Her zamanki gibi annesiyle münakaşa ediyordu Gülşah. Annesi çok da sert olmayan bir üslupla kızına çıkışıyordu.

-Kızım, biraz daha derli toplu bir şeyler giy. Ne o öyle yırtık pırtık ve daracık kot pantolon? Kollar açık, göğüsler açık. Plaja mı  gidiyorsun işe mi gidiyorsun belli değil?

Her gün annesiyle yaptığı bu münakaşa sebebiyle Gülşah'a gına gelmişti artık. Gençti, güzeldi, sokağa bir çıktığında tüm erkeklerin nazarlarını üzerinde topluyordu. Öte taraftan babası '' Hanım kızı fazla sıkma. Su akar yolunu bulur. Hem sen de gençliğinde zamanın modasına uymuyor muydun? Seni almadan önce saçlarını Farah Fawcet'e benzetmek için kuaförlerden çıkmayan sen değil miydin?'' Diyerek Gülşah'a destek veriyorken annesine ne oluyordu böyle?

-Anne yeter artık. Gerçekten yeter. Kırkından sonra tesettüre girdin diye illa ben de senin gibi mi omalıyım? Hem ne malum ileride bakarsın o meşhur Hidayet Bey bana da uğrar ben de hidayete ererim değil mi? Lütfen sıkma beni.

Şule Hanım bu asi kıza bir türlü söz geçiremiyordu ama bir taraftan kız da pek haksız değildi. Genç bir kızken kendisi de öğretmenlerinden baldırlarına baldırlarına cetvel yediği halde sürekli okulda eteğini yukarı kıvırarak güzel bacaklarını göstermekten, herkesin ilgisini üzerinde toplamaktan hoşlanmıyor muydu sanki?

-Kızım, tamam, gençsin, güzelsin, iyisin, hoşsun ama ama zaman kötü. Görmüyor musun her gün bir genç kız tacize uğruyor, tecavüz ediliyor.

-Aman be anne. O senin dediğin aciz, pısırık kızlar için geçerli. Bana hiç kimse bir halt edemez. Ben kendimi korumasını bilirim.

-Kızım ! Bak o tecavüze uğrayanların hepsi aynen senin gibi kendisine çok güvenenler. '' Bana kimse bir halt edemez.'' Diyenler. Maazallah başına bir şey gelirse ben de baban da yıkılırız. Sen bizim tek evladımızsın.

-Ha haa haaaa. Yani bir başka evladınız olsa, bana ne olacağı umurunuzda bile olmayacak öyle mi?

-Saçmalama deli kız. Öyle şey olur mu hiç? Bir anne tüm çocuklarını eşit sever elbette.

-Neyse Anne, seninle çene çalacak zamanım yok. İşe geç kalmamam lazım.

Şule Hanım kızının arkasından '' Hasbinallah veni'mel vekil'' Deyip daha bir sürü dua okurken Gülşah kendisini sokağa atmıştı bile.

Onun sokağa çıkmasıyla birlikte mahallelin tüm Mart kedileri ve hatta kart horozları yiyecekmiş gibi Gülşah'a bakmaya ve hayallerinde onunla ilgili fanteziler kurmaya başlamışlardı.

Gülşah saatine baktı. Bırak yürümeyi koşsa bile işe vaktinde yetişmesi mümkün değildi. Patronu olacak lavabo fayansı kafalı herif iyiydi hoştu, çalışanına karşı cömertti lakin bir saniye işe geç kalmaya tahamül edemezdi.

En iyisi bir taksi çevirmekti.

Biraz yürüdükten sonra ana yola çıktı ve bir taksinin gelmesini bekledi.

Az sonra gri renkli ticari olmayan bir taksi önünde durdu.

-Taksi bekliyorsunuz sanırım. Bu saatte zor biraz. İsterseniz sizi gideceğiniz yere ben yarı fiyatına götürürüm.

Gülşah, gelenin bir korsan taksici olduğunu anladı.

-Tamam madem.

-Nereye?

-Şişli

-Oooo bayağı yol buradan. Normalde altmış Tl tutar ama siz otuz Tl verseniz olur. 

-Tamam, para konu değil. Siz yeter ki beni vaktinde işe yetiştirin.

-O konuda merakınız olmasın.

Şoför gaz pedalına asıldı. Araba neredeyse 120-130 yapıyordu. Trafik de sıkışık değildi Gülşah'ın şansına.

Bir müddet yol aldıktan sonra Gülşah, Şişli'ye değil, başka bir istikamete doğru gittiklerini farketti.

