Papaz Büyüsü--3. Bölüm
Eğer baba değilseniz bir babanın evladı için nelere katlanacağını asla tahmin edemezsiniz. Ben bir babayım…Hem de iyi bir baba…En azından çocuklarım ‘’ Baba bir gün evlenecek olursak en çok senin yemeklerini özleyeceğiz’’ diyorlardı bana. Özellikle de Cihangir: ‘’ Baba senin yaptığın kuru nun üzerine kuru yapan başka birini tanımam’’ der sık sık.
İşte şimdi Eğitim Ve Araştırma Hastanesinin kapısından içeri girerken de sırf evladımın sorunu için oradaydım. Cihangir’i hastaneye götürüp bir doktor kontrolünden geçirmemiz mümkün olmadığına göre onun yerine ben gidecektim doktora… Her zaman modern tıptan yana olan ben bu sorunu da yine modern tıp ile çözecektim.
Çözecektim de hangi servise gitmem gerekiyordu? ‘’ En iyisi danışayım birilerine’’ diye içeriye doğru yöneldim. Üzerinde ‘’Danış-ma’’ yazan masaya yanaştım…İnadına oraya danışacaktım. (Ben biraz pürüz adamımdır da. Öyle emrivakiye asla gelemem.) Ne demekmiş ya danışma…Danışacağım işte keyfimin kahyası mı o yazıyı yazanlar.
-Hanım kızım ben bir şey soracaktım.
-Buyurun dedeciğim.
‘’Dede mi? Ulan senin ebennn’’ Neyse...
-Hanım kızım. Benim evlilikle ilgili bir sorunum var da?
-İktidarsızlık gibi mi? O zaman bevliye ya da nisaiyeye gideceksiniz.
-Yok ya çok şükür iktidar- muhalefet konusu değil. Ben evlenemiyorum da.
-Prostat mı var dedeciğim…Sorun bu mu?
-Yav ne prostatı. Sulamayla ilgili değil sorun. Hay Allah’ım ya…Nasıl anlatsam ki. Ben evlenecek hanım bulamıyorum. Daha doğrusu buluyorum hem de çok buluyorum ama evlenme aşamasına gelince vaz geçiyorum.
-Hadi ya? Harbiden mi? Sen?
-Harbiye’den her hangi bir talip çıkmadı. Ama diğer semtlerden çıkan taliplerden tam evlenme aşamasında vaz geçtim hep.
-Hımmm anladım…Avrado fobilo manyaklık yani.
Ben sadece manyaklık kısmını anladım.
-He…Sanırım ondan.
-O zaman Psikoloğa görüneceksin. Kimliğini ver kaydını yapalım.
Kimliği verip kaydımı yaptırdım ve doktorun odasının kapısı üzerindeki monitörde adımın yazmasını beklemeye başladım.
Bir saat kadar bekledikten sonra adım yazıldı monitöre ve ben kapıyı tıklatarak içeri girdim. Anaaa Doktor Muzaffer meğer bayan değil miymiş? Ulan şimdi bana ‘’Soyun!’’ derse ne halt ederim?
-Buyurun beyefendi. Şikayetiniz neydi? Ama önce oturun şöyle.
-Doktor Hanım ben evlenmek istiyorum.
-İyi ama beyefendi ben evliyim. Yine de teşekkür ederim. Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum.
-Yok ya öyle değil. Ben bir sürü hanım buluyorum evlenmek içinnnn.
-Vay çapkın vay. Eeee…
‘’Ulan Cihangir….Ulan Cihangir. Senin canına okumazsam evde. Beni ne hallere soktun.’’
-Ya öyle de değil. Kısacası kısmetim bağlı benim. Bir hap ya da şurup verseniz de kısmetim açılsa ha?
-Amcacığım senin sorununu anladım ben. ''Ya başarısız olursam korkusu'' Hiç korkma. Geç aynanın karşısına ‘’ Ben erkeğim, ben erkeğim, korkmuyorum…Ben erkeğim'' de her gün yüz kere. Kendini korkmadığına inandır. Bu sorun hapla şurupla çözülecek bir sorun değil’’
Dedim ya modern tıbba her zaman inanırım ben. Hastaneden çıkar çıkmaz başladım ‘’ Ben erkeğim. Ben erkeğim. Korkmuyorum sizden kadınlar. Ben Erkeğimmmm’’ Millet aptal aptal bana bakıyor tabii ki.
Hay Allah bana ne oluyor ki. Bunları ben değil Cihangir söyleyecek. Cihangir mi? Aman Allahım! Valla beni çiğ çiğ yer.
Eve geldim…Tabii ki bu doktor olayından hiç bahsetmedim.
-Selam oğlum ne var ne yok?
-Sağol baba ne olsun. Neredeydin bu gün evde yoktun?
-Ya sorma komşu siteden bir bayanla randevum vardı. Onunla buluştuk.
-Oooo baba maşallah maşallah. Daha bize bulmadan, cici anneyi getiriyorsun demek ki?
-Ya oğlum sen medyanın yazıp çizdiğine bakma. Sadece arkadaşız. Seviyeli ve düzeyli bir ilişki bizimkisi.
-Hadi hadiiii…Yeme bizi…Seni koca kurt seni.
-Ya bak ne diyecem. O bayana anlattım seni. O da pedagogmuş zaten. Yani bir nevi psikolog. Bana dedi ki ''Senin oğlanda avrado fobilo manyaklık var. Her gün aynanın karşısına geçip yüz defa ‘’ Ben erkeğim…Korkmuyorum sizden kızlar.’’ diyecekmişsin.
-Ya baba…Babam olmasan ‘’hastir’’ diyecem de babamsın diyemiyorum.
-Lan eşek sıpası bir kere denesen kıyamet mi kopar?
-Benim kadın milletinden korkum mu var?
Anlaşıldı…Modern tıbbın bu işe çaresi yoktu. Eeee ne halt edeceğiz peki. Oğlan bekar mı kalacak?
Ertesi gün kafamda tamamen bu sorularla Kadıköy’e inerken yolda bir de ne görsem beğenirsiniz?
‘’ MEDYUM FİLANCA ‘’ Hem de nerede biliyor musunuz? Aşağı yukarı adliyenin tam karşısında ( O yıllarda adliyeler henüz Kartal'daki Anadolu Adliye Sarayına taşınmamıştı ) ‘’Adliyenin burnunun dibinde bir vatandaş böyle bir tabela asabildiğine göre demek ki bu işler yasallaştı. ‘’ Diyerekten Kadıköy Rıhtımına indim. Herhangi bir amacım da yoktu aslında. Öylece gezmek için çıkmıştım evden. Park tarafına geçerek bir kanepeye tünedim. Az sonra afet-i figân bir Roman gacısı yaklaştı yanıma.
- Abe güzel abiciim. Atasın şuraya üj bej kuruş da falına bakayım. ‘
‘’Bak lan anasını satayım. Kaç senedir elimizi tutan bir hatun mu oldu? Bak bakalım neymiş halimiz, nasılmış falımız. Maksat muhabbet olsun. Medyumlardan da palavracı değilsin ya’’ Düşüncesiyle elimi uzattım.
Beş lirayı verdim ve fal başladı.
-Abe abiciim senin yüreğin çok fena kabarmış. Çok fena için daralmış senin. Gacının biri seni çok fena üzmüş.
-Allah Allah…Nereden bildin yahu?
-Elindeki çizgiler der be yav.
-Yav o faslı geç de bak bakalım bir kısmet var mı?
-Sana üj vakte kadar bir kısmet var. Artık üj sene mi desem. Üç asır mı desem. Bi kısmetin var yani.
-Baya yakınmış. İyi hoşuma gitti. Eeee yol filan yok mu?
-Abiciğim bir de yol görünür sana…Yeşil bir arabayla gideceksin oraya. Gideceğin memleket oldukça sıcak yalnız.
Namussuz, resmen dalga geçiyordu benimle. Ama olsun. Falı bitirince bir beş lira daha verdim fazladan.
-Teşekkürler ağabeycim de bu niçin?
-Jüpiter’i Mars’a, ya da Boğayı Oğlak’a bindirmediğin için.
-A be abiciim ben o yalancı satekar astronotlardan değilim. Ben akiki fal bakarım. Onlar gibi palavra atmam..
-Astronot değil, Astrolog
-Her ne b.ksa işte onlardan değilim ben.
- Elal osun sana beaa. Ben anlamiş idim zati senin o medyum buzuntularından ulmadıgını.
-Onların epsi toplansın benim g.tümü yesinler. İç bir bir b.ktan anlamaz onlar abiciim.
Valla bu cahil falcı dahi biliyordu o medyum denen sahtekar dolandırıcıların bir b.ktan anlamadıklarını ammavelakin İstanbul'un üstelik de Kadıköy gibi modern ve dahi çağdaş bir ilçesi adeta medyum kaynıyordu. Bu bir tezattı ama aynı zamanda da gerçekti.
- A be bakmayacak mısın?
Falcı gacı bana diyordu?
-Neye bakmayacak mıyım?
-İki saattir telefonun üter beaa.
Allah Allah. gerçekten de telefonum çalıyordu. Arayan kardeşim Raci'nin eşiydi
- Alooo. Sami abi. Ne yaptın Cihangir'in işini?
-N'apacağım yahu. Doktora gittim ama bir sonuç alamadım. Cihangir tutturdu '' Ben erkeğim. Ne diye ben erkeğim deyip durayım ki?'' Diye.
- Haklı çocuk. Doktorlar bu işlerden anlamaz abi. Sen o çocuğu bir hocaya göster.
-Ya bırak Allah'ını seversen.
-Abi bak masrafı neyse ben karşılayayım. O çocukta kesin büyü var.
Hay Allah'ım yaa..
-Tamam lan. Madem masrafı sen karşılayacaksın tamam. Peki gideceğimiz üfürükçü nereden anlıyormuş büyü olduğunu?
-Abi bak üfürükçü deme çarpılırsın valla.
- Her ne halt ise. Nasıl anlıyormuş?
-Ona bir rüyanı anlatıyorsun şıp diye söylüyor derdinin ne olduğunu ve dermanını.
-İyi madem. Gidelim anlatalım rüyamızı.
*******
Unutulacak bir rüya değildi. Offf ki offfffff.
Gelecek bölümde inşallah.
(
Papaz Büyüsü--3. Bölüm başlıklı yazı
Sami Biber tarafından
6.01.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.