1 Eylül 2013

Karaşahin Holding Ali Abdullah Karaşahin’in ofisi                                                                               

                   Orhan Metin ve Helin odaya girdiler. Odada oturan yaşlı pos pıyıklı adamla tokalaşıp oturdular.

-Hoş geldin Ağa. Hayırdır?

-Hayır, hayır Helin Hanım. Ortaklık yaptığınız Ağa’lar hallerini konuşmak için beni gönderdiler.

                  Helin Karaşahin’in her zamanki şirretliği üstündeydi.

-Konuşacak ne var Haşim Ağa? Ağaların hepsi paylarına düşen 3’ er milyon doları aldılar. Bizim kimseye borcumuz yok.

-Kimsenin para lafı ettiği yok Helin Hanım. Mesele para meselesi değil can meselesi.

-Haşim Ağa! Biz kimseye can güvenliğini sağlama sözü vermedik.

-Söz vermediniz ama ortaklığı siz kurdunuz.

-Olabilir. Ortaklığı kurmak bizi böyle bir yükümlülük altına mı sokuyor?

                  Ortamın gerildiğini fark eden Ali Abdullah müdahale etmek zorunda kaldı.

-Helin! Haşim Ağa! İkinizde sakin olun. Kırıcı olarak bir yere varamayız. Bu işi sakin sakin halledelim.

-İyi ama ağabey!

-Helin sakin dedim. Bu konuyu sakin sakin konuşup halledeceğiz.

                  Helin sakinleşme niyetinde değildi.

-Neyi sakin konuşacağız ağabey? Bunu paraları alırken düşünmeleri gerekmiyor muydu? Bu işin riskli olduğunu bilmiyorlar mıydı? Bal gibi biliyorlardı. Bizler T.C’ye kafa tuttuk ağabey. T.C.’nin çok önemsediği adamları ortadan kaldırdık.

-Helin!

                  Orhan Metin’in de söyleyecekleri vardı.

-Ali Ağabey. Helin de Haşim Ağa da haklı. Helin haklı çünkü biz bu işin başında değiliz. Biz bize yapılan bir teklifi ağalara ilettik. Herkes kabul ettiği için oluşan konsorsiyumun başına geçtik. Üzerimize düşen her şeyi eksiksiz yaptık. Gönderilen parayı da herkese eşit olarak dağıttık.

                  Haşim Ağa’nın lafa girmesine izin vermedi.

-Bekle Haşim Ağa! Lafım bitmedi. Haşim Ağa da kendi açısından haklı çünkü Ağalar işin içinde biz olduğumuz için bu işe girdiler.  Bu bakımdan sorumluluk bize düşer. İnfazları kimin organize ettiğini biliyor muyuz?

-Hayır bilmiyoruz.

                  Haşim ağa cevapladı soruyu.

-Biz de de bir bilgi yok

                   Ali Abdullah açıklama yaptı.

-Büyük ihtimalle istihbarattan biri ama kim olduğunu öğrenemedim. Adamlarımızın hiç birinden haber alamıyoruz. İkinci dalga Bereli operasyonundan sonra MİT’ teki dosyalar kayboldu. Batılı ortaklarımızın teknik destekleri sayesinde devletin her kademesinde dinleme yapılıyor ama dinlemelerden bir şey çıkmadı.

-Anladığın gibi ağa, büyük ortak olarak biz elimizden geleni yaptık. Yeni kimlikler ve istediğiniz adamların yurt dışına transfer işlerini yaptık. Bizden başka ne yapmamızı istiyorsunuz?

-Orhan Bey ağalar çok fazla tedirginler. Evlerinde bile rahat uyuyamaz hale geldiler. Bir yıldır on ailenin önemli fertleri infaz edildi. Katilleri Devlet’te bizde bulamıyoruz. Beni buraya bizi korumanız için değil ne yapacağımızı konuşmam için gönderdiler. İnfazları durdurmamız lazım. Buna mecburuz. Çok fazla adam kaybettik. İşin ucu nereye kadar gidecek bilmiyoruz.

                  Ali Abdullah meramını anlatma derdindeydi.

-Biz de bilmiyoruz ağa. Yabancı ortaklarımız da bizi sıkıştırıyor. Aldığımız ihale yarım kaldı biliyorsun.

                   Orhan Metin aklına geleni söyledi.

-Ağabey infazları kimin yaptığını buldum galiba. İki Bereli hala sağ değiller mi?

