Yalnızlığın mukozasında bir düş çukurunun amblemiyim ve de ıssızlığıma ve bir ömürlük sessizliğime ses ve eda olan bilumum sözcükle izdivacım üstelik örtümü de serdim gökyüzüne ve ayaklarımı aldım altıma ellerimse başımda ve dinmesini bekliyorum çığlık sağanağının ki rest çekeyim tüm yalana ve inada ve rolünü üstüne geçirmiş kimse varsın doğallığımla acımla sefil bir tanrı olayım göğün menkıbelerinde yanıp tutuştuğum rahmet, yüce Mevla ve aşk adına hele ki kaykıldığım zeminde düşme hakkım bile yok iken ve omuzlarım dik ve arşa çıkan sessizliğime de ses olurken İlahi Işık ve Ateş hele ki o kıvılcım yok mu beni benden eden…

 


Bir teselli ise gecenin kayrası…

Su topu oynayan bir yunus gibi…

Cebelleştiğim yüreğim ve içime diktiğim renklerim…



 

Ket vurduğum hezeyanlarım belki de bir düş muharebesinde s/alındığım saltanat elbet kapışan evren ve insana yok da tek itirazım, dememi beklemesin hiç kimse az sonra konacağım dalı çoktan rezerve etti de kalemim ve yaprak olmamın haricinde içine açan bir çiçekten de hallice kanadığım yetmezmiş gibi batan dikenlerime itirazım batırmadan geçirmekse ömrü yeter ki yıkmasın yüreğim Kâbe’yi…

 

 

 


 

Bilinmezin bilindik öyküsünü yazıyorum

Bir tabu ise yüreğimin hala yıkılmadığı;

Bir dua ise annemin üstüne titrerken

Ve gölgem

Ve yüreğim

Hele ki seyyah bir imgenin nazarında

Kaynayan içim sıcak su kıvamında

Y/andığım kadar mutluyum

Yakmaksa ne haddime?

 

Yalnızlığım adam boyu ve dokunduğum

O rahle

Elbet inancın mukozası

Ve aşkın

Hidayete ermekle iştigal bir semazen

Göğün katlarına kat çıkan yürek

Tebessümler ektiğim gönül tarhım

Kıyamet öncesi yaşadığım mutlak son

Ölümle restleşen imgeler

Ve tembel rüyalarımda

Iskaladığım mutluluk;

Gayrısı alkışladığım

Sonla başa kaykıldığım

Baştan ayağa hatanın ve yanlışın ta kendisi;

Rüştünü ispatlamış bir hakkaniyet benimki:

Rabbine âşık ve yakın;

Aşka tutsak ve meftun

Kıvancın iştigali elbet hoşluk yüklü bir gazel.

 

İndinde mevsimin dökülmüş yapraklarım

Rengimi muhafaza ettiğim

Yüzüme vuran pembe ve ışıltılı gözlerim

Özümde saklı ne ise sözümle iştirak

Şimdilik bir terennüm

Yarına da Allah kerim.

 

Aşkın tutanağında en ölü iklim yeislerim:

Kozamın çatırtıları ihya olası hangi rüzgârsa

Kendimle yetinmeyi dilediğim bilebildiğim

Her eksen ve aksan

Kanayan yaraların kök saldığı bilumum acıların

Handikabı

Kopacak düğme nasıl ki ilişmedi iliğine.

 

İlmek ilmek g/ördüğüm rüyalar

Vadesi dolup da şiirin

Hayatla aram nasıl ki limoni

Şimdime dokunduğum her v/akit

İzahı mümkün olmayan bir yolculuk benimki

Tutuşan yangının ilk kıvılcımı doğdu madem

Aşktan ve matemden yana dokunulmazlığımla

Resti çoktan da çektim iblise ve lanete.

 

Hurra acılar yeltendiğim her hece

Kavrulan mevsimin dayattığı kendi halinde bir hikâye

Olsam bile yazmaya doyamadığım her gecede

Saklıdır maruzatım ve ömürlük yanılgılarımla

Pekişen iç sesin teselli bulduğu yıkılmaz tek ilke

Elbet sevginin dokunulmazlığı

Vücut bulan yürek ikliminde.

 

 

 


( Sevginin Dokunulmazlığı... başlıklı yazı GÜLÜMM tarafından 12.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu