Kanatlarımı azat etmenin zamanıdır
Bir de peşine düşülesi istikametin
Kayıp yön bildirgesini şahit
tutmanın.
Mevsimlerden kaçan hangi aysa
yakınımda uzağımda
Göğün kundaklandığı geceyi
Fısıldarken Tanrı kulağıma…
Dar cepheli pencerelerde
Teyakkuza geçen cinnet ötesi realite
Varlık kadar kutsal addedilen ne
kaldı ki geride?
Kirli ellerinde nakkaşın öteberi
Kardığımız yörüngemizde
Bazı bazı isyan ve lanetin tekeri
Doğdu içimize işte o kor hece:
Aşkı baş tacı yapıp
İçimizi deştiğimiz her yangın mademki
Hüznün mimarı.
Yüreğe teğet geçtik zannımızca
Kuruduk hece hece:
Çaldığımız o son harf
Aslında lanetin kuramı
Vicdanı kayıp bir lahite düşen yolu
Kâfirin.
Denli densiz ölümlerde
Afakanlar basan bir kırağı çalmışken
Reçine sevdasında elemin
Kayıp da düşmeseydik keşke şiirden
Matemi öngören şaire
Bel bağlamak çok mu akıl karıydı?
Yitip giden ömrü hezeyanla süsledik;
Göğün merdivenlerine konan kuş
Sürülerini öfkeyle öteledik.
Kabrinde yalnızlığın
Tufana delalet ahkâmların
Başını da bağladık mı…
Kim tutar bizi?
Ne tutar ki adağımızdan başkasını
Neyden girdik sürüye;
Ne ile sürüldük
Elemin köründe?
Zaaflar buz kıracağı;
Gölün sakin huyuna bansaydık keşke
Varlık kadar karalar bağlayan
Bunca cümleyi de sarf etmişken
haybeden…
Demlerde dertlendik;
Dertlerde demlendik;
Körü körüne sevdik bağlandık:
Adına hayat dedik; umut dedik
Oysaki unutulan hep bizdik.