Rahmân ve Rahîm olan Allâh’u Teâlâ’nın Adıyla…
Hamd, Allâh’a mahsustur. O’na hamd eder, O’ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin kötülüğünden O’na sığınırız. O’nun hidâyete erdirdiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını ise hiç kimse hidâyete erdiremez. Şehâdet ederim ki, Allâh’tan başka ibâdete lâyık hiçbir ilâh yoktur. Ve yine şehâdet ederim ki, Muhammed aleyhisselâm O’nun kulu ve Rasûlü’dür…
Bundan sonra:
Allâh Subhânehu ve Teâlâ’nın îmândan sonra soracağı en büyük ve değerli ibâdet namazdır. Namazın kabul olması ise kendisinin şartı olan abdeste bağlıdır. Öyleyse mükellefler için abdest fıkhına dair lazım olan şeylerin öğrenilmesi farz-ı ayn’dır.
Farzı ayn olan bu vazifenin yerine sahih olarak getirilebilmesi için selef ve halef uleması birçok eserler kaleme almışlar ve nesiller boyu muallimler de bunu talebelerine uzun uzadığı anlatmışlardır.
Yaşayan fıkhı mezhebler içinde dört mezheb olarak meşhur olan Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli mezheblerinin fakihleri de abdest fıkhına dair görüşlerini ortaya koymuşlar ve bu görüşlerin delillerini göstermişler; bunları talebelerine talim edegelmişlerdir…
Bize düşen vazife ise bu fıkhı mirasa sâhib çıkarak bu mirastan yararlanmak ve yararlandırmaktır. Buna binaen ecizâne olarak benim bu risaledeki hedefim abdest fıkhına dair uzun uzadıya tafsilata girmeden genel olarak mezheblerin görüşlerini kolay ve anlaşılır bir üslup ile açıklamak, mübtediler için zorluğu gidermektir. Yardım ve başarı Allâh Subhânehu ve Teâlâ’dandır.
Arapça bir kelime olan “Vudû”, lügatte “güzel ve temiz olmak” anlamına gelir. Farsça karşılığı “Abdest” kelimesi Türkçeye bu dilden geçmiştir.
Abdest kelimesi ıstılahta: “Niyet ile başlayan hususi bir ibadet olup, gasl ve meshten ibarettir.” Gasl, yüzün, kolların ve ayakların yıkanması; mesh ise başa suyun dokundurulmasıdır.
Abdest alan kimseye “Mutevaddı”, abdestsiz kimseye ise “Muhdes” denir.
Abdest almanın hükmü farz, vacib ve sünnet olmak üzere üç kısma ayrılır.
A. Farz Olan Abdest:
1. Namaz kılmak: Namaz kılmak için abdestin farz olduğu kitab, sünnet ve icma ile sabittir.
2. Mushafa Dokunmak: Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre mushafın tamamına veya bir kısmına dokunmak için abdestli olmak şarttır. Abdestsiz dokunmak haramdır. Korumak için, ilmi kitablarda yazılı olduğunda, para ve benzeri şeyler üzerine yazılma gibi nedenlerle abdestsiz olarak dokunulması caizdir.
Zahiri Mezhebine göre mushafa abdestsiz dokunmak caizdir. Ayrıca sahabe ve tabiinden bazı zatlar da bu görüştedir.
3. Cünüpken Uyumak: Zahiri Mezhebine göre cünüp kimsenin uyumak için yatarken abdest alması farzdır. Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre müstehabtır.
4. Tavaf: Maliki, Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre, tavaf etmek için abdestli olmak farzdır.
B. Vacib Olan Abdest: Hanefi Mezhebine göre, tavaf için abdest almak vacibtir.
C. Sünnet Olan Abdest: Abdestte devamlı olmak, her namaz için, ilim çalışmak, Kur’an ve hadis okumak, uyku öncesi ve sonrasında, ölü yıkadıktan sonra, gadab (kızgınlık) halini gidermek, cünüpken yemek ve cimayı tekrarlamak gibi hallerde ve işlerde abdest almak sünnettir.
Abdestin farz olmasının şartları mezheblere göre, altı tanedir. Bunlar: İslam, akıl, buluğ, vakit, güç yetirmek, hayız ve nifas halinde olmamaktır.
1. İslâm: Hanefi Mezhebine göre, İslam, abdestin farz olmasının şartıdır. Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre, hem farz, hem de sahih olmasının şartıdır. Maliki Mezhebinde ise İslam, abdestin farz olma şartı olmayıp, sahih olmasının şartıdır.
2. Akıl: Akıllı olmak abdestin hem farz, hem de sahih olmasının şartıdır.
3. Bulûğ: Ergenlik çağına girmemiş olan çocukların abdest almaları farz değildir. Ancak aldıkları abdest sahihtir. Çocuk için temyiz (faydayı zararı ayırabilmek) sıhhat şartıdır.
4. Namaz Vaktinin Girmesi: Abdest almak, namazın farzlarından olduğu için kılınması farz olan namazın vaktinin girmesiyle o namaz için alınacak olan abdest de farz olur. Ancak vaktin girmiş olması alınan abdestin sahih olma şartı değildir. Vakit girmeden alınan abdest geçerli olup, sahihtir. Bu durum abdest almada şer’an özürlü olmayan kimseler içindir.
