Bazen seven yâre diken, sevilenler gonca gülmüş,
Biri aşktan çöle düşmüş, kimi murat almış gülmüş.
Sen içimde kardelensin, baharımsın muştu veren,
Bağrımdaki bahçende aç, ben olayım gonca deren.
Nazlarınla verme keder, nimet gibi mihnet misin?
Ne olursun etme heder, hezimet mi minnet misin?
Beden sevdan ile kordur, yağ serinlet yanan teni,
Bir nebzecik ferahlık ver, sar sarmala fethet beni.
Gir bahtıma ıslanayım, bendim dolsun yıkanayım,
Kirpiğimde şebnemim ol, susadım bir yol kanayım.
Solan yaprak kimi güzüm, armağan mı ceza mısın?
Yeter artık gülsün yüzüm, mutluluk mu eza mısın?
Uzaklığın sürgünümdür, yanımdayken özlüyorum,
Hasret hüzün gözümde nem, yollarını gözlüyorum.
Geleceksen müjde gönder, telaşlarda kalmayayım,
Uykuma gir düşlerimde, boş hülyaya dalmayayım.
Yüreğimde yokluğun har, girmiyorsun cefa mısın?
Dayanılmaz üzüntüm var, kahır mısın sefa mısın?
Varlığından bahtiyarım, övündüğüm gururumsun,
İncinmenden korkuyorum, zira yârim sürurumsun.
Elim kolum nefesimsin, ekmeğimle havam suyum,
Mutluluğum hayatımsın, bedenime sinen huyum.
Gönlümü eyleyen harap, yoksa İrem bağı mısın?
Sanki çölsün bazen serap, aşk dediğim ağı mısın?
Kaçamadım bu sevdanın, yağmuruyla karlarından,
Hicran saçan gözyaşımla, hasretimin narlarından.
Zemherinde yandım külüm, korlarında üşüyorum,
Boynum bükük, sümbül gibi, kollarına düşüyorum.
Yar denilen dermanım mı, söyle bana külfet misin?
Yoksa ölüm fermanım mı, vuslat sunan ülfet misin?