BU MAKALEYİ BANA, SAMİ BİBEROĞULLARI HOCAMIN “VIR VIR ETMEYİN ! ONA BUNA DA
SALDIRMAYIN ! SUSUN VE ASKERİ DİNLEYİN.” YAZISI YAZDIRDI.
Hocamızın
yazısının linki. Tıklayıp okuyun lütfen.
http://www.edebiyatevi.com/altin-uye-yazi/232703_vir-vir-etmeyin--ona-buna-da-saldirmayin--susun-ve-askeri-dinleyin..html?fbclid=IwAR2NumZAfw6GgOExAgnQo_Bk0G-8jarYzgel1Xr79yBNOPGmyBinr6jxxLE
GELELİM BENİM MAKALEME…
Sınırlarımız denince, aklına haritalardaki kalın
çizgiler, vatan denince dikdörtgen, bayrak denince gönderde dalgalanan kırmızı
beyaz bir bez gelen nesiller yetiştirildi bu ülkede.
Manadan uzak, duygudaşlıktan yoksun, beka davasından
bîhaber, tarihine düşman, dininden beri, kimliğinden kopuk, kültürüne yabancı,
katillerine âşık, ulu'l emre itaatsiz... Sevgisiz, saygısız, gönülleri
bomboş... Bilinçsiz ve gafil...
Bu nesillerden elbette ki vır vır etmelerinden başka
bir şey beklenemez.
Bunlar rüzgârda savrulan kuru yapraklar gibidir.
Ortalığa bir fitne salındığında, muhakeme etmeden anında kanları kaynar, koşar
vandallık yapar, yakar, yıkar, isyan eder, kurulan her türlü kapana düşer,
devletin ve milletin aleyhine sloganlar atarak, pankartlar açarak, sosyal
medyada hainlerin ve düşmanların ağzından topladıkları algılarla yaygara yapar,
varlığımızı tehlikeye atar, bela kesilirler. Üstelik kendilerini iyi bir halt
yapmış kahramanlar olarak görürler.
Oysa bilmezler ki, Osmanlı'nın sınırları en geniş
olduğu zamanda, etki alanlarıyla birlikte 22 milyon kilometre kare idi. Bu
ülkeleri, 3 kıta üzerinde 4 asır boyunca hâkimiyetinde tutmuştu atalarımız.
İlk toprak kaybımız, 1699 Karlofça Antlaşması ile
başladı. Kayıpların devam ettiği, geçen 200 yıllık süre sonunda 1913’e
gelindiğinde, Osmanlı Devleti’nin Avrupa, Asya ve Afrika’da toplam 4 milyon 980
bin kilometre kare toprağı vardı. 4
milyon kilometrekareden fazlasını 1913-1923 yılları arasında, yani on yıl
içinde yitirdik.
1919 İstiklal Harbi’ne girdiğimizde ise topraklarımız
bugünkünden en az 3 kat daha büyüktü.
Osmanlı’yı yıkanlar, içinden tam 64 ülke çıkarttı.
İçimiz yanarak hangileri olduklarına ve hükümranlık sürelerimize bakalım şimdi:
Avrupa:
1.Türkiye
2.Bulgaristan (545 yıl)
3.Yunanistan (400 yıl)
4.Sırbistan (539 yıl)
5.Karadağ (539 yıl)
6.Bosna-Hersek (539 yıl)
7.Hırvatistan (539 yıl)
8.Makedonya (539 yıl)
9.Slovenya (250 yıl)
10.Romanya (490 yıl)
11.Slovakya (20 yıl) Osmanlı adı:Uyvar
12.Macaristan (160 yıl)
13.
Moldova (490 yıl)
14.Ukrayna (308 yıl)
15.Azerbaycan (25 yıl)
16.Gürcistan
(400 yıl)
17.Ermenistan (20 yıl)
18.Güney
Kıbrıs (293 yıl)
19.Kuzey Kıbrıs (293 yıl)
20.Rusya’nın güney toprakları (291 yıl)
21.Polonya (25 yıl)-himaye- Osmanlı adı: Lehistan
22.İtalya’nın
güneydoğu kıyıları (20 yıl)
23.Arnavutluk (435 yıl)
24.Belarus (25 yıl) -himaye-
25.Litvanya (25 yıl)-himaye-
26.Letonya (25 yıl) -himaye-
27.Kosova (539 yıl)
28.Voyvodina (166 yıl) Osmanlı adı: Banat Asya
Asya
29.Irak (402 yıl)
30.Suriye (402 yıl)
31.İsrail (402 yıl)
32.Filistin (402 yıl)
33.Urdun (402 yıl)
34.Suudi Arabistan (399 yıl)
35.Yemen (401 yıl)
36.Umman (400 yıl)
37.Birleşik Arap Emirlikleri (400 yıl)
38.Katar (400 yıl)
39.Bahreyn (400 yıl)
40.Kuveyt (381 yıl)
41.Iranın bati toprakları (30 yıl)
42.Lübnan (402 yıl)
Afrika
43.Mısır (397 yıl)
44.Libya (394 yıl) Osmanlı adı: Trablusgarp
45.Tunus (308 yıl)
46.Cezayir (313 yıl)
47.Sudan (397 yıl) Osmanlı adı: Nubye
48.Eritre (350 yıl) Osmanlı adı: Habes
49.Cibuti (350 yıl)
50.Somali (350 yıl) Osmanlı adı: Zeyla
51.Kenya sahilleri (350 yıl)
52.Tanzanya sahilleri (250 yıl)
53.Çad’ın
kuzey bölgeleri (313 yıl) Osmanlı adı: Resade
54.Nijer’in bir kısmı (300 yıl) Osmanlı adı: Kavar
55.Mozambik’ in kuzey toprakları (150 yıl)
56.Fas
(50 yıl) -himaye-
57.Bati
Sahra (50 yıl) -himaye-
58.Moritanya (50 yıl) -himaye-
59.Mali
(300 yıl) Osmanlı adı: Gat kazası
60.Senegal (300 yıl)
61.Gambiya (300 yıl)
62.Gine
Bissau (300 yıl)
63.Gine
(300 yıl)
64.Etiyopya’nın bir kısmı (350 yıl) Osmanlı adı: Habeş
Bizden koparılan
ülkelerin hangi birinde huzur ve istikrar var dersiniz? Osmanlı’dan
ayrıldıklarından beri acıları dinmemiş, iç ve dış savaşlarla bugüne kadar
gelmişler.
İstiklâl Harbi 1922’de bittiğinde nüfusumuz 1927
sayımına göre, 13 milyon kalmıştı. Milyonlarca insanımız başka ülkelerin
vatandaşı olmuş, milyonlarcası da şehit düşmüştü. Tarihî kayıtlar henüz tam
olarak kesin bilgilerden uzaktır.
Şu an üzerinde yaşadığımız bu vatan toprakları da daha
100 yıl önce işgal altındaydı.
*İngilizler; Musul ve çevresini yani Irak’ı işgal
etmişti. Ayrıca, Batum, Çanakkale Boğazı, İstanbul, Afyon, Eskişehir,
İzmit, Samsun ve Merzifon’da asker bulundurdular. Urfa, Maraş ve
çevresini işgal ettikten kısa süre sonra bu bölgeyi Fransızlara devrettiler.
*Fransızlar; Adana, Mersin, Antep, Maraş, Urfa ve
çevresini işgal etmişti.
*İtalyanlar; Antalya, Konya, Burdur, Muğla ve
çevresini işgal etmişti.
*Yunanlılar; Önce İzmir ve çevresini işgal etmiş, daha
sonra doğuya doğru ilerleyerek, Manisa, Aydın, Bursa, Balıkesir, Afyon,
Eskişehir ve çevresine kadar işgal etmişti.
*Ermeniler; Rusların l. Dünya Savaşı'nda çekilerek
boşalttığı yerler olan Kars, Ağrı, Artvin, Ardahan, Iğdır ve Erzurum'un
ilçelerini işgal etmişti.
Şehirlerimizin isimleri bir daha okunsun lütfen.
Türklere bırakılan neresi kalmış diye düşünülsün. Her an boğulmak ve yutulmak
üzere Ankara ve çevresi.
100 yıl önce topraklarımızı işgal edenler bu
arzularından vazgeçtiler mi? Yanıt: Hayır.
Kabul etmemiz gereken gerçeğimiz şudur: Dört tarafımızdan
kuşatılmış durumdayız. Son vatan toprağımızı da elimizden almak ve Türk
Milletini tarihten silmek istiyorlar. Çok mu abarttım dersiniz?
Tarihi bilmeyenler göbeklerini kaşıya kaşıya böyle düşünebilir,
dudaklarında müstehzi bir gülüşle ahmaklıklarına devam edebilirler.
Ancak, şuur ve dava sahibi olanlar iyi bilirler ki,
cetvelle çizilmiş sınırlarımızın ötesinde an itibariyle verdiğimiz savaş son
kalemizin düşmemesi içindir.
Bu uğurda gerekirse milyonlarca şehit verir, malımızı
mülkümüzü heba ederiz ama vatanımıza sahip çıkarız.
Vatanımız 1923 Lozan sınırları değildir! Tüm Osmanlı
coğrafyasıdır. Bu coğrafya maddi manada kâğıt üzerinde başka ülke adları ile
anılsa da, gönül coğrafyası olarak bizimdir.
Bizi çağıran tarih feryat ediyor. Şayet bu sese kulak
vermezsek, çok yakında biz de acı acı feryat etmeye başlayacağız. Ve bu son
feryadımız olacak ve yardımımıza koşup gelecek hiç kimseyi bulamayacağız. Tarihin
karanlık sayfalarına gömülüp gideceğiz.
Yedi düvelin Ortadoğu’da ne işi var diye sormayanlar,
sınırlarımızı muhafaza etmek adına verdiğimiz mücadele için sınır ötesinde
bizim ne işimiz var diye soruyorlar gevrek gevrek.
Ey gafiller! Türk milleti olarak bizim Suriye’de de
işimiz var, Irak’ta da işimiz var, Libya’da da işimiz var. Kısacası vaktiyle
bizim olan gönül coğrafyamızın olduğu her yerde işimiz var.
Ya ikbal davamızda yanımızda olun, ya da kapatın şom
ağızlarınızı, bırakın sinsi tuzaklarınızı, terk edin ihanetlerinizi, gölge
etmeyin; başka ihsan istemeyiz.
Yoksa karanlık dağıldığında döner, sizin de hesabınızı
düreriz.
Biz var olduğumuzdan beri, Türk ve İslâm davası uğruna
canımızı, kanımızı çok feda ettik. Ancak vatan söz konusu olduğunda can
almasını da, kan dökmesini de iyi biliriz. Şehitler tepesi hiçbir zaman boş
değildi ve bundan sonra da boş kalmayacaktır.
Vatansever olamıyorsanız da, akıllı olun. Uslu durun. Cami
duvarını pisleyen, eceli gelmiş köpekliğinizden vazgeçin.
Mücella Pakdemir
01.03.2020
(
Sami Biberoğulları Nın Vır Var Etmeyin Ona Buna Da Saldırmayın Makalesi Üzerine başlıklı yazı
Mücella Pakdemir tarafından
1.03.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.