-Onu bende düşündüm Orhan. Bereliler tetikçiliği yapıyor orası kesin zaten, iyi de planlamayı kim yapıyor? Ağalar hakkında çok fazla bilgili biri var. Bildiklerini Berelilere aktarıp gerekli desteği veriyor. Bizim onu bulmamız lazım.

-İstihbarat’tan mı şüpheleniyorsun?

-Tüm araştırmalarımız boşa çıktı Orhan. İstihbarattaki, ordudaki adamlarımız başarısız oldular.

                   Ali Abdullah bakışlarını Haşim Ağa’ya çevirdi.

-Haşim Ağa şu anda en zor durumda olan biziz. Bu işi organize eden her kimse son hedefe yani bize yaklaştı. Bu adam her kimse ortaklığın başında bizim olduğumuzu biliyor. Yaptığı her infazda bize bir mesaj verdi. Ortaklıktaki her aileden bir kişi aldı. En son Yeşiltepeli’yi ortadan kaldırdı. Ağa’ları anlıyorum. Yeğenlerini, kardeşlerini kaybettiler. Ortaklık deşifre olursa en çok biz zarar göreceğiz. Batılı ortaklarımıza 40 milyon dolar borçluyuz. İki Bereli hala sağ. Bana sorarsan operasyon başarılı geçti. Devlet mesajı aldı artık Berelileri operasyona göndermiyor. Örgüt rahatladı.

                  Haşim Ağa dinlerken onaylar gibi başını salladı.  Ali Abdullah devam etti.

-Ağalara söyle sağlam dursunlar. Çenelerini sıkı tutsunlar. Ortaklıktan devletin asla haberi olmamalı. Bu işi halledeceğim. Batılı ortaklarımızdan ağalara koruma istemeyi düşünüyordum ama öyle sanıyorum ki buna gerek kalmayacak.

-Bu kadar emin konuşma Abdullah Bey.

-Eminim Haşim Ağa. Karşımızdaki adam şimdiye kadar isteseydi çok daha fazlasını yapardı biliyorsun. Aklıma ne geliyor biliyor musun? Mele’lerin anlattıklarından hatırlaman lazım; Peygamber Muhammed’in Mekke’den gideceğini duyan Mekke’liler her aşiretten bir kişinin bulunduğu bir grupla peygamberi öldürmeyi planladılar. Mekke’deki her aşiretten bir kişiyi bu infaz timine almakla amaçları şuydu: Peygamberin kabilesi tüm aşiretleri karşısına alamayacağı için intikam almaktan vaz geçecekti. Ortaklığı kurarken biz de aynı mantıkla hareket ettik. Her Aşiretten onar kişiyle infaz timlerimizi oluşturduk. Devlet Bereliler’i bizim ortadan kaldırdığımızı biliyorsa bile intikam almaktan vaz geçmek zorunda kaldı. Veya erteledi. Karşımızdaki adam tam olarak Devlet adına çalışmıyor. Devlet için çalışsaydı şimdiye kadar ortaya çıkar fiyatını söylerdi. İnfazların yapılışına bakınca infazcıların Bereli olduğu gün gibi aşikâr. Gürültüsüz, profesyonel ve acımasız. Planlayıcı Mekkeli mantığıyla çalışıyor. Her aşiretten birer kişiyi infaz ettirdi. Devlet toplamda 100-150 000 kişiye ulaşan 10 aşireti karşısına alamaz. 10 aşirete örgütü ve Batılı müttefiklerimizi ilave et. Devletin başındakiler böyle bir karar veremezler. Böyle bir kararı verebilecek Milliyetçiler ve Ulusalcılar Devletin başında değil. Karşımızdaki adam tek başına çalışıyor. Arkasında resmi olarak Devlet’ in desteği yok. Adama bu yüzden ulaşamıyoruz. Ama ulaşacağım merak etme. Ortaklarımın intikamını alacağım ondan. Ama… Acele etmeden beklesinler, paraları yiyip keyiflerine baksınlar. Ağalara selam söyle. İlk fırsatta kahvelerini içmeye geleceğim.

                  Haşim Ağa olumlu veya olumsuz bir şey söylemedi.

-Ortaklarımdan birinin devlete konuştuğunu haber alırsam konuşanın sülalesini ortadan kaldırırım. Güvenlik işini halledeceğim. Paniklemeyin sakın. Sende keyfine bak. Gitmeden tekrar konuşalım.

                  Konuşma bitmişti. Haşim Ağa sessizce kalktı. Odadan çıktı.    Helin rahatlayamamanın sıkıntısı içindeydi. Haşim Ağa çıkar çıkmaz patladı.

