Makale / Tarihsel Makaleler

Eklenme Tarihi : 19.12.2019
Okunma Sayısı : 935
Yorum Sayısı : 0

OSMANLI AMA HANGİSİ?

Osmanlı hakkında gerek lehte gerek aleyhte hüküm verir tarzda metinleri incelerken cevap vermemiz gereken en önemli birinci soru ;Osmanlı’dan bahsederken hangi tarihsel dönemi esas almamız gerekiyor? Sorusu ise ikinci soru da Osmanlı’nın şuuraltımızdaki imajı nedir? sorusudur.Birinci soruyu bazı bilgilerle geliştirmek ve cevabı okuyucuya bırakmak en mantıklısı olacaktır.

1-Osmanlı Devleti/İmparatorluğu 3 tarihsel dönem de(Ortaçağ,Yeni Çağ,Yakın Çağ)dünya tarihini doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen bir devlet.Devlet ve toplum yapısı da bu tarihsel dönemlerde farklılık gösteriyor.Mesela Beylikten Devletliğe geçiş sürecinde düzenli bir idari yapısı yoktu. Rumeli Beylerbeyliği 1354’ten sonra kuruldu.Aynı şekilde Rumeli Kazaskerliği de.Şeyhül İslamlık makamı 1424-25 lerde kuruldu.

2-Devşirme sistemi kurulmadan önce de muhtedi(müslüman reaya veya azatlı köle) yüksek rütbeli devlet görevlileri vardı.(3.Rumeli Beylerbeyi Lala Şahin Paşa’nın azatlı köle olduğu rivayeti vardır.)

3-Fatih Sultan Mehmed’e kadar Veziriazamlar Rumeli Kazaskerliğinden yükseldiler.Çandarlı İbrahim ve İvaz Paşaların Edirne’de bürokrat yetiştiren sarayları vardı.Devlet’e bürokrat yetiştiren Enderun Fatih zamanında kuruldu.

4-Fatih Sultan Mehmed’e kadar sultanlar Divan’a başkanlık ederlerdi.Divan’dan sonra divan üyeleriyle yemek yerlerdi.Fatih Kanunnamesiyle divan başkanlığı ve yemek yeme adeti kaldırıldı.

5-Yeniçeri ocağının temeli sayılan Pençik Kanunu 1360 yılından sonra çıkartıldı.

6-1300-1466 yılları arasında en az iki başkentten yönetilen devletin kadroları(Divan üyelerinin sayıları) ve büyük ihtimalle de teşrifat kuralları zaman zaman değişiklik gösterdi.

7-Yarı bağımsız uç beyliği döneminde gönüllülük esasıyla kurulu ordusu olan devlet 1360 yılına kadar Profesyonel orduya geçmek için iki başarısız denemede bulunduktan sonra 1360 yılından itibaren çağının ilerisinde bir düşünceyle tam Profesyonel orduya geçti.İlerleyen zamanda ordu teknolojisini geliştirdi ve dünyanın en güçlü ordusu haline evrildi.

8-15.yüzyıla kadar uç beylerine(Akıncı Beyleri) verilen tımarlar ile genel olarak tüm devlet görevlilerinin ulufeli tımarları farklıdır.Uç beylerinin ve bazı komutanların tımarları evladiyelik mülk iken ulufe tımarları göreve tahsislidir.

Şimdi biraz da İkinci önemli sorudan bahsetmek faydalı olacaktır.Yani Osmanlı’nın şuuraltımızdaki imajı nedir?

Burada Profesör Naci Bostancı’nın Osmanlı’nın 7.cildine yazdığı Zihin Coğrafyamızdaki Osmanlı makalesinden bahsetmek istiyorum.Bostancı adı geçen makalesinde algımızdaki Osmanlı imajının iki farklı versiyonundan bahseder.Bu imajların her ikisi de objektiflikten uzak olduğu gibi gereğinden çok bilgi eksikliğinden kaynaklanmaktadır.1-Birinci imaja göre Osmanlı üç kıtayı eline almış,ahlaki sorumluluklarının gereği olarak ayrım yapmadan herkese yardım etmiş,adalet ve hoş görüsüyle çağlara örnek olmuş muhteşem bir imparatorluktur.

2 İkinci imaja göre Osmanlı kanla kurulan despotik bir imparatorluktur.Padişahlar ve diğer yöneticiler kelle vurmaya meraklı,ehli zevk,ehli keyf,halktan,devletten bihaber sefahat içinde yaşayan insanlardır.”Braudel Osmanlı’ya bu tür dıştan bakışları eleştirdikten sonra ekler:”Onun güçlerini anlayabilmek için muazzam makineyi içinden gözlemek gerekmektedir.Bunun anlamı aynı zamanda bir yaşam sanatı da olan karışık ve karmaşık bir mirasa sahip bir yönetme sanatını;bir dinsel düzeni ve farklı ekonomik çağları sorgulamak olmaktadır.” Bu eleştiri her iki imaj için de geçerlidir.

Devlet-i Ali Osman 6 asırlık ömrü boyunca eğitim ve adalete verdiği önemden asla taviz vermedi.Adalet sisteminin bağımsızlığına halel getirmemek için elinden gelen gayreti gösterdi. Devletin sivil yöneticileri olarak düzenlenen ve Yüksek Medrese mezunu olan ama din görevlisi olmayan Ulemayı Rüsum(ilmiye sınıfı) 1800’lü yıllara kadar yönetimdeki nüfuzunu her zaman korudu.Osmanlı devletinin ırk ve din ayrımı yapmadan insana bakışının Büyük olmasının-bana göre-yegane göstergesi Vakıflar ise 1400 yıllık misyonunu halen sürdürmeye devam ediyor.

Eğitim kurumu olarak ilk Vakıf medrese Orhan Bey tarafından İznik’te kuruldu. Osmanlı eğitim sistemi Vakıflar sayesinde tarihe geçti.Çünkü Osmanlı devletinde eğitim,bütün kademeleriyle tamamen ücretsizdi.Okuyucunun da şüphesiz kabul edeceği üzere o çağlarda eğitimin tamamen ücretsiz olması ütopikti ama Osmanlı bunu Vakıflar sayesinde başardı. Fethedilen her yeni şehir ve devlette sayısız-ücretsiz-medreseler kuruldu.Fethedilen her kasaba, şehir inşa edilen hayratlar ve vakıflarla imar edildi,büyüdü gelişti.Devlet büyüdükçe Osmanlı toprakları tam anlamıyla bir Vakıf İmparatorluğuna dönüştü.

Osmanlı hakkında kalem oynatan bazı araştırmacılar çoğunlukla genelleme yaparak belirsiz zaman dilimi ve belirli konulardan bahsederek hüküm verdiği için kafaların karışmaması mümkün değil.Osmanlı aleyhtarı araştırmacıların en fazla kullandıkları Devşirme/Kul sistemi bile tarihsel dönemler için farklı değerlendirmeye tabi tutulmak zorundadır.Sebebine gelince sistemin esas unsuru olan Yeniçeriler gelişme döneminde dünyanın en etkili silahlı gücü iken daha sonraları devletin başına olmadık dertler açabilmişlerdir.Osmanlı hakkında hüküm verirken istisnaları mutlaka yazmak/söylemek gerekir.Önemli Osmanlı vezirlerinden Sokollu Mehmet Paşa da,bazı kaynaklara göre Rumeli fütuhatının önemli simalarından Lala Şahin Paşa da devşirmedir.(Bazı kaynaklarda Şâhin Lala diye anılır. Vakfiyesinde babasının adının Abdülmuîn olarak geçmesi onun sonradan Müslüman olup devlet hizmetine girdiğine işaret eder. Belgradî Hâkî Efendi’nin Hadâiku’r-reyhân adlı Şeḳāʾiḳ tercümesinde Orhan Gazi’nin âzatlı kölelerinden olduğu belirtilir (vr. 4B,vd.A.Özcan.DİA)Osmanlı döneminde Bolu’da PaşaVakıfları tez’in yazarı Fuat Uçar’ın tespiti ise daha farklıdır,(H. evâhir-i Muharrem 975 tarihli vakfiyede Lala Şahin Paşa΄nın adı Şahin Lala bin İzzeddin şeklinde geçmektedir.OSMANLI DÖNEMİNDE BOLU ΄DA PAŞA VAKIFLARI Fuat UÇAR Eylül2008)

Osmanlı’ya tam manasıyla bilmek/tanımak için devlet ve toplum yapısının farklı dönemlerde ayrıntılı değerlendirilmesi gerekliliği aşikardır.Aksi takdirde objektiflikten uzak-genellikle aleyhte-birbirinden farklı yorumlarla karşılaşılabiliyor.Aynı soruyu yeniden sorabiliriz.Osmanlı’ya hangi zaman dilimine ve hangi kritere göre yazacağız/eleştiri getireceğiz? Ve algımızdaki hangi imaja göre yorumlayacağız?


( Büyük Osmanlı-hangi Osmanlı başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 19.12.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu