Serbest Kürsü / Sohbet

Eklenme Tarihi : 20.11.2021
Okunma Sayısı : 1201
Yorum Sayısı : 12



6-7 Eylül 1955 Tarihinde Türkiye’nin  pek  çok  şehrinde  ama  özellikle İstanbul’da  Rumlara saldırılar  yapıldı. Dükkanları  yağmalandı  harabeye  çevrildi vesaire.  Ancak bugün  kaleme  alacağım  şey  bu  olay değil.  Daha  farklı  bir  mevzudan  bahsedeceğim.

Evet  6-7 Eylül 1955 de  Rumların  dükkanlarına  ve  iş yerlerine  saldırıların  yapılması  üzerine  bazı  Rumlar dükkanlarına  Türk  bayrağı  asarak  bu  saldırılardan  kurtulurken  bazıları  da saldırganlara  ‘’ Ben  Rum  değil  Yahudiyim.’’  Diye  kendilerini  ve  iş  yerlerini  saldırıdan  kurtarıyorlardı.

İşte  o  gün  bizim  aşırı  şekilde  gaza  ve dolduruşa  gelmiş  kahraman  yiğitlerimizden  biri  Mustafa  Kemal  Atatürk’ün Selanik'te  doğduğu eve  Yunanlılar  tarafından  bomba  atılmasının  intikamını  almak  için tabelasında Türk  ismi  olmayan  bir  dükkana  dalar. ( Bu arada antiparantez  belirtelim  Mustafa kemal  Atatürk’ün  evine  bomba  atılması  haberi  tamamen  yalan  bir  haberdir.)

  Dükkan  sahibi  gelenin  niyetinin  kötü  olduğunu  anlar  tabii  ki  ve ‘’ Sakın  bana  dokunma.  Ben  Rum değil Yahudiyim.’’  Der.

Bizim  yiğit  adamı  şöyle  bir  süzer ve öfkeyle  bağırır:  ‘’  Demek  Yahudisin  ha?’’ 

Dükkan  sahibinin  dizleri titrer:

‘’Şeyyy.  Evet.  Ben  Yahudiyim. Rumlarla  bir  ilgim  yok.’’ 

Bizim  gaza  gelmiş  yiğit Yahudinin  yakasından  yapıştığı  gibi  ayağının  altına  alır. Ağız  burun  Allah  ne  verdiyse  girişir.  Dükkanını  ise  darmadağın  eder.

Yahudi  onca  dayak  ve  dükkanının  tahrip olmasından  sonra  merakla  sorar.

‘’Ben  Yahudiyim dedim ama  bir  Rum’un  uğrayacağı eziyetten  daha  fazlasına  uğradım.  Neden?  Neden  beni  dövdün  ve  dükkanımı yerle bir  ettin?’’

Delikanlı  öfkesi  dinmemiş  bir  şekilde  sertçe  cevap  verir:

‘’Sizin  suçunuz  Rumlardan daha  da  büyük.

Yahudi  şaşırır  ve  merak  eder.

‘’Allah  Allah.  Neymiş  bizim  daha  büyük  olan  suçumuz?’’

Delikanlı  cevap verir:

‘’Siz  Hz.  İsa’yı  öldürmüşsünüz.’’

Yahudi  her  tarafı  sızılar  içinde  olduğu  halde  güler.

‘’ Yahu  o  senin  dediğin  taaa 1900 – 2000 sene önce  olmuş  bir  olay.’’

Delikanlı  istifini  bozmaz.

‘’Olabilir ama  fark etmez. Ben daha  yeni  öğrendim  bunu.’’

Evet..Eğer  birini  dövmek  istiyorsanız  1900- 2000 sene önce cereyan  etmiş  bir  olay  sebebiyle de  dövebilirsiniz. Yeter  ki  kendinizce  haklı bir  gerekçeniz  olsun.  Yukarıdaki  gencin  gerekçesi sizce de haklı (!) değil  mi?  Hz. İsa’nın 1900- 2000 sene  önce öldürüldüğünü yeni  öğrenmişse  kabahat  onun  olabilir  mi?(!) Hz.  İsa’yı da  bir  peygamber  olarak tanıyan  ve  iman  etmiş  olan  biri  onun  intikamını  almasın mı  yani?(!)

Dediğim  gibi...  Eğer  birini  dövmek  istiyorsanız  ‘’ Bu  ineğin  altında  niçin  buzağı yok?’’ gibi tamamen haklı(!) bir  gerekçeyle de dövebilirsiniz.

Yok  yok  biliyorum  o deyim ‘’ İneğin  altında’’ değil  ‘’ Öküzün  altında’’dır.

Ama  hikayesini  okuduğunuzda  olayın  aslını  göreceksiniz.

Zengin bir toprak ağası varmış. Koyun, sığır, at, manda ve keçi gibi büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarını köylülere verir; köylüler de hem onlara bakar, hem de bu arada kendi işlerini görürlermiş. Fakat ağa köylülere bu hayrı yaparken bir şart da koşarmış; doğan yavruları kendisi almak şartıyla verirmiş.

Her yıl âdeti üzere hayvanların doğum yaptığı zamanlarda köylere giderek, yeni doğan kuzu, buzağı, malak, tay gibi yavruları tek tek sayar, özel damgasını vurdurur, sonra da defterine kaydedermiş.

Fakat bu kayıt işleri sırasında tüm aksiliği üzerinde olur; sanki köylüler ondan bir şeyler saklayıp kaçırıyor havasıyla köylülere sıkıntı yaşatırmış.

Hele boş bir hayvan görmesin; hemen “Hani bunun kuzusu? Hani bunun yavrusu?..” diye bağırıp çağırırmış.

Ağa, yine bir yavrulama mevsimi, bir köyde sayım ve kayıt yapıyormuş. Bu sırada inek sandığı irice bir öküzün altında buzağı görememiş. Öküzü boynuzundan tutup “Hani bunun buzağısı?.. Bunun buzağısı nerede?..” diye bağırmaya başlamış. Bir hırsızlık yaptılar da onu yakaladım diye düşünüp şamatayı abartmış da abartmış.

Ancak köylülerin içinden uyanık birisi durumu fark edip: “Ağam be” demiş, “Görmüyor musun; o hayvan inek değil öküzdür. Öküzün altında buzağı aranır mı?

Peki gerçekten de  öküzün  altında  buzağı  aranmaz mı  yani?

Aranmaz  olur  mu  efendim. Yeter  ki  birilerini  dövmek  için  bir  gerekçe  arayın.  Öküzün  altında  buzağı  aramak  ne  ki  civciv  bile  ararsınız.






( Öküzün Altında Buzağı Aranır Mı Aranmaz Mı? başlıklı yazı Sami Biber tarafından 20.11.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu