HER NE KADAR FAZLASIYLA YAPSAK DA ÖLÜM, ŞAKASI YAPILACAK BİR MEVZU DEĞİLDİR ASLINDA

*************************

1975 yılıydı. Bakırköy Kartaltepe Mahallesi Muhtarlığından içeri 20-25 yaşlarında üstü başı perişan bir vatandaş girdi.Elindeki naylon bir dosya içindeki yazıyı önce bana uzattı.Ben o yıl o muhtarlıkta mahallelinin Hacı Amca diye sevip saydığı Yusuf Nurel’in yanında katiplik yapıyor, bir yandan da Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünde öğrenim görüyordum.

Yazıyı aldım okudum.’Sağır ve dilsizim, kimse bana iş vermiyor. Allah rızası için yardım edin. ’ Yazıyordu.

Hacı Amca ’ Neymiş?’ Diye sordu. Anlattım durumu. Sonra da çekmeceye uzandı elim. Garibana bir sadaka vereyim bari diye düşünmüştüm. Hacı Amca ’ Sami sen kapıyı tut sakın bu herif dışarı çıkmasın ben şimdi onun dilini açacağım, kulakları da duyacak .’ Dedi. Bocaladım önce ama Hacı Amcaya itiraz edilemezdi.Eski bir Kuvay-i Milliyeciydi. Yetmiş beş yaşında olmasına karşılık benden çok daha dinçti ve mahallede sıkı mıydı Hacı Amca varken serkeşlik yapmak, kızlara laf atmak, sarhoş narası patlatmak hatta karı-koca kavgası... Amele küreği gibi elleriyle sadece bir tokat atması yetiyordu. Onun Osmanlı tokadının tadı çok iyi bilindiği için mahallede hiç bir asayişsizlik olamazdı. O yüzden de bizim mahallede öyle gece bekçisi filan da dolaşmazdı sokaklarda.

Hacı Amcanın bir emri iki edilir miydi hiç? Şaşkın şaşkın kapıyı kilitledim. Hacı Amca masasının çekmecesinden bir cop çıkardı. Dilencinin sağ koluna bir tane indirdi.Dilenci kıvrandı ama sesi çıkmadı. İkinci copu sol koluna indirdi. Dilenci ’Ah anam yandım! ’ Diye feryat etti. Hacı Amca ’Ameliyat başarı ile tamamlandı.’ Dedi.Sonra bana ’ Kapıyı aç, bize çay söyle.''Dedi.

Muhtarlıktan çıktım iki çay alıp döndüğümde Hacı Amca hemen üst kattaki evinden getirttiği kahvaltılık ile dilencinin karnını doyuruyordu. Ona bir sürü nasihat ettikten sonra cebine de üç-beş kuruş koyup uğurladı. Sonra bana döndü : ’ Evlat gözün daima açık olsun, dikkatli ol, merhamet iyi şeydir lakin maraz doğurmamak kaydıyla.’ Dedi.


Öğlene doğru Hacı Cemil geldi. Her gün gelirdi zaten. Hacı Yusuf’un belalısıydı o. Şimdilerin tabiriyle kankisi...

Hacı Cemil her zamanki mutad sorusunu sordu Hacı Yusuf’a? ’Sen daha gebermedin mi?Bak cebimde pamukla dolaşıyorum.Pamuğunu tıkama benden.’

’ Boşuna heveslenme sen benden önce gebereceksin. Ben pamuk bulamıyorum artık üstüpü ile idare edeceksin’ Diye cevap verirdi Hacı Yusuf.

Bu muhabbet istisnasız her gün yapılırdı. Amine Hatun Camiinin genç imamı sık sık ’ Ya böyle şaka yapmayın.’ Dese de onlar bu muhabbeti asla terketmediler. Aralarındaki Selamünaleyküm- Aleyküm selamdı sanki. Ama tek muziplikleri bu değildi. Başka insanlara karşı oldukça ciddi olan bu ikili başbaşa kalınca birbirlerine yapmadıklarını bırakmazdı. Bazen Hacı Yusuf camide namaz kılarlarken tam Hacı Cemil’in arkasına geçer ve adamcağız rükuya eğilmişken arkadan kafayı koduğu gibi secdeye kapatırdı onu. Tabii ki aynı şeyi bazen de Hacı Cemil yapardı Hacı Yusuf’a. İmam kızardı ikisine de ’ Yahu ayıptır, günahtır. İkiniz de yetmiş beş yaşında insanlarsınız.Çocuktan farkınız yok. Siz böyle yaparsanız gençler sizi örnek almaz mı?’ Derdi ama sıkı mı Hacı Yusuf ve Hacı Cemil dışında herhangi birinin aynı şakayı yapabilmesi? Hem de camide...


1975 Yılının Ağustos ayında Hacı Yusuf Kumburgaza biraz tatil yapmaya gitti, muhtarlığı da İhtiyar heyetinden, Atatürk’ün yakın arkadaşı Fethi Okyar’ın damadı olan Fehmi Küçükdoğu Amcaya bıraktı. Dünyalar tatlısı bir insandı Fehmi Amca. Birlikte mahallenin ikametgah, nüfus sureti, İyi hal kağıdı ( O zamanlar muhtarlıktan alınıyor ), Evlenme evrakları vs. işlerini görüyoruz. Ben biraz rahatladım tabii ki.Hacı amcanın yanında sigara içemiyordum,Fehmi amca ise ’ Sen artık koskoca bir muallim adayısın içebilirsin.’ Diye izin vermişti.

Fehmi Amcanın geçici Muhtarlığı esnasında bazı şeyler değişti tabii ki. Daha önce semtimizi teğet geçen dilenciler artık muhtarlığa kadar gelir oldukları gibi Fehmi Amcadan sadaka bile alıyorlardı. Ben ona Hacı Yusuf’un icraatini hatırlattıkça da ’ Evlat, iyilik yap denize at. Balık bilmezse Halik bilir ’ Derdi.

Tek tük de olsa artık sarhoş naraları duyar olmuştuk mahallede. Ben bile zaman zaman kızlara laf atıyordum. Çok şey değişmişti mahallede bir şey hariç. Hacı Cemil yine her günkü gibi öğle üzeri geliyor ve ’ Geberdi mi, geberdi mi?’’ Diye bize soruyordu.O Dünyalar tatlısı Fehmi Amca öce ’ Öyle konuşma. ’ Dedi. Sonraları kızmaya başladı.En sonunda kovdu Hacı Cemil’i muhtarlıktan ama önleyemedi Hacı Cemil’in her gün gelip ’ Geberdi mi?’ Diye sormasını.Sonunda pes etti ve artık ’ Sana inat yaşıyor.’ Demeye başladı.


Fehmi Amcayla çok iyi anlaşıyordum ama Hacı Yusuf Amca’yı da çok özlemiştim.Hayatımda babama bile göstermediğim saygıyı gösteriyordum ona.Hem bana çok lazımdı çünkü fakültede Osmanlıca diye bir dersimiz vardı ve eski Türkçe yazmaları ondan başka doğru düzgün okuyabilen yoktu.Yani bana çok yardımcı oluyordu.

Hacı amcanın tatilinin bitmek üzere olduğuna seviniyordum.’’Üç gün sonra oradayım.’’ Diye telefon etmişti en son olarak.Ama o üç gün hiç gelmedi.


Hacı Yusuf Amcanın bize üç gün sonra geleceğini bildirdiği telefon konuşmasının ertesi günü sabahleyin muhtarlığın telefonu acı acı çaldı.Fehmi Amca aldı telefonu.Birden ‘’Neee’’ dedi ve olduğu yere yığıldı.Telaşlandım.Şekeri , tansiyonu olan biriydi.’Ne oldu? ’ Diye sordum. Uzun süre hıçkırmaktan konuşamadı.Sonunda ’ Yusuf Abi trafik kazası geçirmiş Hakkın rahmetine kavuşmuş.’ Dedi. Ben de yığıldım.Babamı kaybetsem ancak o kadar üzülebilirdim.

O gün öğlene kadar ağzımızı bıçak açmadı. Öğle üzeri Hacı Cemil geldi her zamanki gibi ve mutad sorusunu sordu? ’ Geberdi mi, geberdi mi?’ Fehmi amca sustu,başını önüne eğip ağlamaya başladı.Hacı Cemil bana döndü.’Ne oluyor yahu?’ Dedi.’Öldü. ’ Dedim kısaca.’Kim?’ Diye kekeledi alacağı cevaptan korkarak.’Hacı Amca öldü.’ Dedim. Hacı Cemil kesilen bir ağaç gibi olduğu yere devrildi.Öylece upuzun uzandı. Ne ses var ne tek bir hareket.İçimden ’ Hay Allah birden pat diye söyledim adam kalp krizi geçirdi galiba. ’ Diye düşündüm.

Fehmi Amcayla birlikte Hacı Cemil’i uyandırmak için bir hayli uğraştıktan sonra nihayet gözlerini açtı. Ağladı,ağladı,ağladı.

O andan sonra Hacı Cemil’in yüzü bir daha hiç ama hiç gülmedi ve Arkadaşı, can yoldaşını fazla bekletmemek için olsa gerek on beş gün kadar sonra Hacı Cemil de hayata gözlerini yumdu.Bir on beş gün kadar sonra ise Fehmi amca katıldı onlara.
( Geberdi Mi, Geberdi Mi? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 10.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu