
Ona da bir kitap indirilmiş ama o yine de bir peygamber değil (!) Yerseniz tabii ki.
Ve hepsinden önemlisi sizin kafanızda şu soru: Madem ki nebilik ( peygamberlik ) resullükten( habercilikten ) daha yüksek bir makamdır ve iki kavram farklıdır, madem ki her nebi aynı zamanda resul ama her resul nebi değildir o halde neden islamın temel şartı olan Kelime-i Şahadette '' Eşhedüen la ilahe illallah ve Eşhedüenne Muhammeden abduhu ve Resuluhu'' Diyoruz da ''Eşhedüen la ilahe illallah ve Eşhedüenne Muhammeden abduhu ve Nebiyyuhu'' demiyoruz? '' Resuluhu'' yerine ''Nebiyyuhu'' olması gerekmez mi? Öyle ya Hz. Muhammed sadece resul ( Haberci) değil ki. O bir peygamber ( Nebi ) [İskender Evrenesoğlu'nun '' Nebilik sona ermiştir ama resullük devam ediyor iddialarına binaen böyle konuşuyorum. Yanlış anlaşılmasın. ]
Gelin tekrar Risalet Nurları adlı kitabın ilgili Surelerinin(!) ayetlerine bakalım:
Sürur Suresi
SANA KİTAP VERDİK. SEN KATIMIZDA İMAMSIN.
Bu ayeti(!) okuduğımda nasıl bir gülme tuttu anlatamam. Hemen şöyle bir sahne kurguladım:
Bir kitapçıya gidip bir kitap beğeniyorum ama fiyatını öğrenince bakıyorum o kadar param yok satın almak için. Mahsun bir şekilde boynumu büküp kitapçıya '' param çıkışmıyor '' Diyorum. Kitapçı bakıyor ki ben o kitaba çok meraklıyım '' Buyur al. Para istemez.'' Diyor. Tam kapıdan çıkarken de arkamdan sesleniyor '' Sana kitap verdik. Bundan gari artık imamsın. Kafana göre takıl. Hayatını yaşa. Bize de dua etmeyi ihmal etme.'' )))) Böylece ben de kitabı olan bir imam oluyorum. Ne güzel değil mi?))))))
ARTIK ÖYLE BİR MERTEBEDESİNKİ BENİMLE YALNIZ VİRDDE DEĞİL, İSTEDİĞİN AN KONUŞABİLİRSİN. VİRDİN 5.000’DİR.
Evet..Hazret yüce Allah'la istediği an konuşabiliyor ama o bir peygamber değil(!)
Ayrıca insan utanır. Ben gibi bir sıradan insana bile Menzil cemaatinde ( Tarikattır aslında ) '' Virdin 5000 '' demişlerdi. Yani yüzüme bir örtü alıp her gün dilimi bile kıpırdatmadan 5000 defa ''Allah'' diyecektim. ( Bu macerayı da az sonra aşağıda yazacağım kısmen ) Ben gibi sıradan bir insanın virdinin 5000 olduğu yerde mehdi, üstelik Ekber olan birinin virdinin en az 50.000 olması gerekmez mi?
İnsan Suresi(!)
SANA YARATILIŞININ BİR BAŞKA YÖNÜNÜ GÖSTERDİK. SENİNLE RABBİNİN ARASINDAKİ NURDAN İLİŞKİ YOLU GÖRDÜĞÜN GİBİ KULUMUZ MUHAMMED’DE DE BURADAKİ SENİN RUHU REVANIN OLAN MEHDİ’DE DE VAR SEN İMAM OLARAK KATIMIZDA NAMAZ KILDIRIRKEN SAĞ VE SOL TARAFINDAN BİZE KADAR UZANAN NURLAR ONLARIN İLİŞKİ YOLLARIDIR
O Allah katında imamlık yapıyor. Hem de Hz. Muhammed'e imamlık yapıyor ama o peygamber değil (!)
Allah-u Teala Suresi:
MEHDİSİN. BÜTÜN ALEMLERDEKİ BÜTÜN TAİFELERİ İRŞADLA GÖREVLİSİN.
Hz. Muhammed dahil bütün Peygamberler dünyadaki insanları irşadla görevlendirilmiş iken İskender el Ekber bütün alemlerdeki ( Ki kitabın bir ayetinde (!) bu alemlerin sayısı 18.000 olarak verilir. ) canlıları irşadla görevli(!) ama o asla peygamberlik iddiasında değil (!)
Eveeeettt şimdi gelelim ispatlı delilli bir palavraya:
İskender El Ekber'e Yüce Allah'tan indirilen(!) Risalet Nurları adlı kitabın Namaz Suresinde (!) Allah şöyle diyor:
İHSANIMIZ VAR.
İHSANIMIZ VAR.
Rabbimiz olağan üstü yetkilerle bir Mehdi (!) dünyaya gönderiyor ama onun biraz anlayışı kıt bir insan olduğunu ya da kulaklarında sorun olduğunu bildiğinden ( Bu sorunları neden gidermiyor onu da anlamadım ) nedense bazı emir ya da duyurularını tekrarlıyor. Bir kez '' İhsanımız var'' demesi yeterli oysa... Neyse devam edelim:
BUNDAN SONRA KENDİ ADINA TARİK VERMEYE YETKİLİ KILINDIN. MÜRŞİDİ KAMİL, ŞEYH, İSKENDER EL EKBER HAZRETLERİ OLARAK TARİK VERECEKSİN. BUNDA NEFSİNE AİT BİR HUSUS YOKTUR. GAVS HAZRETLERİ DE ARTIK SENİN ADINA TARİK VERECEK. O MEHDİ HAZRETLERİ TABİRİNİ KULLANACAK. SENİN ÖYLE SÖYLEMENİ HENÜZ İSTEMEDİK. ELBETTE BUNU MUHAMMET RAŞİT KULUMUZA BİLDİRDİK.
Yani efendim İskender Evrenosoğlu da artık kendi adına '' Şeyh İskender el Ekber'' olarak etrafına mürid toplayabilecek, bir şeyh olduğunu söyleyecek.
Bu kısım o kadar önemli değil. Asıl önemli olan Menzil Cemaati Şeyhi Muhammed Raşit Erol da '' Mehdi Hazretleri adına'' mürid toplayacak (!)
Durun burası az karışık oldu sanırım. O halde kendimden örnekle açıklığa kavuşturayım:
1989 Yılının Ağustos Ayında görev yapmakta olduğum Batman'dan kalkarak Adıyaman'ın Kahta ilçesine bağlı ve herkesin Menzil olarak bildiği köye gittim bir grup arkadaşla.
Bu arada bir hususun altını hemen çizeyim: Menzil Cemaati diye bir cemaat yoktur efendim. Yani Menzil Grubu bir cemaat değil tarikattır ve o tarikatın adı da Nakşîbendi Tarikatıdır.
Uzatmayalım, Bir öğle namazından sonra '' Seyda tövbe verecek '' Dendi. ''Seyda '' dedikleri tarikatın o zamanki Şeyhi Muhammed Raşit Erol'du.
Bir grup vatandaş toplanıp Muhammed Raşit Erol'un önünde diz çöktük ellerimizi birleştirip onun eliyle birleştirdik. O da Arap olanlara Arapça, Kürt olanlara Kürtçe, bizim gibi Türk olanlara Türkçe olarak şu cümleleri tekrarlattı : '' “Ya Rabbi! bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşaallah bir daha ben yapmayacağım Muhammed Raşit Erol Hazretlerini şeyhim olarak kabul ediyorum ''
İşte budur tarik verme...
Eee bunun neresinde '' Mehdi Hazretleri var? '' Elbette ki hiç bir yerinde... Menzilde ya da başka yerlerde halife denen şeyhin özel vekillerinin verdiği tövbelerde, yani tarikata giriş ritüellerinde hiç bir zaman Mehdi Hazretleri diye bir ifade geçmediği gibi Menzilcilerin belki de en fazla %5i İskender Evrenosoğlu diye bir ismin varlığından haberdardır. Haberdar olanlar için de asla kaale alınacak biri değildir zaten.
Muhammed Raşit Erol öldü, yerine Şeyh Abdülbaki geçti ama halen daha Mehdi Resul İskender el Ekber Hazretleri ''adına tarik verilmez o tarikatta.
Bu durumda?
Bu durumda ya Muhammed Raşit Erol, İskender el Ekber'e fena bir kazık attı.
Ya da Risalet Nurları denen bu kitap yalan söylüyor.
Aslında '' ya - ya '' demem bile saçmalık. Risalet Nurları denen bu kitap baştan aşağı zırvalarla dolu.
Ne gibi zırvalarla mı? Gelecek bölümlerde....
Ayrıca gelecek bölümlerde İskender Evrenesoğlu'nun nasıl Beyt-i Dosttan Mehdi Resul payesine terfi ettiğinin hikayesini de okuyacaksınız.
Evet onun sadece Ehli Beytten olma hikayesi yok. Bir de Beyt-i Dost hikayesi var.
NOT: Menzil Cemaati ( Nakşibendî Tarikatı ) mensubu değilim. O, çok kısa bir dönemdi, geldi geçti. Şimdi herhangi bir tarikatım yok. Tek cemaatim ise cami cemaatidir. Başka tarikat da cemaat de kabul etmiyorum.
RESİMLER:
Soldaki resimde İskender el Ekber’e vahiy geliyor. Sağdaki resimde ise vahiy gelip kafayı bulduktan sonraki halini görmektesiniz