Günün elinde minnet vardı hem de
Metaneti yüksek bir kıyamda
Hazır ol’a duran pehlivan kadar
yürekli
Ve meali ölüm bile olsa
Kınandığına biat asla aykırı bir
hüküm
Çıkmadı dudaklarından:
Sarı saçlarında belanın,
Kıran kırana bir mücadele:
Belki bir temenni
Arazların kıyısında bariz yanılgı
Göğün her karartısında
Yenik düşen bir düş’ü
Düşe kalka büyüten bir mecal
Ömür törpüsü hüzünde
Kılı kırk yaran bir hakkaniyet
Aşkın zaferi olsa olsa:
Yılgınlığın bir üst rütbesi
Hep ama hep özlemken…
Kırılmamak adına uzağındayım çok çok
Uzağında hem de:
Tevekkül yüklü
Tefekküre duyduğum inanç:
Ne metazori bir edim ne de aykırı
Bir fasıla:
Bir söz birlikteliği
Aşkın asaleti ve uzun mesafe
Varsın görmeden, duymadan seni
Geçireyim çoğu günü
Hatta her g/öğün arası laneti
kundaklayan
Rahmeti de sonlandırmazken Tanrı
Bil ki;
Dualarımdan da asla eksik etmem seni.
Nasıl bir aşksa özleme biat;
Aykırı bir sabrın çatlatamadığı o taş
Belki de kafama yediğim avuç avuç taş
Saklı olsa da içimdeki kırgın mizaç…
Temennim o ki;
Sonlanmadan bu aşk
Rabbim sınasın beni günbegün;
Razıyım da hani efkâra belki
batmışlığı
Güneşin balçıklara
Ne de olsa balçıkla sıvanmaz benim
çapulcu yüreğim
Ezkaza sustum ya da yanlış bir kelime
Döküldü ruhumdan…
Pişekâr bir minnet de değil duyduğum
Ne de maharet
Belki öde öde bitiremediğim o
kefaret:
Gün yüzlü bir aşk bu azizim:
Bazen geceye teslim olan
Bazense tefe koyan evreni
Sevgiyi ve dirliği asla düşmezken
yürekten
Asil duruşun da bir ön görüsü
Yazdığım her şiirde
Ve satırda yüreği kabartan bir toz
adeta
Hüznün ayarını kaçırdığım dozu
Belli ki; ufkun ve mutluluğun
Su götürmez itirafı.
Hadi, bir dilim de sana koyayım
içimdeki hicrandan:
Hem ağlarız hem güleriz
Şiir benzeri bir talan adeta
Aralıksız durduğum bu vazgeçilmez
kıyam.