-Şoför bey ! Bu yol Şişli yolu değil. Nereye gidiyorsunuz Allahınızı severseniz?

-Kestirmeden gidiyorum hanımefendi. Hiç merak etmeyin.

Kestirme filan değildi. Şoför dorudan doğruya Belgrat Ormanına doğru sürüyordu arabayı.

-Şoför bey ! Tamamen yanlış yola girdiniz. Belgrat Ormanına doğru sürüyorsunuz arabayı.

Şöför ayağını gazdan çekmeden cevap verdi sırıtkan sırıtkan.

-Yok yok gayet normal bir yoldayız. Sen ve ben Belgrat ormanında..Anlarsın ya ha ha haaa. 

Gülşah artık bir sapık tecavüzcünün eline düştüğünü anlamıştı. Öfkeyle seslendi.

-Ulan terbiyesiz adam! Sen ve benim Belgrat Ormanında ne işim olabilir? Hem senin, anan, bacın yok mu? Biri onlara senin bana davrandığın gibi davransa ne düşünürsün?

Ne söylerse söylesin şoför dinleyecek, anlayacak, idrak edecek bir tip değildi. Bunun farkına varan Gülşah kendini arabadan atmak istedi ama hem kapılar kilitliydi hem de 130 la giden bir arabadan atlamak resmen intihar olurdu.

'' Yapma, etme, ben bakire bir kızım, namusuma dokunma, Allah rızası için.'' Filan gibi sözlerin bu gözü dönmüş adama kâr etmeyeceği gayet açıktı. Bu durumda yapabileceği tek şey bu beladan nasıl kurtulacağını düşünmekti. O da öyle yaptı. Biraz da bu sapık ayıyı kızdırıp daha saldırgan bir canavara dönüştürmemek için sustu. 

Gülşah'ın sustuğunu gören sapık yine yılışık yılışık sırıttı.

-Tecavüz kaçınılmaz olunca en azından tadını çıkarmak lazım değil m? Ha ha haaa. Ondan sustun sanırım.

Gülşah boynunu büktü ve esefle cevap verdi:

-Maalesef öyle.

Artık ormanın kuytularına gelmişlerdi. Şoför arabayı durdurdu ve arkada oturan Gülşah'ın kapısını açıp onu kolundan tutarak sürüklemeye başladı.

Gülşah bir fırsatını bulup sapığın elinden kurtulsa da ayaklarındaki yüksek tabanlı ayakkabılar yüzünden fazla hızlı koşamıyordu. Ayakkabılarını çıkardığında ise artık çok geçti zira sapık, saçlarına yapışmıştı bile.

*****

Bir saat sonra Gülşah, elbisesi kan revan içinde yırtık pırtık kot pantolonunun arka cebinde taşıdığı cep telefonunu eline aldı ve 112 Hızır Acil Servisi aradı.

-Alooo. Hızır Acil servis mi?
-Evet, buyurun. Nasıl yardımcı olabilirim?
-Çok acil Belgrat Ormanına bir ambulans gönderebilir misiniz? Ben size konum atıyorum hemen.
-Hanımefendi ! Konumdan önce hasta ne durumda anlatır mısınız? Gerçekten acil bir durum var mı?
-Var var hem de çok var.
-Biraz anlatabilir misiniz? Ama sakin olun ve tane tane anlatın.
-Anlatayım: İki adet morarmış göz, bir adet kırık çene, bir adet kırık burun kemiği, Bir kaç adet çatlak kaburga kemiği, bir adet kırık kaval ve bir adet de kırık köprücük kemiği...
-Araba filan mı çarptı hastaya?
-Yok, ben çarptım.
-Anlamadım? Siz mi çarptınız? Arabayla mı çarptınız? Motorla mı çarptınız? Nasıl çarptınız?
-Herhangi bir araç kullanmadım. Tamamen naturel ve organik bir çarpma oldu.Ama Allah için fena çarptım.
-Hay Allah. Size karşı ne suç işledi ki böylesine çarptınız? Suçu neydi?
-Suçu gazete okumamak, televizyon haberlerini seyretmemek.
-Anlamadım. Bir insan gazete okumuyor, televizyon haberlerini seyretmiyor diye mi onu bu hale soktunuz?
-Evet.  Eğer gazete okusaydı ya da televizyon haberlerini seyretseydi benim geçen sene karate sporunda bölge şampiyonu olduğumu görür,öğrenir, beni kaçırıp tecavüz etmeye yeltenmezdi. 

NOT: Resmin olayımızla bir ilgisi yoktur. 

( Tecavüz. başlıklı yazı Sami Biber tarafından 9.09.2020 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu