…
"Nihal Hanım sana bu mektubu, Suriye topraklarından yazıyorum. Kaç gün sonra eline geçer bilmiyorum. Giderken, aniden gittiğim için haber bile verememiştim. Hakkını helal et..."
"Esad- Rus uçakları varil bombalarıyla havadan, tankların top atışlarıyla şehir,
kasaba ve köyleri bombalamaya devam ediyor. Gün be gün katlanarak artan
zulüm, her yerde korku, umutsuzluk, ölüm ve açlık kol geziyor. Öyle bir alan
ki, eli kana bulunmayan hiçbir grup yok gibi... İşkenceden zehirli gaza kadar hiçbir
suç tabu olarak görülmüyor."
"Başına bomba düşmeyen o gün için şanslı sayılıyor. Gözaltında tırnakları
yerinden sökülmüş, sakalları yakılmış, tenlerinde sigara söndürülmüş hasbel
kader zalimin zulmünden firar etmiş insanlar ile kucaklarında bebekleri, tekerlekli
sandalyede yaşlıları sakat olanı, düşe kalka Türkiye sınırına doğru, bir bakıma
yaşama ve bir nebze olsun yağan bombalardan kaçmak anlamına geliyor."
"Gözleriyle şahit oldukları mezalimler başlarına gelecek korkusuyla bir tsunami
dalgası gibi insanları yerlerinden, yurtlarından zorla göçe zorluyor. Çadır,
battaniye, yiyecek ve barınma imkânlarından faydalanmak için insanlar bir
bilinmezliğe doğru sürükleniyorlar. Her şeye rağmen birilerinin merhametine
sığınmak üzere göçüyorlar."
" Tüm dünyanın dönüp bakmadığı,
ilgilenmediği, görmediği bir insanlık dramı yaşanıyor. Bomba ve kurşun
yağmuru yaşlı, genç, kadın çocuk ayrımı yapmadan kana bulamaya devam ediyor.
Öyle bir an oluyordu ki, paramparça olmuş insan cesetlerini, toplayacak
birileri de olmuyor."
"Giderek uzayan Suriye krizini ve orada yaşanan vahşeti ve insanlık dramını
unutmaya, kanıksamamaya, aldırış etmemeye başlamış. Rusya ve İran masada
saldırmazlık için anlaşmaya varsalar da, gerisin geriden savunmasız insanlara
ölüm yağdırmaya devam ediyorlar."
"Her türlü eziyet, sıkıntı, yokluk, sefalete rağmen yerini ve yurdunu terk
etmemek için dirense de, ne savaş bitiyor, ne de İslam ülkelerinin yardım eli
bir türlü uzanmıyor. Tüm imkânlarıyla yanlarında gördükleri tek ülke Türkiye... Çaresizlik ve acziyet içinde ölüm sahalarından uzaklaşarak Türkiye
sınırında doğru kaçmaya, Türkiye’nin merhametine en yakın olmaya doğru göç ediyorlar."
"Yol kenarlarında hiçbir suyun ve yiyeceğin bulunmadığı yerlere binlerce
çadır kurabilenler bile, çadırı olmayan, sığınacak yeri bulunmayanlar da ağaç
altlarında soğuk hava şartlarına karşı yaşam mücadelesi veriyor."
"Esad bedenen bu topraklara ait olsa da, ruhen İngiliz’in, Amerika’nın,
Rus’un uşağı, İngiliz’i, Amerika’sı, Rus’u da Siyonizm’in ezeli ve ebedi uşağı
olmuş! İslam ülkelerinin başına kral olarak dikilenler de göbek bağıyla
aynı zorbalara uşaklık etmekte..."
"Türk tüm tarih boyunca sayısız örnekleriyle dolu olduğu gibi yine yalnız,
yine büyük bir imtihanla baş başa..."
"Bir kördüğüm haline gelen Suriye küresel güçlerin birbirinden rol çalmaya
gayret ettiği bir alan haline gelmiş. İran Soçi mutabakatının bir ayağı olmasına
rağmen, rejim kisvesi altında sinsi, hain, gaddar ve en acımasız kindar bir
ülke olarak, en büyük katliam ve zulüm yapmaya aralıksız olarak devam ediyor.
Bu güne kadar ehli küfürden bir kişi bile öldürmüş değilken, öldürdüğü
Müslümanların kemikleriyle dağlar meydana gelebilecek seviyede..."
"Biz Suriye’de yaşanan olaylarda küresel güç olarak Rusya’yı ve ABD’ni
görüyoruz. Ama o Rusya’yı ve o ABD’yi bir dublör gibi kullanan İsrail’i görmüyoruz,
göremiyoruz. Darmadağın ve paramparça bir Suriye kimin işine yarar? Aradan
perdeler kaldırılsa, arkasından İsrail’in çıktığını göreceksiniz!"
"Türkiye binlerce yıllık devlet birikimi, tecrübesi ve insani ahlaki
yaklaşımıyla İdlib meselesinde takdire şayan bir büyük devlet politikası yürütmekte...
4 milyonu yurtiçinde misafir ederek, 4 milyon insanın İdlib’de ihtiyaçlarını
karşılayarak dünyaya insanlık dersi vermektedir. En küçük karşılığı beklemeden,
en büyük kahramanlığı yaşayıp yükselmek, ahlaklı ve iradesi sağlam milletlerin
hakkı olduğunu göstermektedir. Fedakârlık insanları asilleştirdiği gibi,
milletleri de asilleştirip kahramanlaştırmaktadır."
"İş öyle bir duruma gelmiş ki, Firavuna karşı çıkmak yetmiyor, Musa’nın da
yanında olmak gerekiyor. Türkiye’nin önünde iki seçenek var. Ya ibret
almayanlar gibi tarihin tekerrürüne seyirci kalacak ya da ezberi bozacaktı.
Türkiye’de ikinci yolu seçti. Ne yazık ki, er meydanı kancıklığı kabul etmiyor."
"Allah milletimizin ve tüm Müslümanların yar ve yardımcısı olsun. Allah'a emanet ol..."
...
Ant. - 200220