Aydınlanma Üstüne
Alet işler el övünür. (Atasözü) “Bir kimse
ne kadar usta olursa olsun gerekli araçları olmadan kusursuz iş yapamaz”
anlamında bir söz. Tdk.
Bizde, İnsan için şöyle bir çıkarsama
yapabiliriz. Akıl işler insan övünür.
“Aklın var mı? Korkma! O, en karanlık
dehlizlerde bile yoluna bir ışık yakacaktır.”
İnsan aklının, verimli çalışması
için, bilgi, birikim (Deneyim), özgür düşünce ve aklın özgürleşmesi
gerekmektedir. Akıl ancak bu koşullarda kendini aşar, kendinden ötesini görebilir.
Bu anlamda her çağda, Aklını özgüleştiren, düşüncelerini özgürce ifade eden ve
bu yüzden; ölüm dâhil, her türden bedel ödeyen aydınlar, filozoflar, bilim
insanları, sanatçılar var olmuştur. Var olacaktır.
Bu insanlar, yaşadığı çağın
tabularını (enkazın altında kendileri kalsa da) yıkarak, insanlaşma yolunda,
yolumuzu aydınlatan aydınlardır.
“Tabuların duvarları, Çin Settinden eski ve
kalındır.”
Sıradan insanlar, tabuların karanlığında gözleri ve özleri aydınlığa alışık olmadığından
her çağda, aydınlığın ışığına gözleri alışana, özleri kabullenene kadar,
sırtını dönerler. Çünkü bu insanlar Immanuel
Kant (1724- 1804, Alman, filozof)’ın ifadesiyle “erginleşmemiş” insanlardır. İnsanların erginleşmemesinin
sebebi, “korku ve tembelliktir.”
Egemenler daha kolay yönetmek adına,
bu “ergin olmayan” insanların korkularını büyütürler. Sorumluluk, en alt
düzeyde olduğu için de “ergin olmama”
durumu rahattır(!) O sebepten bu insanlar “ergin olmama” durumundan
aslında memnundurlar.
Immanuel
Kant (Aydınlanma nedir? 1784- Çev. Nejat Bozkurt), başlıklı makalesinde:
“Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bu ergin olmama durumundan
kurtulmasıdır.” diye tanımlamıştır.
Aydınlanma mücadelesi insanlık
tarihiyle yaşıttır. Her çağda, yerleşik inançlar ve düşünceler kabuk bağlayıp
tabu haline geldiğinde, bu kabuğu kırmak isteyen aydınlar olmuştur. Bu
aydınların çoğu tabuların duvarlarına çarparak telef olsa da düşüncesi yok edilememiş;
aydınlanma ışığı söndürülememiştir. Bu açıdan İnsanın yapıp, yazdığı tarih, bir
bakıma, aydınlanma mücadeleleri tarihidir de diyebiliriz.
Avrupa’da Ortaçağ karanlığını
yırtarak gelen, Aydınlanma Çağı’nın başlangıcı ve aydınlanma meşalesiyle
karanlığın ne zaman tutuştuğu, aydınlanma ateşinin nereleri yakarak geldiği,
tam olarak bilinmemektedir. Ama Nicolaus Copernicus (Kopernik, Prusya, 1473-
1543), Koprnik’in takipçileri Giordano Bruno (İtalya, 1548- 1600), Galileo
Galilei (Galile, İtalya,1564- 1642) Dünya’yı ve Evren’i yeniden yorumlayarak, kilise
öğretilerini temelden sarstıklarını biliyoruz. Bu ve benzeri (coğrafi keşifler
ve icatlar), çıkışlarla aydınlanma; Ortaçağ karanlığını yırtarak yol almaktadır.
Ortaçağ boyunca ağır bedeller ödeyen aydınlar, kendilerine sınıfsal taban
bulduğunda (Bu taban, feodalizmin bağrında yükselen, zanaatta hünerli,
ticarette başarılı, zengin burjuva sınıfıdır.), aydınlanma, Rönesans ve Reform
hareketleriyle; bilimde, sanatta, her alanda hız kazanmıştır.
Bu süreç, 1789, Fransız Devrimi’ni
başlangıç sayarsak, günümüze de damgasını vuran Aydınlanma Çağıdır.
Günümüzde de aydınlanma mücadelesi
iki ileri, bir geri devam etmektedir. Aydınlanma anlamında, daha çok yolumuzun
olduğunu da biliyoruz.
Yazımı şöyle sonlandırmak istiyorum.
“Karanlık, bilgimizin sınırındadır.
Öğrendikçe karanlık yırtılır, ufkumuza ışıklar yağar.”
------------------------------------------------------ Tahir Eker 29.6.2020
(
Aydınlanma Üstüne başlıklı yazı
yolcu9901 tarafından
30.06.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.