Gaipten gelen bir şiirin misilleme
yaptığı günün yongası işte içimde açan şiir çiçeğinde kıkırdayan iç sesime
esefle verip veriştirdiğim ne de olsa şiir yazmak ciddi iştir diyen bir
telkinle serildiğim o beyaz zemin ve işte ütüsüz duygularımdan ölçüp biçmeden
şiir diye doğan gecenin ilk kısmeti.
Gün doğumuna yetiştirmeliyim şiiri
Bir parmak imge çalsam ne ki
Parmak uçlarında yürüdüğüm evrenin
tebessüm ektiği
Beyazdan teni bilinmezin
Ve işte şerh düştüğüm duygu
huzmeleri.
Aşkın bam teli
Öfkenin kontrollü bestesi
Yazmaya durduğum hayallerin güftesi
Ah, gülücükler ektiğim bir zemheri
Üşümek ne ki esen meltemde saklı
yüreğin nemi ve teri.
Teyelli yüreğim
Büyüklerimden tembihli
Saygı ile yaşadığım sevginin
ambarında
Gagaladığım insan yürekleri
Bir içimlik şiir olsa ne ki yazdığım
hem?
Ah, bir ömür susmanın ertesi ne ki
şunca yazdığım?
Kem gözlerden kaçamadığım ömrün tozlu
yolları
Bazense tozu dumana kattığım
Bilirim de bir zerreye denk düştüğümü
Lakin aşkın aşina olduğu bir
okyanustur
Kucak açtığım
Coşkumsa dalga boyu
Bazense doğaüstü bir gösteri
Kendimle bağdaşmadığım kimi zaman
İsyanım ve öfkem de saklı iken
Kendimden geçip kendime vardığım…
Bazense esefle yüklendiğim o minyon
çocuk ve yürek
Kürediğim her duygu elbet benden bir
izlek
G/izini sürdüğüm nice zaman
Kaybolmanın ertesi tırmaladığım iç
sesim
Yüzüm gözüm çizik sözcük içinde
İçerlediğim bazense yok sayıldığım
Yoksunluğumla vurulduğum merkezden.
Hedef tahtası sakarlığım
En çok savsakladığım yüreğim
Lakin tek şifreydi huzura dönük
Belki de kayıp bir lahit
Belki lanet
Efkârın gün dönümü
Neşeye binaen serptiğim
Serpilen iç sesim
Bazense sersemlediğim bir mozaik
Kalburüstü duygularım ve ruhum
Issızlığa delalet
Koca ömre ne gerek?
Elbet yazarken çoğaldığım tek gerçek…