Düş iklimleri, hafız…
Düşsel bir düzlemde başıma buyruk
yüreğimde saklı sevdiklerim ve işte rengim hatta ve hatta kabullendiğim
matemim…
Rücu ettiğim günün öncesinde saklıyım
şafağın nezdinde kürediğim umuda delalet binlerce cümle kurabilirim, hafız…
Ah, aklımın yerinde yeller eserken…
Ah, seller almış da sürüklerken
yüreğimi…
Sürgülediğim gönlümde uçuşan o tül
perde ve şifam iken dualar ve sevginin nice mertebesinde şakıyan kalemim ve rüzgârgülüm
elbet seyyah yüreğimde yatıya kalan hüzünden yana iken derdim.
Mertebemdir hidayet ama öncesinde
kulluğumu sorguladığım ve katıksız insan sevgim elbet Yaratan’dan dolay
yaratılanı sevmenin meali.
Bir içimliktir kimi zaman duygularım
ve kelebek kanatlarında şiirlerimle dokuduğum o İlahi yol ve katıksız mecram
ibadet ettiğimse şeceremden güne yansıyan.
Ben mehtabım, hafız.
Ben katıksız safım…
Hüznü giyinmeyi ister mi hem insan
yine de aşamadığım binlerce basamak ve kat çıktığım gök kubbe efkârımla bazense
neşemle ihya edilesi yüreğimde bir açıp bir solan nice çiçek ve ismimde saklı
dikenlerimle kendime eziyet ettiğim…
Mavidir bulutlar.
Siyahı da severim rahmet öncesi hem
hüzünlü kalbimi en çok seven Rabbimdir bilirim teselli bulduğum da illa ki
tecelli eden rahmet öncesi konuşlandığım kah karanlık kah aydınlık bulutlar ve
işte başladı sağanak…
Göğün yarısı yürekten taşan.
Göğün delindiği bir yaz gecesi.
Üşürken gecenin nefesinde saklıdır
acının da nezdinde açtım işte yüreğimi Rabbime ve koruyucu meleklerime.
Sakit olan neyse huzurun devindiği.
Rabıtası yüreğimin bazen kopan
düğmelerim ve işte iki yakam da gelmek bilmedi bir araya ama ben çoktan vardım
üçüncü yakaya.
Bir nöbetse süre gelen.
Bir nokta ise haiz olduğum o tek
zerre.
Neşri aşkın neşri dostluğun ve
sevginin ikbali…
Münferit olansa yüreğimden taşan.
Müspet menfi neyse yazdıklarımdan
damlayan.
Mükerrer eden kimi zaman.
Kimliğinde saklıdır yasam ve yasım ve
yaşımla düşen her gözümden aslında gözüme batan bazense gözümden kaçan.
Meali nedir sahi ömrün ve muhteva
ettiği o izdiham ve işte bir yaz gecesi yine düştüm yola sevgiye ve hasrete.
Hükmeden kader.
Sevgiye hürmeten, ah içimden taşan,
hafız ve ben öğrenci kimliğimle salındığım kadar kubbenin basamaklarında ve
işte gel kaldığım için aldım da geç kâğıdımı yetkili makamdan ve sundum
mazeretimi.
Sözcüklerdir damarlarımda dolaşan ve
en sevdiğim ve tarafınca sevildiğim ilk günden beri hep bana yakın şah
damarımdan bile evvel içimdeki iyi niyeti ve samimiyeti koruyup kollayan.
Mekânım neresi, hafız?
Meramım saklıdır Allah katında.
Mecalim ise kalmazken zaman zaman ve ansızın
eşlik eden o gaipten gelen güç ve coşku elbet aşkın ve umudun zaferidir
sözcüklerimle ettiğim dansta yazdıklarım ne ki yüreğime sığmayan duygularımın
yanında?
Katık ettiğimse rahmet ve Allah
korkusu en çok da yanlış yapmadan yaşamanın erdeminde saklı iken huzurum ve
vicdanım da tüy kadar hafif…
Kuş kadar yüreğim.
Kürediğimse sevgi ve rahmet layığıyla
yaşamakla iştigal ve sessizce sever ve yaşarken bazen önünü alamadığım
duygularım ve katıksız Rabbime hizmet etmenin verdiği o huzur ile insanlığımla şerh
düşmekse hayata bir nebze de olsa kabul görmek cihanda gel gör ki indinde
rahmetin ve hidayetin daha da yolum olmaz mı, hafız?
Sen ki beni bilen.
Sen ki Rabbime sadık ruhunla kendime
yakın hissettiğim bir Allah dostu.
Renklerse beyaz ve mahcup bazen pembe
ve mavi ve umudun emsalsiz coşkusunda sabrımı da katık ettim mi eleme…
Hüzün gemim.
Hazan mevsimim.
Hükmeden kaderin de yüzü suyuna
hürmeten.
Mealim ne hafız?
Mecalim kalmadı sanki.
Miladımsa yeni, hafız.
Aşkı layığıyla duyumsamanın verdiği
özlem ve hasretle yılkı atlarına özendiğim değil yalan ama en çok kendime…
Ve öykündüğümse dündeki mutlu günlerim
ve gülümseyen çehreme yağan nurun eşliğinde bilirim de bu yoldan dönüş
olmayacağını…
Koşuyorum, hafız koşuyorum Rabbime.
Korunaklı dünyama tek sahip çıkan O
ve umut teknesi.
Fermanımsa yazılıdır yazgımda ve
fedaisiyim ben sevginin ve neferi aşkın ve umudun saçaklarında salındığım…
Ah, o rüzgâr beni benden eden.
Ah, o nüfuz hazan bahçemde illa ki
baharı çağıran.
Çağrışım yapan her sözcük ve duygu ve
elimin kiri, hafız.
Yüzümdeki aka sadığım ve korkmadan
yaşar ve severken ve işte kırık mızrabı da dokundurdum mu satırlarıma…
Riyasız yaşamanın da kıblesinde
saklıdır hüviyetim, hafız.
Hak ettiğimse beklemekte beni ve
bekleyen kaderime hep de razı gelmedim mi…
Mahcup olduğum kadar severken ve
gözlerimdeki ışıltıyı da kaybetmemek adına elbet sevginin fendidir hüzünlü
dağları dahi deviren ve İlahi Aşkın tek ilaç olduğu dünya denen düzenekte başım
gözüm üstüne neyse düşen payıma.