YÜZDE YETMİŞİ APTAL OLAN BİR MİLLETİN (!) ANDI OLSA NE OLMASA NE
Yaptığımın doğru ya da yanlış olduğunu savunmayacağım. Sizlere yaptığım bir şeyi anlatacağım öncelikle.
1983- 1989 Yılları arasında görev yaptığım Batman Lisesinde geçti olay.
O yıllarda Pkk terörü kanlı eylemlerine yeni başlamıştı. 1984 yılında Eruh kaymakamı şehit edilmiş olmasına rağmen Batman'da asker ve polisin sağladığı huzur ve güven ortamı içinde oldukça rahattık. Biz rahattık tabii ki. Terörist ve terör seviciler hiç de rahat değillerdi. O sebeple geceleri evlerin duvarları '' Özel Harekat, Batman'dan Defol '' yazılarıyla dolardı.
Batman'ın en ücra mahallelerine, köylerine hiç bir korkumuz olmadan gittiğimiz arkamızın oldukça sağlam olduğu o yıllarda okulda pkk lehine en fazla sınıf tahtalarına Kürtçe bir şeyler yazılır, o yazılanları da çoğu kez anlamadığımız için sildirirdik.
İşte o yıllarda kendi kafama göre öğrencilerime Türklük ruhu ( arada İslam şuuru da var biraz ) aşılamak için canla başla çalışıyordum. Çalışmasına çalışıyordum ama gel gör ki arada çatlak sesler de çıkıyordu.
Bir gün ders konumuz ''Ermeni sorunu ''
Ben Ermenilerin Türklere karşı nasıl bir katliam yaptıklarını, 1915 tehcirinin ise bir soykırım değil, zorunlu göç olduğunu filan anlatırken adı Fatma olan bir kız öğrencim hiç çekinmeden '' Türkler Ermenilere soykırım uygulamıştır. Bunu ne kadar inkar ederseniz edin gerçeği değiştiremezsiniz'' demez mi? Kan beynime sıçradı. Kıza '' Sen Ermeni misin?'' Diye sordum. O da ''Ben Kürt'üm, Anneannem Ermenidir'' dedi.
Öylesine öfkelenmiştim ki. Bunu kelimelerle izah etmek mümkün değil. O anda kararımı verdim. Önce o sınıfa, daha sonra tüm okula dedim ki: '' Herkes İstiklal Marşımızın on kıt'asını ve Atatürk'ün Gençliğe hitabesini ezberleyecek. İstiklal Marşımızdan sözlü, Atatürk'ün Gençliğe hitabesinden ödev notu vereceğim.'' [ Bu olay aynen vaki. Tek bir satırında kurgu varsa evlatlarımın tabutuna sarılayım.]
Okulda bütün sınıfların TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersine ben giriyorum ve okuldaki öğrenci sayısı 1200 civarında. Yani 1200 genç insan İstiklal Marşımızı ve Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini ezberleyecek...
Bir hafta sonra başladım sözlü ve ödev notu vermeye. En az bin öğrenci hiç fire vermeden İstiklal Marşımızın on kıtasını da Atatürk'ün Genliğe hitabesinin tamamını da ezbere okudu ve böylece TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinden sınıfı geçmeyi garanti ettiği gibi not ortalamasını da yükseltti.
200 kadar öğrenci içinde bazıları her ikisini de eksik gedik de olsa olsa okudular. İstiklal Marşından sadece bir kıt'a, Gençliğe hitabeden sadece bir paragraf ezberleyenler de vardı. Gel gör ki sıra Fatma'ya gelince '' Okumayacağım '' dedi. Ben de bir şans vermek için sordum '' Okuyamayacak mısın yoksa okumayacak mısın?'' Fatma simsiyah gözleriyle sert sert yüzüme baktı ve '' Okumayacağım'' Dedi. Hemen not defterimi çıkardım. Sözlü= 0 , Ödev=0...Bir de disiplin kuruluna sevk '' Verilen ödevi yapmamak suçundan '' O güne kadar 7 den aşağı not almamış olan Fatma TC. İnkılap tarihi ve Atatürkçülük dersinden ikmale kaldı. ( Disiplin kurulu ne ceza verdi hatırlamıyorum )
Bize sık sık '' Hocam ! Canınızı sıkan, Pkk ile ilgisi olduğundan şüphelendiğiniz bir öğrenci varsa sadece adını söylemeniz yeterli'' diyen sivil polis arkadaşlardan birine '' Fatma'' desem, kızın işi bitik. Demedim tabii ki...
O senenin miydi yoksa başka bir senenin miydi hatırlamıyorum yaz tatilinde İstanbul'a ailemin yanına gittim. Dönüşte ise acı bir haberle sarsıldım. Oldukça sevdiğim, sessiz, sakin efendi bir öğrencim olan Ali ( asıl adını yazmıyorum ) Kozluk'ta Türk silahlı kuvvetleri ile pkk terör örgütü arasında çıkan çatışmada vurularak öldürülmüştü. Günümüzün tabiriyle Türk askeri on altı yaşında bir pkk lıyı etkisiz hale getirmişti.
Şaşkınlık içindeydim. '' Ben İstiklal Marşını da Atatürk'ün Gençliğe hitabesini de okumam'' diyen ve benim '' Bu kız kesin örgüte katılır ve cesedini de dağdan toplarız '' dediğim Fatma örgüte filan katılmamıştı ama sınıfta aşkla, şevkle İstiklal Marşımızı ve Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini ezbere okuyan Ali, varlığını adadığını söylediği Türk'ün askerine kurşun sıkarken vurularak öldürülmüştü.
''Nasıl olur?'' diye çok kafa patlattım ama olmuştu işte...
Aradan seneler, seneler geçti.
24 Haziran 2018 Seçimlerinin üzerinden çok fazla zaman geçmedi. Herkes hatırlar Meclisteki yemin törenini. Biraz sonra "Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine and içerim.". diye yemin edecek olan pkk nın meclisteki uzantıları ( Maalesef milletin vekilleri aynı zamanda ) İstiklal Marşımız okunurken -ayağa kalksalar bile- hiç biri okumadı.
Nasıl olurdu bu? Ben, benim gibi daha nice öğretmen onlara daha çocukluklarında '' Türk'üm, doğruyum'' dedirtmemiş miydik? '' Korkma Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak'' ı '' Ey Türk Gençliği ! Birinci vazifen Türk İstiklal ve Cumhuriyetini Korumaktır'' ı ezberletmemiş miydik? Böyle bir hainlik nasıl olurdu?
Olmamalıydı ama olmuştu.
Ne seksen senedir ezberlettiğimiz andımız, ne her hafta başında ve sonunda okudukları İstiklal Marşı, ne satır satır ezbere bildikleri Gençliğe hitabe ne de ettikleri Millet vekili yemini onları Türk yapamamıştı.
İşin daha da ilginci bugün '' Andımızın nesinden rahatsız oluyorsunuz? '' diye soranlar onları meclise sokmaktan, onların İstiklal Marşına karşı yaptıkları bu saygısızlıktan hiç rahatsız değillerdi. Akıllarının ucundan bile geçmiyordu '' Yahu biz hele öncelikle bu şerefsizlere İstiklal Marşımızı okutalım, Andımızı nasılsa okuturuz '' Demek... Akıllarının ucundan bile geçmiyordu çünkü amaç her zaman olduğu gibi üzüm yemek değil bağcıyı dövmekti.
Evet, İstiklal Marşımıza saygısızlık eden '' Milletin vekillerine (!)'' karşı sus pus olanlar şimdi '' Andımızın nesinden rahatsız oluyorsunuz? Türk olmak mı sizi rahatsız ediyor?'' Diye sorabilme küstahlığını gösterebiliyorlar.
Durun epeydir bozmadığım ağzımı bozayım biraz.
Ulan deynolar !
Sizin çoğunuz daha ana rahmine bile düşmemişti biz Batman gibi bir yerde bin iki yüz kişiye '' İstiklal Marşımızın on kıt'ası, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinin tamamı ezberlenecek '' dediğimizde.
Siz kime milliyetçilik, Atatürkçülük dersi vermeye kalkıyorsunuz o güdük beyinlerinizle? Kimle aşık atmaya kalkıyorsunuz kulaktan dolma üç beş sloganla?
Siz ağzınızı açtığınız anda ben bademciklerinizi değil ciğerlerinizi görüyorum da ah ahhh. Her şey her yerde söylenemiyor maalesef.
Olmuyor işte lanet olası... Olmuyor....Papağan gibi bir şeyleri ezberlemekle, ezberlettirmekle olmuyor. G.tünüzü yırtıp başınıza şapka yapsanız da olmuyor. Bu iş ezber işi değil, ruh işi...Nasıl ki Kur'anı ezberlemekle onun manasını bilmek aynı şey değilse aynen öyle de andımızı ezberlemekle onun ruhunu kavramak aynı şey değil.
Bana '' Türk olmak mı seni rahatsız ediyor? Ne Mutlu Türk'üm diyene demek mi seni rahatsız ediyor?'' diye soracağınıza gidip meclise sokmak için canla başla çalıştığınız ve soktuğunuz o şerefsizlere sorun '' Türk'ün İstiklalinin Marşı sizi niçin rahatsız ediyor?'' diye. Sahi siz neden bu durumdan rahatsız değilsiniz?
Tüm bu yazdıklarıma rağmen hâla bana '' Sen andımızın kalkmasından yana mısın yoksa okunmasından yana mı? '' Diyen bazı arkadaşlarıma cevabım:
Aziz Nesin'in ağzına bakarak yüzde yetmişinin aptal olduğuna inandığınız bir millet komple Türk, doğru, çalışkan, büyüklerine saygılı, küçüklerini seven olsa ne yazar olmasa ne ?( Hoş bu aptallıkla olamaz ya neyse..O kısma girmeyelim) En kötü ihtimalle aptallık katsayımız yüzde yetmişten yüzde yetmiş bire çıkar.
Ama yine de okunsun. Evet evet okunsun. Hatta her sabah değil, her teneffüsten sonra yeni bir derse başlanırken okunsun... Okunsun efendim okunsun. Seksen sene, yüz seksen sene, kıyamet kopuncaya kadar okunsun.
Eğer her akşam haberlerde '' ..... da teröristlerin silahlı saldırısı sonucu .... kadar askerimiz şehit oldu '' veyahut da ''..... da Türk silahlı kuvvetlerinin yaptığı başarılı operasyonlar sonucunda .... adet terörist etkisiz hale getirildi '' haberleri duymamızı önlemekte bir faydası oluyorsa ve olacaksa okunsun efendim. Okunsun elbette...
Hatta Tarık Akan'ın Taş Mektebinde okunduğu şekliyle, Ataol Behramoğlu'nun dizeleriyle, yeni versiyonuyla okunsun: Türküm'süz, doğruyumsuz, çalışkanımsız, büyüklere saygı olmadan, küçüklere sevgi olmadan ...Aynen şöyle
“Türkiye yurdumuz
Türkiye sevincimiz
Türkiye umudumuz
Sen dünümüz, bugünümüz
Sen yarınımızsın Ey büyük Atatürk
Sen aydınlığımızsın
Seni yüceltmek
Seni yaşatmak Ülkümüzdür,
Andımız doğruluk, dürüstlüktür
Uğraşımız eşitlik, adalet, özgürlüktür
İlkemiz Yurtta barış, dünyada barıştır.
Eşitlik, adalet ve özgürlük”