Tütsünün ne olduğunu,
nelerden tütsü yapıldığını ve tarihi yazacak değilim.
Dünyayı, sağlık, sosyal, kültürel,
sportif ve ekonomik olarak kasıp kavuran bir virüse karşı tütsü de koruyucu bir
tedbir olabilir mi bunu belirteceğim.
Hemen hemen bütün
tütsüler, börtü böceği savıyor. Arıların kovanlarını açarken bile tütsü
kullanılıyor. Bazı av hayvanlarını ininden çıkarmak için içeriye tütsü-duman-
salınıyor.
Coronavirüsü, temas
ettiği yerde uzun süre kalan bir illet. Örneğin, cep telefonlarında beş saat
ile üç gün boyunca kalıyormuş. Evlere hapsolsak bile bir şekilde dışarıyla, -sipariş,
en yakının gelmesi, v.s gibi- bağlantı oluyor. Onların havaya saldıkları bu
virüsü kısa sürede def etmenin bir yolu da tütsü. Bunu ben söylemiyorum. Bir
tıp doktoru da söyledi. Öyle uzun uzadıya anlatmaya da gerek yok. Evinizde
yoksa bile aktarlardan defne yaprağı, dallı kekik ve adaçayını bir şekilde temin
edin. Evinize bir soluk girdiğinde bunlardan birisini hemen yakıp odalarınızı
tütsülendirin. Bu tütsülüklerden en
etkilisi defne yaprağıdır. Defne yaprağı, antibakteriyel özellik taşır.
Bakterileri kısa sürede bertaraf eder. Ayrıca bu üç tütsülük, nefis koku
yayarak insana zindelik ve ruhsal zenginlik verir.
Denize
düşen yılana sarılırmış. Şu anda dünya denize düşmüş sayılır. Yılana sarılma durumunda.
Evde, üç beş gün arayla tütsü
yapmakla ne kaybedeceğiz ki? Üstelik epey şeyi kazanma olasılığımız var. Bugün,
serpmelik kekiki tavada yakarak odaları tütsülettirdim. İlk başta koku ağır
gelse de sonrasında zindelik verdi.
Bu konu bugün aklıma
geldi.
Söylemesi benden, şifalar
sizden…
Veysel Başer