Şer’an özürlü bir kimsenin Hanefi Mezhebine göre, vakit girmeden önce aldığı abdest sahih olup, vaktin çıkmasıyla abdesti bozulur. Maliki Mezhebine göre, özürlü bir kimsenin aldığı abdest, vaktin girmesinden önce ve sonra da sahihtir. Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre özürlü bir kimsenin abdesti ancak vakit girdikten sonra sahih olur.
5. Abdest Almaya Güç Yetirir Olmak: Abdestin mükellef üzerine farz olmasının şartlarından biri de abdest almaya veya suyu kullanabilir olmaya güç yetirir olmaktır. Şer’i bir özründen dolayı abdest almaya güç yetiremeyenler mesh veya teyemmüm ederler.
6. Hayız (Adetli) ve Nifas (Lohusa) Olmamak: Hayız ve nifas olmamak abdestin hem farz, hem de sahih olmasının şartıdır.
Abdestin sahih olma şartları iki kısma ayrılır.
Birinci Kısım: Su İle İlgili Şartlar
1. Suyun Tahur Olması: Abdestin sahih olması için suyun tahur su (hem temiz, hem de temizleyici) olması gerekir.
2. Suyun Organlara Ulaşması: Abdestin sahih olması için suyun organlara ulaşmasını engelleyecek her türlü maddenin giderilmesi gerekir.
3. Suyun Mubah Olması: Hanbelî Mezhebine göre, suyun gasp edilen bir mal değil, mubah olması gerekir.
İkinci Kısım: Mükellefte Aranan Şartlar
1. Abdestin Bozulmaması: Alınan abdestin sahih olması için, alınması sırasında abdesti bozan bir halin meydana gelmemesi gerekir.
2. Niyet: Maliki, Şafii, Hanbelî ve Zahiri Mezheblerine göre, mükellefin abdest için niyet etmesi gerekir.
3. Abdest Almasını Bilmek: Şafii Mezhebine göre, abdestin sahih olması için mükellefin abdest almasını bilmesi gerekir.
4. Farzı Diğerlerinden Ayırmak: Şafii Mezhebine göre, abdest alanın, farzı diğerlerinden ayırması gerekir, ancak cahil halk için şart olan, farza nafile olarak inanmamaktır.
5. İstincanın Abdestten Önce Olması: Hanbelî Mezhebine göre, abdestin sahih olması için istincanın (Abdest bozduktan sonra necasetin izalesi) abdestten önce yapılmış olması gerekir.
6. İslam: Hanefi Mezhebine göre, Müslüman olmak abdestin farz, Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre, hem farz, hem sahih, Maliki Mezhebine göre, sahih olmasının şartıdır.
7. Vaktin Girmesi: Hanefi ve Maliki Mezheblerine göre, şer’an özürlü bir kimsenin vakit girmeden önce aldığı abdest sahihtir. Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre, şer’an özürlü bir kimsenin abdesti ancak vakit girdikten sonra sahih olur.
8. Akıl: Akıllı olmak abdestin hem farz, hem de sahih olmasının şartıdır.
9. Hayız ve Nifas Halinde Olmamak: Hayız ve nifas halinde olmamak kadınlar için abdestin hem farz, hem sahih olmasının şartıdır.
Abdestin farzları mezheblere göre ittifak edilen ve ihtilaf edilen farzlar olarak iki kısma ayrılır.
Birinci Kısım: İttifak Edilen Farzlar
Maide Suresinin 6. ayet-i kerime’sine binaen abdestin ittifak edilen dört farzı vardır. Yüzün, kolların ve ayakların usulüne uygun bir biçimde yıkanması ve başın mesh edilmesidir.
1. Yüzü Yıkamak: Yıkamak suyun damlayacak bir şekilde organlardan akıtılmasıdır. Bunun en azı iki damladır. Abdestin sıhhati açısından yıkama işleminin bizzat mükellefin kendi fiili olması veya başkalarının fiili olması aynıdır.
Yüzünde sakal çıkmayanlar için yüzün boyu saç bitimiyle çene altı arasıdır. Şafii Mezhebine göre, çene altı da yüzden sayıldığı için yıkanması farzdır. Bu sebeble burada bulunan sakallarında yıkanması farzdır.
Saç bitim yeri alnın az üstü olduğundan saçı dökülen veya saçları alnına kadar gelen kimseler alnın üstüne kadar yüzlerini yıkarlar.
Sakallı olan kimseler için yüzün boyu, Hanefi Mezhebine göre, saç bitim yerinden çene altına kadar olan kısımdır. Bu sebeple yüz sınırını aşan sakalların yıkanması farz değildir. Maliki, Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre yüzden sarkan sakal yüze dâhil olduğundan yüz sınırını aşan sakalın yıkanması farzdır.
Sık sakalın altına suyu ulaştırmak farz değildir. Yüz sınırları içerisindeki sakalın yıkanması yeterli olup, hilallemesi sünnettir. Sakalı seyrek olan kimselerin yüz sınırları içerisindeki deriye suyu ulaştırmaları farzdır.
Yüzün eni, iki kulak yumuşağı arasıdır. Hanefi ve Şafii Mezheblerine göre, tahfiz (yani sakal başı, favori) ile şakak arasındaki bölge yüze dâhil olup, yıkanması farzdır. Maliki ve Hanbelî Mezheblerine göre tahfiz başa dâhil olduğundan mesh edilir.
Ağız ve burun içi Hanbelî Mezhebine göre yüze dâhil olup, yıkanması farzdır. Hanefi, Şafii ve Maliki Mezheblerine göre abdestte ağız ve burun içi yüzden sayılmadığı için yıkamak farz değil, sünnettir.
2. Dirseklere Kadar Kolları Yıkamak: Dirsek, kol ile pazunun hareket edebilen birleşme noktasıdır. Dirseklerde dâhil olmak üzere kolların yıkanması abdestin farzıdır. Kolun veya parmakların bilinen sayıdan fazla olması yıkama yükümlülüğünü düşürmez. Onlarında yıkanması farzdır. Kesik olan kısımlar varsa onların en uç kısmı esas alınarak yıkanır.
Tırnakların altında kalan çamur ve hamur gibi maddeleri temizlemek ve suyu oralara ulaştırmak gerekir. Su oralara ulaştırılamadığında Şafii Mezhebi hariç alınan abdest, Hanefi, Maliki ve Hanbelî Mezheblerine göre sahihtir. Şafii Mezhebine göre, bu hükümden bu maddelerle iş yapan işçiler istisna edilir.
3. Başı Mesh Etmek: Mesh, ıslak elin, uzvun üzerine sürülmesidir. Baş ise önden alnın saç bitiminden ense çukuruna kadar olan kısımdır. Meshin yeni suyla yapılması farzdır. Kulaklar Hanbelî Mezhebine göre baştan kabul edildiği için içini ve dışını mesh etmek farzdır. Cumhura göre kulakların meshi sünnettir.
Hanefi Mezhebine göre, başın herhangi bir yerinin en az dörtte birini mesh etmek farzdır. Meshin en az üç parmakla yapılması şarttır. Herhangi bir sebeple başa bu kadar suyun dökülmesi mesh yerine geçer.
Maliki Mezhebine göre, başın bütününü (kaplama mesh) mesh etmek farzdır. Baştan inen saçların da mesh edilmesi gerekir.
Şafii Mezhebine göre, bir saç teli de olsa, baştan bu kadar olan kısmı, mesh etmek farzdır. Saçlar uzar ve aşağı inerse, bu fazlalığın meshi yeterli olmaz. Bizzat başa bitişik saçların meshi gerekir.
Hanbelî Mezhebine göre, başın bütününü mesh etmek farzdır. Bu erkekler için olup, kadının başının önüne mesh etmesi yeterlidir. Baştan inen saçların mesh edilmesi gerekmez. Suyun başa dökülmesi mesh edilmediği sürece farza yetmez.
Sarık ve benzerleri üzerlerine mesh etmek Ahmed bin Hanbel, Ebu Sevr, Kasım bin Sellam’a göre caizdir. Ebu Hanife, Malik bin Enes ve Şafii’ye göre caiz değildir.
4. Ayakları Yıkamak: Ayakları topuklarla birlikte yandaki incik kemiklerine kadar yıkamak farzdır. Şia’ya göre ayaklar sadece mesh edilir. Zahiri Mezhebine, el-Hasan ve Taberi’ye göre ikisi de caizdir.
İkinci Kısım: İhtilaf Edilen Farzlar
Abdestin ihtilaf edilen farzları; niyet, besmele, tertib, muvalat ve delk olmak üzere beş tanedir.
1. Niyet: Niyet etmek kalbin kastıdır. Bu sebeple sadece dil veya amel, niyet için yeterli değildir. Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre niyetin sessiz olarak dille söylenmesi sünnettir. Niyetin sahih olması için niyet edenin, Müslüman ve temyiz çağında olması, niyet ettiği şeyi bilmesi ve niyetinde kararsız kalmaması gerekir.
Şafii, Maliki, Hanbelî ve Zahiri Mezheblerine göre, niyet abdestin farzlarından biridir. Hadesin kalkmasına niyet edilmedikçe, alınan abdest, namaz için yeterli olmaz. Sünnet olan bir abdeste niyet edilerek alınan abdestle hades kalktığından farz veya vacib her türlü ibadet yapılabilir. Ebu Sevr de bu görüştedir.
Hanefi Mezhebine göre abdest alırken niyet etmek sünnettir. Bu nedenle niyetsiz olarak ne sebeble olursa olsun, abdest organlarının yıkanması ile abdest yerine gelmiş olur. Sevri’de bu görüştedir.
Hanefi Mezhebine göre, niyetin yeri istincadan öncedir. Maliki Mezhebine göre, yüzü yıkama anıdır. Şafii Mezhebine göre, yüzden bir bölümün yıkanması anında niyet etmek farzdır. Ancak ellerin yıkanmasından önce yapılan niyette sahih olup, taharetin farzlara olduğu gibi sünnetlere de şamil olması sağlanır. Hanbelî Mezhebine göre, niyetin yeri ilk besmele anıdır.
2. Besmele: Hanbelî Mezhebine göre, abdeste başlarken besmele çekmek farzdır. Hanefi, Maliki ve Şafii Mezheblerine göre, besmele çekmek sünnettir.
3. Tertib (Sıraya Uymak): Tertib, ayette geçtiği üzere abdest uzuvlarını sırasıyla yıkamaktır.
Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre, abdest organlarının sırasıyla yüz, kollar, baş ve ayaklar olmak üzere yıkanması farzdır. Tertib farzlar arasında geçerlidir. El ve ayakların sağ ve solunda tertib farz değil, sünnettir.
Hanefi ve Maliki Mezheblerine göre tertib farz değil, sünnettir. Sevri ve Davud ez Zahiri’de bu görüştedir.
4. Muvalat (Ara Vermemek): Muvalat, abdest uzuvlarını ara vermeden ya da normal şartlara göre bir önceki uzuv kurumadan yıkamaktır.
Maliki ve Hanbelî Mezhebleri ile bir kavlinde Şafii’ye göre, abdest uzuvlarını aralıksız yıkamak farzdır. Hanefi ve Şafii Mezheblerine göre, muvalat farz değil, sünnettir. Uzun veya kısa ara vermek abdestin sıhhatine zarar vermez.
5. Delk (Ovmak): Delk, abdest uzvu üzerinde suyun gezdirilmesidir. Maliki Mezhebine göre, abdest alırken uzuvları ovmak farzdır. Ovma avuç içiyle yapılır, elin dışıyla yapılamaz.
Mezheblere Göre Abdestin Farzları: Hanefi Mezhebine göre, abdestin farzları dört tanedir: Elleri, yüzü ve başı mesh ettikten sonra da ayakları yıkamaktır.
Maliki Mezhebine göre, abdestin farzları yedi tanedir: Niyet etmek, elleri ve yüzü, başı mesh ettikten sonra da ayakları yıkamak, muvalat ve delktir.
Şafii Mezhebine göre, abdestin farzları altı tanedir: Niyet etmek, elleri ve yüzü, başı mesh ettikten sonra da ayakları yıkamak ve tertibdir.
Hanbelî Mezhebine göre, abdestin farzları sekiz tanedir: Besmele çekmek, niyet etmek, elleri ve yüzü, başı mesh ettikten sonra da ayakları yıkamak, tertib ve muvalattır.
Abdestin sünnetleri mezheblere göre onüç tanedir.
1. Niyet Etmek: Hanefi Mezhebine göre, sünnet, Maliki, Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre farzdır.
2. Besmele Çekmek: Hanefi, Maliki ve Şafii Mezheblerine göre besmele çekmek sünnet, Hanbelî Mezhebine göre, farzdır.
3. Elleri Yıkamak: Hanefi, Maliki ve Şafii Mezheblerine göre, abdest almaya başlamadan önce elleri abdest kabına sokmadan üç defa yıkamak sünnettir.
Zahiri Mezhebine göre, gece veya gündüz uykusundan uyanınca ellerin yıkanması farzdır. Hanbelî Mezhebine göre, sadece gece uykusundan uyanınca ellerin yıkanması farzdır.
4. Mazmaza Ve İstinşak: Mazmaza ağız içini, istinşak ise burun içini yıkamaktır.
Hanefi, Maliki ve Şafii Mezheblerine göre üç defa mazmaza ve istinşak yapmak sünnettir. Hanbelî Mezhebine göre mazmaza ve istinşak farzdır.
5. Misvak: Abdestten önce ağız temizliği için misvak kullanmak sünnettir.
6. Sık Sakal ve Parmak Aralarının Hilallenmesi: Sık sakalın altından yukarıya doğru bir avuç suyla ve parmak aralarının hilallenmesi sünnettir.
7. Yıkamanın Üçlenmesi: Abdest uzuvlarını bir defa yıkamak farz, bunu üç defa yapmak ise sünnettir.
Başın mesh edilmesi ise bir defa yapılır. Başı üç defa mesh etmek, Şafii Mezhebine göre sünnet, Hanefi Mezhebine göre, mekruhtur.
8. Başın Tamamının Mesh Edilmesi: Başın tamamının mesh edilmesi yani kaplama mesh yapılaması, Hanefi ve Şafii Mezheblerine göre, sünnettir. Maliki ve Hanbelî Mezheblerine göre, farzdır.
9. Yeni Suyla Kulakları Mesh Etmek: Yeni suyla kulakların içini ve dışını mesh etmek sünnettir. Hanbelî Mezhebine göre, kulaklar baştan sayıldığı için kulakların içini ve dışını mesh etmek farzdır.
Şafii Mezhebine göre üç, cumhura göre bir defa kulakların mesh edilmesi sünnettir.
10. Sağdan Başlamak: Ellerin ve ayakların yıkanmasında sağdan başlamak sünnettir.
11. Tertib: Hanefi ve Maliki Mezheblerine göre tertib sünnettir. Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre, farzdır.
12. Muvalat: Hanefi ve Şafii Mezheblerine göre, muvalat sünnettir. Maliki ve Hanbelî Mezheblerine göre, farzdır.
13. Delk: Hanefi, Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre, delk sünnettir. Maliki Mezhebine göre, farzdır.
1. Vakit girmeden namaza hazırlık için abdest almak,
2. Kıbleye dönmek,
3. Yüksekçe bir yerde bulunmak suretiyle su vb. şeylerin sıçramasını önlemek,
4. Abdest uzuvları ovmak için başkasının yardımını istememek (suyu hazırlamak ve dökmek için yardım istenebilir),
5. Zaruret olmadıkça konuşmamak,
6. Başından sonuna niyeti unutmamak,
7. Suyu israf derecesinde veya çok az derecede kullanmamak,
8. Abdest için bir kap kullanmak ve bunu yalnız kendi kullanmamak,
9. Ağza ve burna sağ elle su vermek ve sol elle temizlemek,
10. Yüzüğü oynatmak,
11. Yüzü yıkarken göz pınarlarını ovarak suyu ulaştırmak,
12. (Gurre ve tahcil) Yüzün ve ayakların sınırları aşarak biraz dışını yıkamak,
13. Suyu dirseklerin ve topukların yukarısına ulaştırmak,
14. Abdest aldıktan sonra şahadet getirmek,
15. Kerahet vakti değilse iki rekât namaz kılmak.
Abdest adablarına göre şöyle alınır.
1. Kıbleye dönülür,
2. Abdest için niyet edilir,
3. Besmele çekilir,
4. Eller üç defa yıkanır, parmak araları hilallenir ve varsa yüzük oynatılır,
5. Misvak kullanılır yani ağza su vermeden veyahut abdestte başlamadan önce dişler misvak ele temizlenir,
6. Mazmaza ve istinşak yapılır yani sağ elle ağza ve burna üç defa su verilir, burundan su sol elle çıkarılır,
7. Yüz üç defa yıkanır, sakallar hilallenir,
8. Kollar üç defa yıkanır,
9. Başın tamamı mesh edilir,
10. Ayaklar üç defa yıkanır ve parmak araları hilallenir,
11. Delk yani yıkanan uzuvlar ovulur,
12. Muvalat yani abdest işlemleri ara verilmeden yapılır,
13. Tertip yani abdest işlemleri istenilen sıra gözetilerek sağdan başlanılarak yapılır,
14. Abdest işlemleri bittikten sonra şahadet getirilir,
1. Suyu gereğinden az veya fazla kullanmak,
2. Suyu uzuvlara hızla çarpmak,
3. Gereksiz yere konuşmak,
4. İhtiyaç yokken yardımla abdest almak,
5. Necis bir yerde abdest almak,
6. Boynu mesh etmek. Hanefi Mezhebi dışındakilere göre bidadtır. Hanefi Mezhebinde ise boyna mesh etmek müstehabtır,
7. Güneşte ısınması için açık olarak bırakılmış su ile abdest almak,
8. Oruçlunun mazmaza ve istinşakı şiddetli yapması,
9. Abdestin sünnetlerinden herhangi birini terk etmek.
Abdesti bozan hallere “Hadesi Asgar” denir. Abdestin bozulmasına “İhdas”, bozan hale “Hades”, abdesti bozulan mükellefe de “Muhdes” denir. Abdesti bozan şeyler mezheblere göre, oniki tanedir.
1. Ön ve Arka Yoldan Çıkan Şeyler: Özürlü olmayan mükelleflerde boşaltım yerlerinden çıkan normal şekildeki hakiki hades, ön veya arka boşaltım organlarından çıkan maddelerle olur. Normal ve anormal çıkanlar olmak üzere iki kısma ayrılır.
Birinci Kısım: Normal Olarak Çıkanlar:
a) Bevl ve Gaita: Ön yoldan çıkan sıvı dışkıya “Bevl”, arka yoldan çıkan dışkıya “Gaita” denir ve ikisi de abdesti bozar.
b) Mezi: Çoğunlukla şehvet anında çıkan ince sarı suya “Mezi” denir ve abdesti bozar.
c) Vedi: Çoğunlukla idrardan sonra çıkan ve meniye benzeyen beyaz ve koyu suya “Vedi” denir ve abdesti bozar.
d) Hadî: Doğumdan önce hamile kadından çıkan beyaz suya “Hadi” denir ve abdesti bozar.
e) Meni: Yerinden şehvetle kopan ve çocuğun doğmasını sağlayan sarımtırak beyaz renkte erlik suyuna “Meni” adı verilir. Şehvet ile veya şehvetsiz çıkması halinde abdesti bozar.
f) Yellenme: Arka yoldan çıkan yellenme abdesti bozar.
İkinci Kısım: Anormal Olarak Çıkanlar: Hanefi, Şafi ve Hanbelî Mezheblerine göre, ön ve arka yoldan çıkması tabii olmayan çakıl, kurt, kan, irin, yara suyu vb. şeyler abdesti bozar. İshak ve es Sevri de bu görüştedir.
Maliki Mezhebine göre, normal yoldan ve çıkması tabii olan maddelerle abdest bozulur. Ancak midede oluşan çakıl veya kurt ile kan, irin ve yara suyu gibi çıkması tabi olmayan maddelerin çıkması ile abdest bozulmaz.
2. Kan Görülmeksizin Doğum Yapmak: Böyle bir kimsenin abdesti kan harici çıkan sıvılardan sebeple (ayrıca da doğum az veya çok kansız olmayacağından) abdest bozulur.
3. İki Yolun Dışında Kan ve İrin Gibi Şeylerin Çıkması: Hanefi Mezhebine göre iki yol dışından çıkan maddeler etrafa yayılınca abdesti bozar. Çıktığı yerde kalınca bozmaz, Züfer’e göre yayılsın veya yayılmasın, aksın veya akmasın abdesti bozar. Burna konan ilaç, ağız veya kulağa dönerse abdesti bozmaz. Ayni ve Merginani’ye göre, kendi kendine çıkanlar abdesti bozar ancak mükellefin yara ve benzerlerini sıkması sonucu su ve irin gibi maddelerin çıkması yayılsın yayılmasın abdesti bozmaz.
Şafii ve Maliki Mezheblerine göre, iki yol dışından çıkan maddeler abdesti bozmaz. Rebi’a, Ebu Sevr ve İbn Münzir de bu görüştedir.
Hanbelî Mezhebine göre, vücuttan çıkan kan ve irin gibi maddeler, mükellefin durumuna göre çok olunca abdesti bozar. Az olursa bozmaz.
4. Kusmak: Hanefi ve Hanbelî Mezheblerine göre, ağız dolusu olunca, Züfer’e göre az veya çok olsun kusmuk abdesti bozar. Kusulan şeyin yemek, safra, kan veya balgam olması durumu değiştirmez.
Şafii ve Maliki Mezheblerine göre, kusmak abdesti bozmaz.
5. Akli Dengenin Bozulması ve Uyumak: Akli dengeyi bozan delilik, bayılma, sara, sarhoşluk veya uyuşturucu maddelerin kullanılmasıyla abdest bozulur. Abdesti bozan uykunun şekli ve sıfatları konusu ise ihtilaflıdır.
Hanefi ve Şafii Mezheblerine göre abdesti bozan uyku kalçanın yere iyice oturmadığı veya yanı üzere yaslanarak veya her hangi bir şeyin üzerine kapanmış olarak uyumaktır ki, bu hal mafsalların gevşemesine sebeptir. Yatarak veya yaslanarak veyahut çekildiği takdirde yere düşeceği bir şekilde herhangi bir şeye dayanarak uyuyan kimsenin abdesti bozulur. Kalçasını sert bir zemine iyice yerleştirmiş olanın veya kalçasını yerleştirmiş olanın yaslandığı şey çekildiğinde düşmüyorsa, bu kimsenin abdesti bozulmaz. Yine namazda kıyamda, rükû veya sücutta iken ve namazın dışında bu hâllerde uyumakla abdest bozulmaz.
Maliki ve Hanbelî Mezheblerine göre, az veya hafif uyku abdesti bozmaz, ağır uyku az da olsa abdesti bozar. Maliki Mezhebine göre, ağır uyku kişinin sesleri yahut elinde bulunup da düşen şeyi veyahut ağzından salyasının akmasını ve benzeri hususları fark etmediği uykudur. Bunları fark edecek olursa bu uyku hafif uyku olur. Hanbelî Mezhebine göre, örfen az olması dışında bütün uyku çeşitleri abdesti bozar.
6. Kadın Tenine Dokunmak: Hanefi Mezhebine göre, kadına dokunma hiçbir şekilde abdesti bozmaz. Ali bin Ebi Talib, İbn Abbas, Ata, Tavus, el-Hasan, Mesruk ve üç nakilden birinde Ahmed bin Hanbel de bu görüştedir.
Hanefi Mezhebine göre, dokunma halinde yalnızca iki durumda abdest bozulur: Birincisi fahiş mübaşeret, yani erkek ile kadının şehvetle çıplak olarak birbirine dokunmasıdır. Fahiş mübaşeret, Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre abdesti bozar, Muhammed bin Hasan’a göre bozmaz. İkincisi ise çıplak olarak cinsel organların birbirine değdirilmesidir. Erkeğin abdestinin bozulması için zekerinin sertleşmiş olması gerekir. Kadının abdesti her halükarda bozulur.
Maliki ve Hanbelî Mezheblerine ve meşhur rivayette Ahmed bin Hanbel’e göre, kadına şehvetle dokunmak abdesti bozar. Ayrıca Alkame, Ebu Ubeyd, en-Nehai, el-Hakem, Sevri, İshak ve Şabi de bu görüştedir.
Maliki Mezhebine göre, dokunmak suretiyle abdestin bozulmasının üç şartı vardır: Dokunanın baliğ olması, dokunulanın kendisine karşı cinsi arzu duyulan kimse olması ve dokunanın bunu lezzet kastıyla yapmasıdır. Dokunan kişi ister zevcesine, ister yabancı birisine, isterse de mahrem olan birisine dokunsun veya dokunma ister erkek ve isterse kadınlar arasında olsun, ister örtülü ister çıplak tene olsun zevk ile dokunulduğunda veya zevk kast edildiğinde abdest bozulur. Yine ister lezzet alınsın ister alınmasın dudaktan öpmek ile abdest bozulur. Dudaktan başka bir yerin öpülmesi hâlinde ise her ikisi de baliğ iseler ikisinin de abdesti bozulur. Bakmaktan veya düşünmekten dolayı zevk almakla mezi gelmediği sürece abdest bozulmaz. Kendisine karşı cinsi arzu duyulmayan küçüğe veya sakallı bir erkeğe dokunmaktan dolayı da abdest bozulmaz.
Şafii Mezhebine göre ve üç nakilden üçüncüsünde Ahmed bin Hanbel’e göre mahrem sayılmayan kadına, ölü dahi olsa arada bir engel bulunmadan dokunmak, her durumda dokunanında, dokunulanında abdestini bozar. Abdestin bozulması için her iki tarafın baliğ olması gerekir. Baliğ olmamış çocuklara dokunmak abdesti bozmaz. Saç, diş, tırnak veya arada bir engel ile tene dokunmak abdesti bozmaz.
Hanbelî Mezhebine göre, arada engel olmaksızın hangi kadına olursa olsun, cildine şehvetle dokunmak abdesti bozar, hatta aynı şartlarla kadınların dokunduğu erkeklerin abdesti de bozulur. Bu konuda mahrem-yabancı, büyük-küçük ayrımı yapılmaz. Dokunulanın abdesti zevk duymadığı sürece bozulmaz. Saç, diş, tırnak veya arada bir engel ile tene dokunmak abdesti bozmaz. Erkeğin erkeğe, kadının kadına dokunması isterse zevk ile olsun abdesti bozmaz.
7. Zekere Dokunmak: Hanefi Mezhebine göre, şehvetli veya şehvetsiz, avuçla veya parmaklarla zekere (cinsi organa) dokunmak abdesti bozmaz. Ali bin Ebi Talib, İbn Mesud, İbn Abbas, Zeyd bin Sabit, İmran bin Husayn, Huzeyfe bin el-Yeman ve Ebud Derda da bu görüştedir.
Maliki, Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre, zekere dokunmakla abdest bozulur. İbn Ömer, Said bin el-Müseyyeb, Ata, Mücahid, Eban bin Osman, Urve, Süleyman bin Yesar, Tavus, Zühri ve Evzai de bu görüştedir.
Maliki Mezhebine göre, baliğ bir kimsenin zekerine dokunmasıyla abdesti bozulur. Elin yâda parmağın içi veya yan tarafıyla arada bir engel bulunmaksızın çıplak olarak, zevk duyulsun veya duyulmasın, kasten veya sehven dokunmakla abdest bozulur. Elin ya da parmağın dış tarafı ile dokunmakla abdest bozulmaz. Dübüre ve hayâlara dokunmak abdesti bozmaz. Kadının kendi fercine (cinsel organ) dokunması da, abdestini bozmaz. Yaşı küçük ya da büyük olsun, kişinin bir başka erkeğin zekerine dokunması abdestini bozmaz.
Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre, erkek veya kadının ister kendi, ister başkalarının cinsel organları veya dübürleri olsun, çıplak olarak dokunmalarıyla abdest bozulur. Dokunulan kimsenin büyük-küçük, ölü ya da diri olması arasında fark yoktur. Şafii Mezhebine göre elin ya da parmağın içi veya yan tarafıyla arada bir engel bulunmaksızın çıplak olarak dokumak abdesti bozuyor iken elin yâda parmağın dış tarafı ile dokunmakla abdest bozulmaz. Hanbelî Mezhebine göre, elin ya da parmağın iç kısmı ile dış kısmı arasında her hangi bir fark yoktur.
8. Namazda Gülmek: Hanefi Mezhebine göre namazda yanında bulunan kişi işitecek kadar gülen baliğ bir kimsenin abdesti bozulur. el-Hasan, Nehai ve Sevri’de bu görüştedir.
9. Abdeste Şüphe Etmek: Maliki Mezhebine göre, bir kimse abdest aldıktan sonra abdestinin bozulup bozulmadığında şüphe ederse veya abdestini bozduktan sonra abdest alıp almadığında veya abdest aldıktan sonra devam ettiğinde şüphe ederse abdest bozulur.
Hanefi, Şafii ve Hanbelî Mezheblerine göre, bir kimse abdestli olduğunu kesin bilip, bozduğunda şüphe ederse kesin olana göre hareket edilir ve abdesti bozulmuş sayılmaz. Bununla beraber abdestini bozduğundan emin, tekrar abdest aldığından şüphe ederse abdestsiz kabul edilir. Sevri ve Evzai de bu görüştedir.
10. Ölü Yıkamak: Hanbelî Mezhebine göre, ölü yıkamakla abdest bozulur. Ayrıca İbn Ömer, İbn Abbas ve Ebu Hureyre, İshak ve Nehai de aynı görüştedir.
11. Deve Eti Yemek: Hanbelî Mezhebine göre, deve eti çiğ veya pişmiş, bilerek veya bilmeyerek yendiğinde abdesti bozar. Ayrıca İbn Ömer, Zeyd bin Sabit, Ebu Talha, Ebu Musa, Ebu Hureyre, Enes, Ömer bin Abdilaziz, Ebu Miclez, Ebu Kılabe, el-Hasan ve Zühri de aynı görüştedir.
12. İrtidat (Dinden Çıkmak): Maliki ve Hanbelî Mezheblerine göre, irtidat abdesti bozar. Evzai ve Ebu Sevr de aynı görüştedir.
Hastalık ve yaralanma gibi nedenlerden ötürü insan vücudunun anormal bir hâle geçmesi sebebiyle irade dışı akan veya çıkan irin, kan, idrar, yel, gaita, mezi veya istihaze kanı gibi herhangi bir hades hali (abdesti bozan bir şey) mükellef için şer’an özürdür.
Hanefi Mezhebi göre, hades hali farz olan bir namaz vaktinin tamamında, üzerinden kalkmayan kişi özürlüdür. Misal olarak, öğle namazı vaktinin başlangıcından ikindi namazı vaktinin girişine kadar idrar akıntısı devam eden bir kişi şer’an özür sahibi olur. Özürlü bir kimsenin üzerinden hades hali tam bir namaz vakti boyunca kesilmediği sürece, özürlülük hali sona ermez. Devamının şartı özrün başlamasından sonra bir defa dahi olsa vaktin bütününde görülmesidir ki, onun devam ettiği bilinebilsin. Özürlü kimse her farz namaz vakti için abdest alır. Bu vakit içinde almış olduğu abdest ile dilediği kadar farz veya nafile namaz kılabilir. Alınan abdest, kendisini özürlü kılan hades halinden başka bir hades hali vuku bulmadığı sürece bozulmaz. Bu kimsenin abdesti sadece farz namaz vaktinin çıkması ile bozulur. Ancak sabah namazının vakti çıktıktan sonra alınan abdest, öğle namazının vaktinin girmesiyle bozulmaz. Çünkü öğle vaktinin girmesi abdesti bozucu değildir. Özürlü mesela necis bir akıntısı olan kimse, elbisesine bulaşan necaseti yıkamakla emrolunur. Ancak akıntı devamlı ve bundan sakınmak mümkün olmaz ise bu af olunur. Hadesten ötürü necis olan elbise, namaz içinde tekrar necislenmeyecekse değiştirmek vacibtir.
Maliki Mezhebine göre, hades hali namaz vakitlerinin en az yarısında devam ediyorsa abdest bozulmaz. Daha azında gelen hadesten dolayı abdest bozulur. Alınan abdest özürlü bulunan hal harici bir şeyle bozulmadığı takdirde alınan bu abdest ile birden fazla farz ya da nafile namaz kılınabilir. Vaktin girmesi ve çıkması abdesti bozmaz. Ancak her farz namaz için abdest almak müstehabtır. Bu hal hadesin ne zaman vuku bulacağı tahmin edilemiyor ve tedaviye imkân bulunamıyor ise böyledir. Farz namaz vakti içinde akıntının zamanı belli ise ondan önce namaz kılmak vacib olur. Yine akıntının kesileceği zaman belli ise ondan sonra namaz kılmak vacib olur.
Şafii Mezhebine göre, hades halinde olan mükellef, bu akıntıyı yıkar ve sargıbezi gibi maddelerle hadesin çıkış yerini sarar. Arkasından ara vermeden abdest alarak namaz kılar. Zira hadesi azaltmak vacibtir. Namazın kendisiyle ilgili işlerden ötürü misal olarak ezan, kamet ve cemaat beklemek gibi hallerden ötürü namazı geciktirmek, abdeste zarar vermez. Ancak namazla ilgili olmayan yemek ve konuşmak gibi hallerden ötürü namazı geciktirmek abdesti bozar. Hem abdestin iadesi hem de hades halini azaltmak için hadesi yıkamak ve yeniden sarmak vacib olur. Çünkü ondan sakınmak mümkün iken hades ve necaset tekerrür etmiştir. Öğle namazı hariç her farz namaz için yeni abdest almak vacibtir. Yani sabah namazı vaktinin çıkmasından sonra öğle namazı vaktine kadar olan süre farz namaz vakti olmadığından bu vakitlerde alınan abdestle onu fasit kılan başka bir hades hali olmadığında o abdest ile öğle namazının kılınması caizdir. Her farz namaz için hadesi azaltmak ayrıca vacibtir.
Vakit içinde alınan abdestle birden fazla nafile kılmak caizdir. Fakat vakit içinde bir abdestle birden fazla farz namaz kılmak caiz değildir. Hades hali namaz kılınabilecek kadar kesildiğinde namaz için abdest almak ve necaseti temizleyerek namaz kılmak vacib olur. Meni akıntısı olan kimsenin ise her farz için gusletmesi zorunludur. Namazda oturmak suretiyle hadesini tutabiliyor ise, iade söz konusu olmaksızın böyle yapması vacib olur.
Hanbelî Mezhebine göre, idrar, mezi, kan, yel ve buna benzer daimi bir hades sahibi kişinin abdesti bozulmaz. Ancak özürlü bir kişinin hades hali taharet ile birlikte namaz kılacak kadar bir vakit kesiliyor ise hades hali ile birlikte alınan abdest bozulur ve o vakit içerisinde namazını eda etmesi vacibtir. Hades hali daimi olduğunda ise hadesin çıktığı yer yıkandıktan ve sargıbezi gibi şeylerle çıkması mümkün olduğu kadar engellendikten sonra namaz kılınır. Öğle namazı hariç her vakti giren farz namaz için yeni abdest almak vacibtir. Bu hüküm Şafii Mezhebinde olduğu gibidir. Bir vakit içinde alınan abdest ile birden fazla farz namaz kılınabilir.
Namazın anahtarı olan abdestin fıkhına dair mezhebler tarafından söylenmiş olan sözler elbette yukarıda naklettiklerimden ibâret değildir. Bunların tafsilatı her mezhebin kendi fıkıh kitâblarında yer almaktadır. Bununla birlikte abdeste dair yukarıda naklolan bilgileri zabteden bir kimse, abdest gibi her daim meşgul olduğumuz bir ibadette hiçte azımsanmayacak bir seviyeyi elde etmiş olur.
Hamd âlemlerin rabbi olan Allâh’a mahsustur. Salât ve selâm yaratılmışların en hayırlısı Muhammed sallallâhu aleyhi ve sellem’in, âlinin ve ashabının üzerine olsun.
Yardım ve başarı, izzet ve şeref Allâh’tandır.
O, her şeyin en iyisini bilendir.
KAYNAK :
1433 h. / 2012 m.
Abdullâh Saîd el-Müderris.