Düşlerini giy de gel farazi
mutluluğum
Yetmedi kıyama dur mevsimin
satırlarında
Telli duvakları imgelerini de koy iç
cebine
Hani aşkın yanılgısına denk düşen
Hatırına ömrün mumlar diken yorgun
kölesi iken
Şiirin de güncesine yatkın bir mevzu
elbet şairin demi
Sırlarına vakıf şiirleri koy
yastığının altına.
Duvar dibinde misin yoksa yalnızlığı?
Katıksız elem ve rüzgârın da çatık
kaşı
Dinmeye saniyeler kaldı
Öfkenin bozguna uğrattığı beynamaz
gölgeni de
Uğurla hani
Düşmez kalkmaz bir Allah
Sevdanla çıktın madem bu yolculuğa
Günü de uğurla gitsin
Sığındığın gecenin mermer mezar
başlığında
Kuytuların mavisine denk düşsün
şiirlerin
Metazori olmayan her sözcük nasıl ki
Asılı yüreğine diktiğin mevsim.
Boca et yapraklarını
Çiçeklenmeyen aşkla ver veriştir
Bir zemheride öldüğün değil yalan
Kıt yüreklere serdiğin kıvılcımların
Kırlangıcın kanadına konan hüzün gibi
Derleyip topladığın saçakları aklının
Hani ötelendiğin
Düş irisi gözlerinde parlayan ay gibi
Doğurgan geceye etme sakın veryansın.
Tutuklu kaldığın kıblende uzandığın
kadar
Yalnızsın, sen mutluluğun da goncası
Dirilen bir ceset gibi
Zaruri tükenişlerde
Mağlup olduğunu unutma sakın.
Sen ki şairliğin köftehor saltanatı
İnce ince dilimlediğin her nazı
niyazı
Elbet yüklenecektir Yaratan
Duyulmadığına inanma
Sözcüklerin yaldızlı kalabalıklarına
varsın
Bir çentik de sen at
Aşkın hatırına uyuyup kaldığın
şiirden
Başını kaldır ve bir bak etrafına
Ya da tamamen unut hayatı.
Kendine yarattığın şiir dolu dünyana
Eşlik eden her hayalle varsın
sürtüşsün gerçekler
Uyanmaya yakın bir vakit
Elbet alacaksın ağzının payını
Bir ses bir ritim bir de hayal
Gölgeni de bağışla, şair
Yazdığın nasıl ki şiarı ömrün
Sürdüğün saltanatı sözcüklerin
Elbet muradındır yıllara hükmeden
Ve bahşeden Rabbine şükürler olsun.