-Bu adamlara niye bu kadar yüz veriyorsun ağabey?

-Yüz vermek değil Helin.

-Adam kendisine bakmadan nasıl konuşuyor görmedin mi?

                  Ali Abdullah lafı değiştirdi.

-Yeşiltepeli’nin infazının basında yer almaması çok iyi oldu Helin. Sıkıntı çıkmadı değil mi?

-Çıkmadı ağabey. Medya Şirketlerinin Mali işler müdürleriyle yaptığım görüşmeler işe yaradı. Marjinallerle görüşmedim, onların ulaşacakları insan sayısı az zaten. Lafı değiştirdiğinin farkındayım ağabey. Bu adamlara niçin bu kadar yüz verdiğimizi sormuştum.

-Ağa’lar kişi olarak o kadar önemli değil Helin. Sen bunları bilmezsin. Korkup paniklerlerse gidip Devlet Baba’larına ötüp bizi satmak için tereddüt etmezler. Tüm ağalar böyle değilseler bile ortaklarımız böyle. Para için ortak olacakları seçtik biliyorsun. Ortaklarımız yıllardır her suç işlediklerinde salya sümük Ankara’ya gidip af dileyip affedilmeye alıştılar. Yalakalıklarıyla kimi yaktıklarını düşünmezler bile. Bereli operasyonlarındaki rolümüz ortaya çıkarsa zararımızı telafi etmemiz mümkün olmayabilir. Her şey bir tarafa babamın tepkisini düşünmek bile istemiyorum. Mösyö Alber ile görüştün mü?

-Dün konuştum ağabey. İngilizler sorun çıkarıyorlarmış. Kamara’dan birkaç kişiyle görüşmüş. Pek umut yok dedi. Loca’da tanıdıklarıyla görüşecek. İngilizleri bilirim. Hepsi birbirinden soğuk nevale. Bereli operasyonunun başarısız olduğunu düşünüyorlar. Mösyö Alber’e bizden 40 milyon alacaklı olduklarını söylemişler. İki gün önce BND ile görüşmesi olumlu geçmiş. Amerikalılar 40 milyonun lafını bile etmiyorlar. İstasyon şefi operasyonun sonuçlarından son derece memnun kaldıklarını özellikle söyledi. CİA medya üzerindeki nüfuzumuzdan özellikle de Devlet’e verdiğimiz mesajdan çok memnun kalmış. Mösyö Alber son durumu bildirince Büyükelçiyle görüşeceğim. Faydası olacaktır. Bana sorarsan “korkulu rüya görmektense uyanık kalmak iyidir” derim. İyi mantık öyle değil mi Orhan ağabey?

                  Orhan Metin’in gözleri ağabeyindeydi.

-Kuzenleri aramamı ister misin ağabey? Amerikalılar İngilizleri ve Almanları ikna edebilirler.

-Biraz daha bekle Orhan. Son çare o. Bu işi Okyanus ötesine duyurmadan halledebilirsek daha iyi olur. Uzun Adam’ın haberi olmamalı. Ne zaman ne yapacağı belli olmuyor. Haberi olursa Devlet’in tüm imkânlarını kullanır bizi bitirir. Adam Haim Nahum’un torunlarını bile yıldırdı. Bu saatten sonra Maliyecilerle uğraşamam.

-Ağabey çok merak ettiğim bir şey var.

-Nedir Helin?

-10 kardeş olduğumuzdan emin misin?

-…

-…

                  Soru karşısında hem Ali Abdullah hem de Orhan Metin şaşırdılar. Yüz ifadelerini göden Helin kahkaha atmaya başladı,

-Dedim ki ağabey, başka kardeşlerimiz olmadığından emin misin?

                   Ali Abdullah soruya gülerek karşılık verdi.

-Bahsettiğimiz kişi babam ise her şey mümkün Helin. Bunu niye babama sormuyorsun?

                  Helin parmaklarını koltuğun kenarına vurdu.

-Allah korusun ağabey, bu mümkün değil.

                  Ali Abdullah’ın düşünmek için zamana ihtiyacı vardı. Yeniden lafı değiştirdi.

-Helin bize içki ikram etmeyecek misin?

                  Helin set altı buzdolabından çıkardığı içkileri ikram etti.

-Bak Helin bu konuda mümkün olandan daha fazla sabırlı olmak zorundayız. İş karışık. Dengeleri korumak lazım. Sen bilmezsin. Babam on beş yaşında muavin olarak çalışmaya başlamış. Tam 50 yıl çalıştı. Çalışma hayatının en önemli prensibi nedir biliyor musun? Paylaşmayı bilmeyen kazanamaz. Sana bir sır vereyim mi? Babam bir holding tutarında hediye dağıtmıştır. 18 yaşında ehliyeti alınca ilk işi bir kamyon almak olmuş. Yıl 1963. Öncesinde iki yıl kaçak çalışmış. O günden bu güne kadar babam tanıştığı bir şekilde ahbaplık ettiği insanların hepsinin isimlerini eşlerinin bazılarının çocuklarının isimlerini telefonlarını unutmamak için büyük bir deftere kayıt eder. Kurduğu arkadaşlıklar sayesinde bugün bu duruma geldik. Çok para kazandık.1 e 1000 belki daha fazlasını kazandık. Babam dostları sayesinde 1980 öncesi karışık dönemi ve 12 Eylül ihtilalini doğru dürüst etkilenmeden atlattı. 1980 de 20 kamyonu hiç durmadan çalışıyordu. Doğrusunu söylemek gerekirse sürümden kazandı. İş yaparken sağcı solcu ayırmadı. Hala babamın oluşturduğu imajın semeresini topluyoruz. İbrahim Hakkı babamın aldığı arsalara diktiği evlerden milyonlar kazandı. Babam arsaların tamamını arkadaşlarının tavsiyesiyle zamanında kelepir fiyata almış. Babam Diyarbakır’da çalışmaya başladığında yakıt parasına çok ev eşyası taşımış. Diyarbakır’a gelen, giden bütün memurların eşyalarını düşük ücretle hep babam taşımış. Babamın yaşayarak geliştirdiği farklı bir ticari zekâsı var Helin. Bu ticari zekâ bize hiç zarar ettirmedi. Babamın bu prensibinin ne kadar gerçekçi olduğunu dört sene önce anladım. Yurt dışından makine parçalarını getirmeye başladığımızda babamın eski dostlarının yardımı olmasaydı tırlar ülkeye giremezdi. Babam yıllarca birilerine hediyeler verdi. Bu hediyelerin ne kadar faydasını gördüğümüzü anlatmak mümkün değil. Yıllardır karşılıklı menfaate dayalı ortaklıklar kurduk. Hem bizim hem ortaklarımızın menfaatlerine zarar vermemek için sabırlı olmalı ve dengeleri korumalıyız. Biraz önce bana sordun ya niye bu adamlara yüz veriyorsun diye işte bu yüzden. Ağaların batılı ortaklarımızla çok karışık ilişkileri var. Bu ilişkilerde ağırlıklı taraf olana kadar ağaları gözden çıkaramayız. O güne kadar kaprislerine anlayış göstereceğiz ki zarara uğramayalım. Anladın mı?

-Anladım Ağabey.

-Orhan, ağalara ikişer koruma ayarla. Gönder. Ağaların yanında gerekli tertibatı alsınlar. Ağaların her hareketlerinden haberdar olmak istiyorum. Yan çizen olursa sessizce ortadan kaldıracağız. Örgütle temasa geç bizden haber alır almaz istediğimiz adamların infazlarını kabul etsinler. Elimizdeki fazla silahları ağalara gönder. Helin bu akşam Mösyö Alber ile konuş. En kısa sürede geri gelmesini söyle. İngilizleri ikna etsin aldığı parayı hak etsin. Bizde her ihtimale karşı 40 milyonu hazırda bekletelim. Anlaşma olmazsa borcumuzu kapatırız. Hafta sonunda babamın evindeyiz unutmayın.

-Herkes gelecek mi?

-Elbette gelecekler Helin. Babam Geleneklerine ve kurallarına çok bağlıdır. 10 yıldır aile toplantılarına çok önem veriyor. Karaşahin ailesinden kimsenin bu toplantıları reddetme veya katılmama lüksü yok.

-Babam bu gün şirkete gelir mi?

-Cuma’ya kadar misafirleri var. Partilileri ağırlayacak.

-Hangilerini?

-Merkez’in sağındaki ve solundakiler. Orhan bugün ben de yarın katılacağız.

-Partileri mi paylaştınız?

-Seçimleri kim kazanırsa kazansın her zaman kazanan biz olmalıyız Helin. Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez.

                  Konuşmanın bittiğini anlayan Helin ayağa kalktı.

( Bereli 13 başlıklı yazı Mustafa ESER tarafından 7.02.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu