AMİNO ASİTLER-RÖNASANSIN NİNJA KAPLUMBAĞALARI- MASKELİ BEŞLER- MASKESİZ BEŞLER

Her ne kadar tarihsel makale dediysek de yarı mizah, yarı anı bir yazıdır bu.
----------------------------------------

-Hocam ben bu soruyu anlamadım.
-Hangi soruyu anlamadın evladım? İki tane soru var zaten.
-Hocam ! Bu ‘’İlk Türk Beşlileri kimlerdir? Adlarınız yazınız.’’ Demişsiniz ya onu anlamadım işte. Buraya ne yazacağız?
-Klasik Batı Müziğinin ilk beş Türk bestekarını yazacaksın.
-Tamam hocam anladım.

Aslında hiç de anlamamıştım. Anlamamıştım ama gayet iyi anladığımı sanıyordum. Beş tane ünlü Türk bestekarının adını yazacaktım yani. Öteki soruyu bilmediğime göre bunu yazmalıydım mutlaka. Aksi takdirde matematik ve fiziğin yanında bir de müzik zayıf gelecekti ki pedere matematik ve fiziği izah etmek kolaydı ama müziği kat’iyyen izah edemezdim. Hem ayıp denen bir şey vardı. Müzik zayıf olabilir miydi hiç?

Başladım cevabı yazmaya:

C-2 Türkiye’nin en ünlü beş bestekarı sırasıyla şunlardır a) Orhan Gencebay b) Yusuf Nalkesen c) Erol Sayan d) Münir Nurettin Selçuk…

Ulan beşincisi kimdi? Hay Allah’ım aklıma gelmiyor bir türlü. Hahh. Tamam bulduuummm. e) Kendisini bir icracı olarak tanısak da Zeki Müren.

Ohhh… 50 Puan garantiydi. En azından müzik dersinden yırtmıştım.

Bir hafta sonra müzik öğretmenimiz yazılı sonuçlarını okumaya başladı.Neredeyse herkes 100 puan almıştı. En düşük puan 70 di.

Sıra bana geldi.

-Sami:0

Hemen parmak kaldırıp itiraz ettim.

-Hocam itiraz ediyorum.

-Neye itiraz ediyorsun? Sadece bir soruya cevap vermişsin o da tamamen yanlış.

-Niye ki hocam? Nesi yanlış?

-Ben sana klasik batı müziğinin bestecilerini sormuştum, sen neler yazmışsın. Orhan Gencebay Klasik Batı müziği bestecisi mi? O soruya ‘’ Ahmet Adnan Saygun,Ulvi Cemal Erkin,Cemal Reşit Rey,Hasan Ferit Alnar, Necil Kazım Akses’’ Diye cevap vermeliydin

-Hocam siz hiç ‘’ Bir Teselli Ver’’i dinlemediniz galiba. O bahsettiğiniz besteciler gelsin de beste nasıl olurmuş görsünler. Hem ben nereden bilebilirim ki adamlar batılı mı, klasik mi? Türk mü Türk, besteci mi besteci. Yaz dediniz yazdık ama hakkımı yiyorsunuz. Müzikten de çakarsam babam derimi yüzer valla. Ühüü  ühüüü ühüüü.

-Of be Sami amma ağladın ha. Maşallah ne çene varmış sende.

-Hocaaaamm. Ben de size bir soru sorabilir miyim?

-Sor bakalım.
-Bu ilk beş büyük bestekarın neden hepsi de iki isimli? Yani soyadları dahil üç isimleri var?

-Ay ne biliyim evladım.

-Bakın gördünüz mü? Öğretmenler de bazı şeyleri bilemiyorlar. Bu durumda bana sıfır veremezsiniz.

Sınıf gülme krizlerinde…Öğretmen not defterini çıkardı. Eyvah ki eyvah.

-Sen gel bakayım sözlüye.

Aha da hapı yuttuk. Hatun başlar şimdi ‘’ Minör, majör, ton, oktav, ‘’ Offff offf. Yağmurdan kaçarken doluya tutulduk vesselam.

-Evet Sami Efendi haydi bize İstiklal Marşımızı oku bakalım.

‘’Allaaaahh. Yaşadık’’

Başladım okumaya.

-Tamam, aferin, otur 100 puan.

-Essah mı hocam?

-80 e inmeden çeneni kapa ve otur yerine.

Böylece Müzik dersinden yırtmıştım ama öğrencilik hayatımda daha nice beşleri ezberlemek zorunda kalmıştım hiç sormayın. Bazen bu beşlerin sayısı dörde iniyor ya da altıya çıkıyordu ama çoğunlukla beşti.

Mesela lise çağlarında seçmeli bir ders olduğu için Din Dersini seçmemiş olsam bile taa ilk okuldan önce Hacı Dedem ezberlemişti. ‘’İslamın ilk ve temel şartları beştir: Savm-ü selat, hacc-ü zekat, kelime-i şahadet.’’

İlk okulda öğretmenim din dersinde sormuştu:

-Çocuklar ! İslamın şartlarını kim söyleyecek bana?

Öylesine ‘’Öğretmenim ! Beeennn’’ diye bağırmış ve onun masasına doğru yürümüşüm ki dayanamadı.

-Say bakalım Sami.

-Öğretmenim ! İslamın şartı beştir: Savm-ü selat, hacc-ü zekat, kelime-i şehadet.

-Aferin Sami. Şimdi söyle bakalım. ‘’Savm-ü selat’’ Nedir?

Allah Allah. İslamın şartı işte. Ben ne bileyim ne?

-Öğretmenim ! Hacı Dedem onu öğretmedi.

Öğretmen başladı gülmeye.

-Tamam tamam…Bundan sonra Savm-ü selat yok. Onun yerine oruç ve namaz var. Hacc-ü zekat da yok. Kısaca hac ve zekat var. Tamam mı?

O yaşlarda annemiz, babamız veya öğretmen ‘’Geliyor beşli’’Dediğinde anlardık tokadın geleceğini.

Beş taş oynayan erkek arkadaşlarımızı kızdırırdık ‘’Kızların içinde kızılcık bebek’’Diye.

Öğrenim hayatında ilerledikçe başka ilk beşleri ezberledik. Neredeyse her dersin beşleri vardı.

Mesela Biyoloji dersinden hâla aklımda kalan bir beşli vardır: Yenirler mi, içilirler mi, ne işe yararlar pek de bilmem ama ezberimdedir: Adenin, guanin, sitozin, timin,urasil. Şimdilerde bulmacalarda filan karşıma çıkıyorlar bazen. Amino asitlerin bilmem nesiymiş. Kimileri RNA da, Kimileri DNA da kimi de hem DNA da hem RNA da bulunurlarmış. Yahu bir de Lise fen Bölümü mezunuyum. Resmen Fen Bölümünün yüz karasıyım.

Edebiyat dersimizin beşlileri ise ‘’Beş Hececiler’’ olarak karşıma çıkmışlardı. Onlar da -zaman zaman bazılarının adlarını unutsam da- şunlardı: Orhan Seyfi Orhon, Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy, Yusuf Ziya Ortaç ve Faruk Nafiz Çamlıbel…Bunlar da komple üç isimli ama Edebiyat öğretmenimiz Rahmetli Hayriye Hanıma ya da Şevki Bey’e sorulamaz öyle kolay kolay ‘’ Hocaaam bunlar niçin hep üç isimli’’ Diye. Çünkü Hayriye Hanım sözlüye çekti mi öyle ‘’İstiklal Marşını oku’’ Filan demez, önünüze bir beyit atar ‘’ Bul bakalım şunun kalıbını. ‘’ Derdi. İşin yoksa uğraş ‘’ Fa i la tün’’ müydü yoksa ‘’Mef u lü ‘’ müydü diye. Şevki Bey’in ise karşısında nefesi bile ağzımızdan değil de arkamızdan alırdık. Sıkardı ona öyle espri yapmak.


Sonra Kimya dersleri… O altılı grubu, yani soy gazları hâla ‘’Say’’ deyin anında sayayım. Bakın hiç bir yere bakmadan yazıyorum: Helyum, neon, argon, kripton, xenon, radon.

Evet…Her dersin bir ilk beşi vardı ama Tarihin yoktu. Kim bilir, belki de vardı ama anlatan yoktu. Mesela Tarih dersinde İlk beş Türk devleti diye bir şey yoktu. Ya da ilk beş büyük kahraman. Ne bileyim bir ‘’ İlk beş büyük savaş’’ bile yoktu. Hiç bir tarihi olayı ya da olguyu böyle sayılarla ifade etmiyorduk. Hatta ‘’ İlk beş padişahın adlarını yazın.’’ Diye bir soru bile yoktu soruların içinde. Tarih ile ilgili herhangi bir ‘’İlk Beş’’ duymamıştım.

Öğretmen oldum sonra... Bu sefer ben sordum:

-Rönesans döneminin ünlü sanatçılarından dört tanesinin adını söyle.

-Hocaaaammm ! Bir tanesinin adını söyleseniz gerisini hatırlayacağım. Ne olur hocam. Bir tanesini söyleyin.

-Evladım, biliyorsun aslında.

-Vallahi bilmiyorum hocam.

-Biliyorsuuuuun.

-İki gözüm önüme aksın ki bilmiyorum.

-Yemin etme. Sonra gözlerin önüne akıverir de kör kalırsın. Sen bu sorunun cevabını kesin biliyorsun.

Zavallı çocuk şaşkın. ‘’Yahu nereden biliyorum?’’ Diye düşünüyor. Daha fazla eziyet etmemek lazım.

-Evladım ! Ninja kaplumbağalarının adını biliyorsun değil mi?

Çocuk heyecanla cevap verdi.

-Biliyorum hocam.

-İyi..Şimdi say bakalım Ninja Kaplumbağalarının adlarını.

-Olur mu hocam?

-Olur olur. Ben say diyorsam saz sen. Bir bildiğimiz var elbette.

Çocuk başladı saymaya:

‘’Donatello, Rafaello, Migel Anjelo, Leonardo.’’

-Aferin evladım tam puan.

Eminim o çocuk ve onun sınıf arkadaşları ömürleri boyunca unutmazlar Rönesansın Ninja kaplumbağalarını ))))))))))

Utanç verici elbette Ninja kaplumbağalarını getirip Tarih dersinin içine sokmak ama ne yapalım ki ‘’Rönesansın ünlü sanatçıları’’ olarak adlarını bir türlü öğrenemedikleri o şahsiyetleri Ninja Kaplumbağaları olarak rahatça öğrenebiliyordu çocuklar.

Memlekette pek yiyemesek de ‘Beşler Sucukları’’ vardı.

Sonra ‘’Maskeli Beşler ‘’ diye bir film yapıldı. ( Sanırım dördüncüsü ya da beşincisi vizyona girecek) ama en azından yakın tarihimizin ilk beşleri yoktu. Ya da?

Ya da Tarihin de ilk beşleri vardı ama çoğunlukla o ilk beşler bir davaya gönül verdiklerinde beşten çok daha fazlaydılar. Birlikte bir davaya baş koydular fakat sonra yollar ayrıldı. Bazen sadece beş kaldılar, bazen daha da azaldılar, hatta tek kaldılar.

‘’Mesela Atatürk’le birlikte Samsun’a çıkanlar’’ Diye bir sınıflama yapsanız ‘’İlk Kırk sekizler ‘’ Demeniz gerekiyor çünkü Atatürk dahil kırk sekiz kişi Bandırma Vapuruyla 16 Mayıs 1919 da yola çıkmıştır.

Ama bir beşli yapmamız mümkün tarihte de..

Mesela Milli Mücadeleyi başlatmak için Anadolu’ya koşan ilk beş Kumandan kimdir?

Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay ve Refet Bele.

Bu beşlerin hepsinin ortak özelliği nedir?

Bu beşlerin hepsi alnı açık yüzü ak insanlar olduğu için hiç bir zaman yüzlerine maske takmamışlardır. O bakımdan onlara ‘’ MASKESİZ BEŞLER ‘’ Diyebiliriz.

Bunun dışında bazı ortak özellikleri şunlardır:

1- Yakın tarihlerde dünyaya gelmişlerdi. Mustafa Kemal, Rauf Orbay ve Refet Bele 1881, Kazım Karabekir ve Ali Fuat Cebesoy Paşa 1882
2- Refet Bele ve Mustafa Kemal Selanik, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy,Kazım Karabekir, İstanbul doğumludur.
3- Beşi de Anadolu’da milli mücadeleyi ilk başlatanlardır.
4-Rauf Orbay denizci, diğerleri karacıdır.
5-Beşinin de ömrü Balkan savaşlarından I. Dünya Savaşına, I. Dünya Savaşından Kurtuluş Savaşına çeşitli cephelerde savaşlarda geçmiştir. ( Mustafa Kemal Balkan savaşlarına fiilen katılmamıştır.)
6- Beşlerin Mustafa Kemal haricindeki dördü 1924 de kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurucuları arasında yer alır.
7-Dördü de 1926 yılında Mustafa Kemal’e suikast davasından dolayı yargılanmışlardır.

Bunlardan Kazım Karabekir, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy beraat etmişler ama Rauf Orbay on yıl kalebentlik , daha sonra da sürgün cezasına çarptırılmıştır ama mahkeme sırasında tedavi için yurt dışında bulunduğu için bu ceza tatbik edilememiştir. 1933’te çıkan af kanunundan yararlanmayı "Benim asla ve hiçbir suretle en ufak bir cürümle dahi suçlu olmadığım için, ilan edilen aftan katiller ve şakiler(eşkiyalar) gibi faydalanmayı düşünmem mümkün değildir" diyerek reddetmiştir.
8-Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele daha sonra CHP den milletvekili olsalar da Rauf Orbay CHP ye hiç girmeyip iki dönem bağımsız millet vekili olmuştur ( Kastamonu ilinden ) Paşalar içinde sadece Ali Fuat Paşa, Demokrat Parti kurulunca bu partiye geçmiş ve 27 Mayıs ihtilalinden sonra Yassıada’da tutuklu olarak yargılanmıştır

İlginç bir ayrıntıyla noktalayalım.

Bizim maskesiz beşler de müzik dünyamızın ilk beşleri gibi üç isimlidirler.

1- Mustafa Kemal Atatürk.
2- Musa Kazım Karabekir
3-Ali Fuat Cebesoy
4-Hüseyin Rauf Orbay
5-İbrahim Refet Bele

Cümlesine ve daha nicelerine Allah rahmet eylesin.

6 No lu resim: Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının amblemidir.
( Amino Asitler-rönasansın Ninja Kaplumbağaları- Maskeli Beşler- Maskesiz Beşler başlıklı yazı Sami Biber tarafından 27.07.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu